Esas No: 2015/9238
Karar No: 2016/4980
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/9238 Esas 2016/4980 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi birleştirilen dosya davacısı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü 108 ada 9 ve 21 parsel sayılı sırasıyla 140.583,15 m² ve 25.783,13 m² yüzölçümündeki taşınmazlar orman vasfıyla ... adına tespit edilmişlerdir.
Davacılar ... ve arkadaşları vekili, 12.07.2000 havale tarihli dilekçesiyle, 108 ada 9 ve 21 sayılı parsellerin müvekkillerine ait tapu kaydı kapsamında kaldığından bahisle taşınmazların müvekkilleri adlarına tescil isteğiyle dava açmıştır.
Mahkemenin birleştirilen 2003/3 Esas sayılı dosyasının davacısı ... ise 07.07.2000 havale tarihli dilekçesiyle; lehine kullanım şerhi verilerek 2/B madde vasfıyla ... adına tespit edilen 108 ada 17 ve 20 sayılı parsellerin eksik yüzölçümü ile tespit edildiği gibi ... adına tespit edilmesinin yanlış olduğu iddiasıyla, parsellerin eksik ölçüm hatasının düzetilmesi suretiyle adına tespiti isteğiyle dava açmıştır.
Mahkemece birleşen dosya davacılar ... ve arkadaşları tarafından açılan dava ile birleştirilmeden yapılan yargılama sonunda davacı ... tarafından açılan davanın reddine ve dava konusu taşınmazlar mahkemenin 2000/91 Esas sayılı dosyasında dava konusu edildiği gerekçesiyle tescil hususunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, davalı ... tarafından hüküm vekâlet ücretine yönelik olarak temyiz edilmesi üzerine, hüküm Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 20.03.2003 tarih ve 2003/271 - 2003/1865 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “HMUK"nın 45/1. maddesi gereğince, aynı mahkemede görülmekte olan davalar, aralarında bağlantı bulunması halinde, davanın her safhasında, istek üzerine veya kendiliğinden mahkemece birleştirilebilir. 45/3. maddesi gereğince de, davaların aynı sebepten doğması veya biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek, nitelikte bulunması halinde bağlantı var sayılır. Aynı taşınmazlara ilişkin ayrı ayrı açılan kadastro tesbitine itiraz davaları arasında, hukuki ve fiili bağlantı bulunduğu gözetilerek, davaların birleştirilmesi gerekirken, yargılamaya devamla karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır.
Diğer taraftan, davalı ... avukatla temsil edildiği halde, vekilin duruşmalara ve keşfe katılmadığı gerekçesiyle ... yararına vekâlet ücretine hükmedilmemiştir.
Kadastro mahkemesinde görülen davalarda, taraflar için vekâlet ücreti 3402 sayılı Kanunun 31/3. maddesinde düzenlenen esaslara uygun olarak maktuan tayin edilir ancak, tayin edilen miktar keşif yapılmışsa, taşınmaz malın değerine göre avukatlık ücret tarifesinde belirlenen nispi vekâlet ücreti sınırlarının üzerinde olamaz. Davanın reddine karar verildiğine göre, ... avukatının mahkemeye yönelik savunma dilekçesinin bir emek ürünü olduğu düşünülmeden, davalı ... yararına vekâlet ücreti tayin edilmemesi doğru görülmemiştir.” Denilmiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uyularak dava dosyaları mahkemenin 2013/7 Esas sayılı dosyasında birleştirildikten sonra davacı ... 13.01.2015 havale tarihli celsedeki beyanında; 108 ada 17 ve 20 sayılı parsellerin 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi kapsamında kalan arazi olduğuna dair bir itirazı ve bu parseller hakkında mülkiyet iddiasının bulunmadığını, orman olarak tespit edilen 108 ada 9 ve 21 sayılı parseller içinde kalan ve 23.03.2001 tarihli bilirkişi raporunda (D ve C) harfleri ile gösterilen taşınmazlar yönünden mülkiyet iddiasında bulunduğunu beyan etmiştir. Mahkemenin 2013/7 Esasında görülen davanın 02/04/2015 tarihli celsesinde, davacılar İmre Kanar ve arkadaşları ile birleştirilen dosya davacısı ...’un 108 ada 9 ve 21 sayılı parsellere karşı açtıkları davalar mahkemenin 2013/7 Esas sayılı dosyasından tefrik edilerek eldeki bu davanın esasına kaydedilmiştir.
