10. Hukuk Dairesi 2017/1047 E. , 2017/2829 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın ... Amb. San. A.Ş. yönünden reddine, diğer davalılar yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum ile davalılardan ... Turizm Tic. ve Nakliyat Ltd. Şti., ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava; 12.12.2006 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu iş göremez hale gelen sigortalıya bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelir, tedavi giderleri ve geçici iş göremezlik gelirinin rücuan tahsiline ilişkindir.
1-5510 sayılı Yasanın 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesindeki, “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir.” düzenlemesi getirilmiş ise de, söz konusu düzenlemenin anılan Kanunda, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel olarak kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı gereğince, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. ve 87. maddeleridir.
506 sayılı Kanunun 26. maddesine dayanan rücu davalarında kusurun belirlenmesinde, mahkemece, öncelikle dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak, varsa çelişki giderilerek belirlenmeli ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, kusur oran ve aidiyeti konusunda bilirkişi incelemesine gidilmelidir.
Dosyanın tetkikinde, davalı ... Turizm Tic. ve Nakliyat Ltd. Şti. çalışanı ...’ın, olay tarihinde diğer davalı şirkete ait firmaya dorse ile getirdiği plastik plakaların boşaltılması esnasında, ... Amb. San. A.Ş., forklift operatörü ...’ın forklifti hareket ettirmesi sonucu forkliftte bulunan paletin sigortalının üzerine düşmesi sonucu kaza olayının meydana geldiği, alınan bilirkişi raporlarında ise, davalı şirketler arasında istisna akdi olduğunun kabulüyle kusur yüklendiği ve Mahkemece, %80 kusur üzerinden yazılı şekilde hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Kusur raporlarının, 506 sayılı Yasanın 26, 4857 sayılı Yasanın 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 vd maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Olay tarihinde yürürlükte olan 506 sayılı Kanunun 87. maddesi hükmüne göre alt işveren, bir işte veya bir işin bölüm veya eklentisinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran 3. kişidir.
Asıl işveren alt işveren ilişkisinin varlığı için, öncelikle, işin başka bir işverenden alınmış olması, bir başka ifade ile asıl işverenin işverenlik sıfatına sahip olması, asıl işyeri ya da işyerinden sayılan yerlerde kendi adına işçi çalıştırıyor olması gerekir.
İşin belirli bir bölümünde değil de tamamının bir bütün halinde ya da bölümlere ayrılarak başkalarına devredildiği, işten bu yolla tamamen el çekildiği, sigortalı çalıştırılmadığı için işveren sıfatının haiz olunmadığı durumda ise, bunları devralan kişiler alt işveren, devredenler de asıl işveren olarak nitelendirilemeyecektir.
Alt işveren sıfatının kazanılmasında diğer koşullar ise, asıl işverenden istenilen işin, asıl iş, ya da, işyeriyle ilgili işin bir bölümünde veya işyeri eklentilerinde alınmış olması ve bu işte işi alanın kendi işçilerinin çalıştırılması ve bu nedenle de işveren sıfatına sahip olunmasıdır.
Yukarıdaki açıklamalar gözetildiğinde mahkemece yapılacak iş, davalı şirketler arasında kazanın gerçekleştiği işe ilişkin sözleşmeleri getirtip, anılan düzenlemeler kapsamında aralarındaki hukuki ilişkiyi belirlemek, asıl-alt işveren ilişkisi olup olmadığı üzerinde durularak taşınan malların mülkiyetinin kime ait olduğu, ... Turizm Tic. ve Nakliyat Ltd. Şti.’ne bu malları kimin taşıttığı, sözleşmenin kim ile yapıldığı irdelenerek malın ... Amb. San. A.Ş.’ye ait olması ve diğer davalı ... Turizm Tic. ve Nakliyat Ltd. Şti.’ne taşıtması işinin verilmesi halinde asıl işverenin ... Amb. San. A.Ş.’ nin olacağı gözetilerek olayın gerçekleştiği iş kolunda iş güvenliği bakımından uzman kişilerden oluşan bilirkişi heyetinden uygun bir kusur raporu aldırılmaktır.
2-Davalılar, (3 kişi olduğunun belirlenmesi halinde) ... Amb. San. A.Ş. yönünden, dava dilekçesinin, 28.09.2012 tarihinde tebliğ olduğu, cevap dilekçesinin ise, 25.02.2013 tarihinde yapıldığı anlaşılmış olup buna göre zamanaşımı definin süresinde yapılmadığı dikkate alınarak 6100 sayılı HMK’nın 141. maddesi kapsamında bir irdeleme yapılarak ayrıca 3. kişi olan ... ile bilirkişi incelemesi sonucu konumu belirlenecek olacak ... Amb. San. A.Ş. ve bu şirketin genel müdürü ...’ın 3. kişi olması halinde ıslaha karşı zamanaşımı definde bulundukları ve bu hususun irdelenmediği anlaşılmış olup bu hususunda gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
O hâlde, davacı Kurum ve davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ... Turizm Tic. ve Nakliyat Ltd. Şti., ... ve ..."a iadesine, 03.04.2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.