10. Ceza Dairesi 2014/1371 E. , 2014/869 K.
"İçtihat Metni"
Esas No : 2014/1371
Karar No : 2014/869
Tebliğname No : KYB- 2014/11227
Yüksek Adalet Bakanlığı’nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan hükümlü S.. Y.. hakkında İzmir 13. Asliye Ceza Mahkemesi"nce 19.10.2005 tarihinde 2004/165 esas ve 2004/817 karar sayı ile verilen uyarlama kararının kanun yararına bozulmasına ilişkin talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 13.01.2014 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
İncelenen dosyadan;
a) İzmir 13. Asliye Ceza Mahkemesi"nce 20.09.2004 tarihinde 2004/165 esas ve 2004/817 karar sayı ile hükümlü S.. Y.."in kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı, 765 sayılı TCK"nın 404/2 ve 59. maddeleri ile 647 sayılı Kanun"un 4. maddesi uyarınca 4.455.000.000 TL ağır para cezası ile cezalandırılmasına hükmolunduğu,
b) Hükmün infazı sırasında, 5237 sayılı TCK"nın yürürlüğe girmesi nedeniyle, hükümlü hakkında lehe olan kanun hükümlerinin uygulanması için Cumhuriyet savcılığınca yapılan başvuru üzerine, aynı Mahkemece 19.10.2005 tarihinde 2004/165 esas ve 2004/817 karar sayı ile uyarlama yapılarak, hükümlünün 5237 sayılı TCK"nın 191/1, 62 ve 50. maddeleri uyarınca 6.000 YTL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, hükümlü hakkında eski hüküm lehe olduğundan denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine aykırı davrandığında infazın 4.455 YTL adli para cezası üzerinden yapılmasına, aynı Kanunun 191/2. maddesi gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği
Anlaşılmıştır.
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında;
«İzmir 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/10/2005 tarihli ve 2004/165-817 sayılı uyarlama kararını müteakip verilen uyarlama kararlarının hukuken yok hükmünde olduğu değerlendirilerek yapılan incelemede;
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2. maddesi ile 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddesindeki “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” şeklindeki düzenleme ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27/12/2005 tarihli ve 2005/3-162-173 sayılı kararma nazaran, lehe kanunun tespit edilip, uygulanması, herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmasını, delil toplanmasını, takdir hakkının kullanılmasını gerektiriyorsa ya da cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin bir hükmün uygulanması imkanı sonraki kanun ile doğmuşsa, hükümde değişiklik yargılamasının duruşmalı yapılmasının zorunlu olduğu gözetilmeden, dosya üzerinden karar verilmesinde isabet görülmemiştir.» denilerek, İzmir 13. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 19.10.2005 tarihli kararının bozulması istenmiştir.
19.12.2006 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun"la 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesinin değiştirilmiş olması karşısında; Mahkemece, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7. maddesi uyarınca, hükümlünün hukukî durumu yeniden değerlendirilip bir karar verilmesi olanaklı kabul edilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 27.12.2005 tarih ve 2005/ 162-173 sayılı kararında belirtildiği üzere; 5252 sayılı Kanun’un 9. maddesi gereğince, lehe kanunun saptanıp uygulanması için; herhangi bir inceleme ve araştırma yapılması, kanıt toplanması, takdir hakkının kullanılması gerekiyorsa ya da cezanın kişiselleştirilmesine veya hapis cezasına seçenek yaptırımlara ilişkin bir hükmün uygulanması olanağını sonraki kanun sağlamışsa, “duruşma yapılması” zorunludur. Sonraki kanunun lehe olduğunun kabul edilerek “derhal uygulanması” ve buna bağlı olarak “duruşma yapılmaksızın da karar verilebilmesi” ancak diğer durumlarda mümkündür.
Uyarlama hükmünün verildiği 19.10.2005 tarihinde yürürlükte olan 5237 sayılı TCK’nın 191. maddesi uyarınca, hapis cezası ve denetimli serbestlik tedbiri ile birlikte "tedaviye hükmedilmesi gerekip gerekmediğinin", bu kapsamda sanığın suç tarihinde ve daha önce uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanıp kullanmadığının gerektiğinde araştırılarak belirlenmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle, lehe olan hükümlerin derhal uygulanmasının koşulları bulunmadığı halde, duruşma açılması gerekirken duruşmasız olarak yapılan inceleme sonucu uyarlama hükmü kurulması yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma isteği bu nedenle yerinde olduğundan, İzmir 13. Asliye Ceza Mahkemesi"nce 19.10.2005 tarihinde 2004/165 esas ve 2004/817 karar sayı ile verilen uyarlama hükmünün 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendi uyarınca gerekli kararın verilmesi için, dosyanın adı geçen Mahkemeye iade edilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 10.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.