Mahkemece, davacılar İmer Kaner ve arkadaşları vekilinin davasının feragat nedeniyle reddine, birleşen dosya davacısı ...’un davası yönünden ise; davacı ...’un dava ettiği yerlerin kesinleşmiş orman kadastro sınırları içerisinde kaldığı, kesinleşmiş orman sınırları içinde kalan bir yerin zilyetlikle kazanılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine ve dava konusu taşınmazların tespit gibi orman vasfıyla ... adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm birleşen dosya davacısı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 1979 ve 1981 yıllarında 6831 sayılı Kanuna göre yapılıp kesinleşen, Orman kadastrosu ve 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde uygulama çalışması bulunmaktadır. Daha sonra 24/06/1992 tarihinde ilân edilen aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması vardır.
Mahkemece birleşen dosya davacısı ...’un dava ettiği taşınmazlardan krokide (D) harfi ile gösterilen 1500,00 m² yüzölçümündeki taşınmazın 108 ada 9 sayılı; krokide (C) harfi ile gösterilen 1250,00 m² yüzölçümündeki bölümün ise 108 ada 21 sayılı orman parselleri içinde kaldığı ve orman tahdidinin 24/06/1996 tarihinde kesinleştiği ve taşınmazların zilyetlikle kazanılamayacağı gerekçesiyle davacı ...’un davasının reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki, mahkemece eldeki dosyada keşif yapılmamıştır. ...’un davacı olduğu mahkemenin birleşen 2003/3 Esas sayılı dosyasında, bozma ve birleştirme kararından önce 21/03/2001 tarihinde yapılan keşifte görev alan orman bilirkişi tarafından ise davaya konu 108 ada 9 ve 21 sayılı parseller içinde tespit edilen sırasıyla krokide (D ve C) harfleri ile gösterilen bölümler hakkında inceleme yapılmamış, davacı lehine kullanım şerhi verilen 108 ada 17 ve 20 sayılı parseller incelenmiştir. Ancak fen bilirkişi tarafından krokide (D) harfi ile gösterilen bölümün orman tahdit haritasında 2/B madde alanı olarak görüldüğü halde kadastro sırasında 108 ada 9 sayılı orman parseli içinde bırakıldığı, (C) harfi ile gösterilen bölümün ise orman tahdit haritasında orman alanında kaldığı bildirilmiştir.
Dava konusu krokide (C ve D) harfleri ile gösterilen bölümlere komşu 108 ada 17 ve 20 sayılı parseller sırasıyla “kargir ev ve ahır ve fındıklık” ve “fındıklık” vasıflarıyla edinme sütunlarında 6831 sayılı Kanunun 2/B madde kapsamında kaldığı bildirilerek beyanlar hanesine eldeki dosyanın davacısı ... lehine kullanım şerhi verilerek tespit edilmiştir. Davacı ... dava dilekçesinde 108 ada 17 ve 20 sayılı parsellerin miktarlarının kadastro sırasında eksik ölçüldüğünü beyanla ölçüm hatalarının düzeltilmesi ve 108 ada 17 ve 20 sayılı parsellerin adına tescilini istemiştir. Davacının eksik ölçüldüğünü beyan ettiği taşınmazların 108 ada 9 ve 21 sayılı parseller içinde tespit edilen sırasıyla krokide (D ve C) harfleri ile gösterilen 1500,00 m² ve 1250,00 m² yüzölçümlü taşınmazlar olduğu mahkemece yapılan keşifle tespit edilmiştir. Öncelikle davacı 108 ada 17 ve 20 sayılı parsellerin yüzölçümünün eksik ölçüldüğünü iddia ettiğine göre, anılan parsellere ilişkin davanın eldeki dosyadan tefrik edilmesi isabetsiz olmuştur. Bundan başka davaya konu yapılan 108 ada 9 ve 21 sayılı parseller içinde tespit edilen sırasıyla krokide (D ve C) harfleri ile gösterilen bölümler hakkında orman bilirkişiden rapor alınmadan taşınmazların tahdit içinde kabul edilmesinde de isabet bulunmamaktadır. Her ne kadar davacı mülkiyet iddiasında bulunmuş ise de, krokide (C ve D) harfleri ile gösterilen bölümlerin 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi kapsamında kalması halinde bu bölümlerin davacı lehine kullanım şerhi verilerek tespit edilen 108 ada 17 ve 20 parsellere eklenerek davacı lehine kullanım şerhi verilebileceği yani çoğun içinde azın da bulunduğu ilkesi gözardı edilmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulama belirtilen bu yönler itibariyle eksik ve yetersizdir.
