3. Hukuk Dairesi 2014/11522 E. , 2014/10621 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : AKŞEHİR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/04/2011
NUMARASI : 2009/362-2011/353
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların kardeş olduğunu, annelerinden miras kalan mallarla ilgili aralarında yaptıkları rızai taksimle müvekkiline verilen evin oturulamaz halde bulunduğunu, müvekkilinin evde tadilatlar yaptığını, evin içinde bulunduğu boş tarlaya ağaçlar dikerek burayı bahçe haline getirdiğini, davalıların evin üzerinde bulunduğu taşınmazla ilgili ortaklığın giderilmesi davası açtıklarını, taşınmazdaki ortaklık giderildiğinde, müvekkilinin yaptığı iyileştirmeler nedeniyle davalıların sebepsiz zenginleşeceklerini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı tutup; 10.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında rızai taksim bulunmadığını, ortaklığın giderilmesi davasının derdest olduğunu, davacının evi kullanmaya başladığı 2002 yılından önce evin bakımını davalı Figen"in eşinin yaptırdığını, davacının eve masraf yaptığına dair iddiasının gerçek olmadığını savunarak; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü cihetine gidilerek; 9.500,00 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tapudaki hisseleri oranında ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Davacı; iştirak halinde malik olduğu taşınmaza yaptığı masraf bedelini, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre diğer hissedarlardan talep etmektedir.
Temyize konu uyuşmazlık; davaya konu taşınmazda, davacının iyileştirme yapıp yapmadığı, yapmış ise bundan dolayı davalıların sebepsiz zenginleşip zenginleşmedikleri, zenginleşmenin varlığının kabulü halinde zenginleşme anının ve miktarının ne olduğu hususunda toplanmaktadır.
Dosya kapsamından; tarafların iştirak halinde malik oldukları taşınmazdaki ortaklığın, 04.05.2010 tarihli ilamla satış sureti ile giderilmesine karar verildiği, hükmün, 30.07.2010 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Paydaşlığın giderilmesine konu olan taşınmaza paydaşlar tarafından faydalı ve zaruri masraf yapılmış ise, bu masraf diğer paydaşlardan ancak paydaşlığın satış yolu ile giderilip satış bedelinin kendisine verilmesinden sonra, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre istenebilir.
Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için bir tarafın mal varlığının diğer tarafın malvarlığı aleyhine çoğalması gerekir. İade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tesbit edilmesi gerekir. Sebepsiz zenginleşme borçlusunun bu muhdesatın yapıldığı anda ekonomik açıdan zenginleştiği, yapanın ise o anda fakirleştiği ileri sürülmez. Zira vücuda getiren paydaş tarafından kullanılan muhdesatın diğer paydaşlara herhangi bir katkısı bulunmamaktadır. Ekonomik yönden zenginleşme ve fakirleşmenin, satış suretiyle taşınmazdaki ortaklığın giderildiği anda gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Daha açık deyişle sebepsiz zenginleşme, satışın yapılıp bedelinin ödendiği tarihte gerçekleşir. İyileştirmeden doğan sebepsiz zenginleşme nedeniyle hükmedilecek miktar, iyileştirmenin satış tarihinde taşınmazın değerinde meydana getirdiği artış oranında olmalıdır.
Buna göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın sağlıklı olarak çözümü için öncelikle taşınmazın satış dosyasının eldeki dosya içine alınması, davacının yaptığını ispat ettiği iyileştirmelerle ilgili olarak, taşınmazın satış tarihi itibariyle, yapılan iyileştirmelerle birlikte satılması halindeki rayiç değeri ile bu iyileştirmeler olmaksızın yalın haliyle satılması durumundaki rayiç değerinin uzman bilirkişiden alınacak raporla belirlenmesi, iki değer arasında fark oluştuğunda bu değerlerin birbirine oranlanması, bulunacak oran satış bedeline uygulanarak, iyileştirmeler sonucu davalıların zenginleştikleri miktar tespit edilip, davacının evi uzun süredir kullandığı da dikkate alınarak hasıl olacak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekir.
Somut olayda ise bilgisine başvurulan bilirkişi; davacının yaptığını iddia ettiği iyileştirmeleri piyasa rayiçlerine göre hesaplamakla yetinmiş, taşınmazın iyileştirmeli ve iyileştirmesiz değerlerini hesaplamamış, iki değer arasında oranlama yapmamıştır.
Hal böyle olunca mahkemece; açıklanan yöntem izlenmeksizin sadece yapılmış masrafları dava tarihi itibariyle hesaplayan yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda masrafların tamamının davalılardan tahsiline yönelik hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.