11. Hukuk Dairesi 2016/724 E. , 2016/8318 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 09/03/2015 tarih ve 2010/177-2015/163 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 04.10.2016 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalılar vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı ..."in davacı şirkette merkez ofis montaj bölümünde yeni ürünlerin montajından sorumlu saha mühendisi olarak çalıştığını, hizmet sözleşmesini 31/07/2008 tarihinden itibaren sone erdirmek istediğini bildirerek işten ayrıldığını, ardından adı geçen davalının davalı şirketi kurarak davacı şirket ile aynı iş kolunda çalışmaya başladığını, davalıların davacı şirketin yaptığı işleri kendi işi gibi göstererek tanıtımını ve reklamını yaptığını, müşterileri yanıltıcı beyan ve tanıtımları ile ve davalı ..."ın şirkette çalışırken ulaştığı fiyat teklifleri ile davacı şirketin teklif edeceği fiyatın yarısını teklif ederek müvekkili şirketin müşterilerinin azalmasına dolayısıyla davacı şirketin zararına neden olduklarını ileri sürerek; davalıların haksız rekabetinin tespit ve menine, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, uğranılan maddi kayıp nedeniyle 5.180.451,00 TL zarardan şimdilik 225.237,00 TL’nin ünitelerin iptal tarihlerinden işleyecek en yüksek banka reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline, kaybedilen işler nedeniyle davacı şirketin piyasada edindiği itibarı zedelendiğinden 20.000.00 TL manevi tazminatın davalılardan en yüksek banka reeskont faiziyle birlikte müştereken müteselsilen tahsiline, haksız rekabete neden olan beyanların düzeltilmesine,hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, zamanaşımı def"inde bulunmuş, davalıların haksız rekabete neden olacak eylemlerinin bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, haksız rekabetin tespiti ile davalı tarafın haksız rekabet teşkil eden eylemlerin menine, maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 42.374,36 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, mahkeme kararının hüküm bölümünün 1. bendinde hükmedilen maddi tazminatın faiziyle birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiş olup, davanın davalılar ... Ve ... ve Tic. A.Ş. ile ... aleyhine açılmış bulunduğu anlaşıldığından kararın hükmedilen maddi tazminatın her iki davalıdan tahsiline ilişkin olduğunun kabul edilecek olmasına göre, davalılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının, davacı vekilinin ise aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, haksız rekabetin tespiti, men"i, maddi ve manevi tazminatın tahsili ile hükmün ilanı istemlerine ilişkin olup, mahkemece, haksız fiilin bir türü olan haksız rekabetin varlığı kabul edildiğine göre davalıların hukuka aykırı fiilleri nedeniyle somut olayın özellikleri de dikkate alınarak davacı yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Ayrıca 6100 sayılı HMK"nın 297 ve 298. maddeleri uyarınca mahkeme kararları, asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmelidir. Anayasanın 141. maddesinin 3. fıkrası hükmü de mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini düzenlemektedir. Karar aleyhine yasa yollarına başvurulduğunda da Yargıtay incelemesi sırasında gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı denetlenebilir. Açıklandığı gibi somut olayda davacı vekili dava dilekçesinde maddi tazminat yanında manevi tazminat talebinde de bulunmuş olup mahkemece, gerekçesi açıklanmadan manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi de doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
3- Dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK"nın haksız rekabetin düzenlendiği 61. maddesinde "Mahkeme, davayı kazanan tarafın talebiyle, masrafı haksız çıkan taraftan alınmak üzere hükmün katileşmesinden sonra ilan edilmesine de karar verebilir. İlanın şekil ve şümulünü hakim tayin eder." hükmü bulunmaktadır. Mahkemece, davada haksız rekabetin bulunduğu kabul edildiğine göre kararın ilanına da karar verilmesi gerekirken, ilan talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması yerinde görülmemiş hükmün bozulması gerekmiştir.
4- Dava dilekçesiyle, uğranılan maddi kayıp nedeniyle 5.180.451,00 TL zarardan şimdilik 225.237,00 TL’nin ünitelerin iptal tarihlerinden itibaren işleyecek en yüksek banka reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken müteselsilen tahsili istenmiş olup, haksız fiilin bir türü olan haksız rekabetin varlığı kabul edildiğinden hükmedilen maddi tazminata haksız fiil tarihinden itibaren temerrüt faizi işletilmesine karar verilmesi gerekirken, hükmedilen maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işeyecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının, davacı vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddine, (2), (3) ve (4) numaralı bentlerde yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 2.171,04 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 20/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.