O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için mahkemece öncelikle, eldeki dosyadan tefrik edilen 108 ada 17 ve 20 parsellere karşı açılan dava halen derdest ise eldeki dosya ile birleştirilmeli, derdest değil kesinleşmiş ise 108 ada 17 ve 20 sayılı parsellerin tutanak asılları, çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede yapılan bütün orman tahdit, aplikasyon ve 2/B madde çalışmalarına ilişkin, işe başlama, işi bitirme, çalışma tutanakları ile askı ilân tutanaklarının ve orman tahdit haritaları ile aplikasyon ve 2/B madde haritalarının orijinalinden çekilmiş renkli fotokopi örneğinin, yine yörede yapılan ilk orman tahdidinde kullanılan hava fotoğraflarının orijinal renkli onaylı örnekleri ile 5831 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kanuna eklenen Ek 4. madde uyarınca yapılan düzeltme ve aplikasyon işlemine ilişkin tutanak, belge ve harita ile kullanım kadastro paftası ilgili yerlerden temin edilerek dosya arasına konulduktan sonra, önceki bilirkişiler dışında halen ... Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden oluşturulacak iki kişilik bilirkişi kurulu ve yöreyi iyi bilen, dava sonucunda yararı olmayan elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişiler aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 05.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren Orman Kadastro Teknik İzahnamesinin 36. maddesinde yazılı “Orman sınır nokta ve hatlarının arza uygulanmasında; tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon ve röper nokta ve krokilerinden yararlanılır. Sınırlama tutanakları, ölçü değerleri ve orman kadastro haritaları ile zemindeki durum arasında çelişki olduğunda, tutanaktaki kararlar ile orman sınır noktası ve hatlarının yazılı tarifleri esas alınmak suretiyle ölçü, harita ve zemin kontrolü yapılarak gerçek duruma uygun olanı uygulanır” hükmü ile 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin “Teknik İşler” başlıklı Sekizinci Bölümünde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 15-20 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ve Ek - 4. madde uyarınca yapılan aplikasyon ve düzeltme paftası ile ilgili sınır noktaları bilgisayar ortamında aynı ölçeğe çevrilerek (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu, aplikasyon, 2/B madde ve 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek - 4. maddesi uyarınca yapılan aplikasyon ve düzeltme haritalarına göre konumu kullanım kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde ve 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek - 4. maddesi uyarınca yapılan harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, yukarıda anılan Yönetmelik ve Teknik İzahnamede yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmeli, 108 ada 9 ve 21 sayılı orman parselleri içinde tespit edilen sırasıyla krokide (D ve C) ile gösterilen bölümlerin 2/B kapsamında kalıp kalmadığı tereddütsüz bir şekilde saptanmalı, aplikasyon veya 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunla eklenen ek 4 madde uyarınca yapılan aplikasyon ve düzeltme işlemi ile kesinleşmiş 2/B madde alanlarının değiştirilemeyeceği ve kesinleşmiş 2/B madde alanlarının aplikasyon ve düzeltme işlemi ile tekrar orman sınırları içine alınamayacağı gibi kesinleşmiş orman sınırları içindeki yerin aplikasyonla 2/B madde alanı haline getirilemeyeceği gözetilerek şayet kullanım kadastro paftasının yanlış aplikasyon ile düzenlendiği saptandığı takdirde, yanlış aplikasyon ile 108 ada 9 ve 21 sayılı parsellerin krokide (D ve C) harfleri ile gösterilen bölümlerin 2/B madde alanında kaldığı halde orman sınırları içinde gösterildiği saptandığı takdirde, çoğun içinde azın da bulunduğu ilkesinden hareketle, bu bölümlerin davacı lehine kullanım şerhi verilerek tespit edilen 108 ada 17 ve 20 sayılı parsellere eklenerek ve tapunun beyanlar hanesine davacı lehine kullanım şerhi verilerek diğer yönlerden tespit gibi tescillerine, 108 ada 9 ve 21 sayılı parsellerin ise krokide (D ve C) harfleri ile bölümlerinin yüzölçümü düşüldükten sonra ise kalan bölümlerinin tespit gibi tescillerine karar verilmelidir. Aksi durumda ise yani krokide (D ve C) harfleri ile gösterilen bölümlerin 2/B madde kapsamında kalan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde ise davanın reddine ve tüm parsellerin tespit gibi tescillerine karar verilmelidir. Davaya konu taşınmazlar ister 2/B madde alanında, ister orman alanında kalsın, yörede yapılan orman tahdidi kesinleştiğinden ve orman tahdidini iptal için öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre geçmesi ve tahdit içinde kalan yer hakkında kadastro tutanağı düzenlenmesi davacıya tahdidi iptal için hak veremeyeceğinden, davacının mülkiyet isteği yönünden her halükarda ret kararı verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, birleştirilen dosya davacısı ...’un temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 02/05/2016 günü oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.