1. Hukuk Dairesi 2019/2582 E. , 2021/1128 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davalılar ... ve ... yönünden davanın husumetten reddine, diğer davalı ... yönünden ise ...’nin taşınmazı edinmede kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf başvurusu, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 02.03.2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... ve davalı ... gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, 83 yaşında olup okuma yazma bilmediğini, akrabası olan davalı ...’in kendisine dul maaşı bağlatabileceğini belirtip kimliğini istediğini, daha sonra maliki olduğu 1634 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında doğum tarihinin yanlış yazdığını bu nedenle maaş bağlanamadığını, vekaletname vermesi halinde bu yanlışlığı düzeltip maaş işlemlerini yapabileceğini söylemesi üzerine, hileli davranışları neticesinde davalı ...’i vekil tayin ettiğini, ...’in taşınmazı diğer davalı ...’a, ...’ın da öteki davalı ...’ye devrettiğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettiklerini ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemiştir.
Davalı ..., davacının iradesi ve isteği doğrultusunda usulünce düzenlenmiş özel vekaletname ile taşınmazı diğer davalı ..."a 1.350.000,00 TL bedelle satış suretiyle temlik ettiğini, satış bedelinin alıcı ... tarafından davacıya verildiğini, davacının bedeli aldığına dair ibraname verdiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., taşınmazı 1.350.000,00 TL bedeli vekil olan diğer davalı ..."e ödeyerek yatırım amaçlı satın aldığını, davacının da satış bedelini vekilden aldığına dair ibraname verdiğini, kar amacıyla diğer davalı ..."ye bedeli karşılığında devrettiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., taşınmazı tapu siciline güvenerek iyiniyetli olarak emlakçı aracılığıyla diğer davalı ..."dan 1.750.000,00 TL bedel karşılığında kullanım ve yatırım amaçlı satın aldığını, alım gücünün olduğunu, diğer davalılarla arkadaş ya da dostluğunun bulunmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, kayıt maliki olmadıkları gerekçesiyle davalılar ... ve ... yönünden davanın husumetten reddine, diğer davalı ... yönünden ise ...’nin taşınmazı edinmede kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf başvurusu, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddedilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 1933 doğumlu davacının 22.07.2016 tarihinde çekişme konusu taşınmazın satışı yetkisini içerir vekaletname ile davalı ..."i vekil tayin ettiği, davacıya ait 1634 parsel sayılı taşınmazın (76700m2, tarla) vekil ... aracılığıyla 10.08.2016 tarihinde 165.000,00 TL bedelle diğer davalı ..."a satış suretiyle temlik edildiği, davalı ..."ın taşınmazı 21.09.2016 tarihinde 165.000,00 TL bedelle öteki davalı ..."ye devrettiği, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesince düzenlenen raporda, taşınmazın vekil olan davalı ... aracılığıyla davalı ..."a satılıp satış bedeli olarak 1.350.000,00 TL"nin vekil ..."ten alındığı, ifadelerini taşıyan ve davalı tarafça dosyaya ibraz edilen 12.08.2016 tarihli "ibraname"de yer alan parmak izinin davacıya ait olup olmadığının tespit edilemediğinin bildirildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
Somut olaya gelince, ibranamedeki parmak izinin davacıya ait olduğunun ispat edilememesi, davalıların sosyal ve ekonomik durumları nazara alındığında taşınmazı alım güçlerinin bulunmadığı gibi taşınmaz bedellerinin ne şekilde ödendiği hususunun da ispat edilememesi, temlik tarihlerinin çok yakın olması, taşınmazın temlik tarihindeki rayiç bedeli 995.800,00 TL olarak belirlenmesine karşın davalı ..."ın 1.350.000,00 TL"ye, diğer davalı ..."nin ise 1.750.000 TL"ye taşınmazı satın aldıklarını savunmaları, davalı tanığı ..."nin taşınmazın davalı ... tarafından kullanılmadığı yönündeki beyanı, vekil olan davalı ... ile son kayıt maliki davalı ..."nin aynı il – ilçe nüfusuna kayıtlı olmaları hususları birlikte değerlendirildiğinde, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettikleri, son kayıt maliki ..."nin de ediniminde iyiniyetli olmadığı gözetilerek tüm davalılar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacının yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1 maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 HMK"nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.