21. Hukuk Dairesi 2007/22385 E. , 2008/16665 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İzmir 5. İş Mahkemesi
TARİHİ : 03/05/2007
NUMARASI : 2004/480-2007/288
Davacı, davalı işveren nezdinde 20.01.1995-31.07.2001 tarihleri arası çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalı kurumun aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir
2.Dava, davacının davalılara ait iş yerinde 20.01.1995-Ağustos 2001 tarihleri arasında çalıştığının tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, istemin kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davalı işyerinden davacının çalışmasına ilişkin işe giriş bildirgesinin Kuruma verilmediği, 20.01.1995-31.07.2001 tarihleri arasında davalı işyerinden kısmi bildirimlerin yapıldığı ve bu dönemde 1996,2000 ve 2001 yılarına ait çalışma olgusunun belirtilen yılarda aynı işyerinde çalıştığı belgelenen tanık anlatımları ile ispatlandığı ancak 1997,1998 ve 1999 yıllarına ait çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmamış olduğu, anlaşılmaktadır.
Gerçekten; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Mahkemece 1997.1998 ve 1999 yıllarındaki süreye ilişkin olarak yukarıda belirtildiği şekilde delillerin toplanmadığı, işyerinde ve kurumdan çalışma dönemine ilişkin kayıtların ve dönem bordrolarının getirtilerek incelenmediği, dönem bordrolarında yer alan tanıkların dinlenmediği, komşu işyerlerinin kayıtlarında yer alan çalışanların beyanlarına da başvurulmadığı, bu nedenli fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır
Yapılacak iş; davacının 1997-1998 ve 1999 tarihleri arasında ki çalışmalarının bu döneme ait işverence Kuruma verilen dönem bordrolarını isteyip, dönem bordrosu verilmiş ise işyerlerinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı işyeri çalışanlarını, bordro verilmemiş ise bu dönemde gerektiğinde zabıta marifetiyle tespit edilecek işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde bildirge tarihinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının bu kayıtları celbedilerek; çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,28.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.