10. Ceza Dairesi 2012/20323 E. , 2014/1039 K.
"İçtihat Metni"
Esas No : 2012/20323
Karar No : 2014/1039
Tebliğname No : KYB- 2012/223545
Yüksek Adalet Bakanlığı’nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık Mesut Çiçekler hakkında Karşıyaka 1. Sulh Ceza Mahkemesi"nce 05.02.2010 tarihinde 2009/541 esas ve 2010/183 karar sayı ile verilen mahkûmiyet hükmünün kanun yararına bozulmasına ilişkin talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 29.08.2012 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece sanığın TCK"nın 191/1, 62 maddeleri gereğince 10 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve aynı Kanun"un 51. maddesi gereğince cezasının ertelenmesine hükmolunmuştur.
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında;
«Dosya kapsamına göre,
1- 19/12/2006 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunla değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 191. maddesinde, uyuşturucu madde kullanmış olan sanık hakkında, birinci fıkraya göre cezaya hükmedilmeden ikinci fıkra gereğince sadece tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilebileceği gibi, altıncı fıkranın yollaması uyarınca birinci fıkradaki ceza ile birlikte ikinci fıkradaki tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine de hükmedilebileceği öngörüldüğü, uyuşturucu madde kullanmış olan sanık hakkında; belirtilen iki seçenekten biri uygulanırken, nedenleri tartışılıp, dosya kapsamına uygun, somut, yasal ve yeterli gerekçenin gösterilmesinin gerektiği; ayrıca, aynı maddenin ikinci veya altıncı fıkralarındaki ihtimallerden hangisi tercih edilirse edilsin, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilmesinde zorunluluk bulunduğu, belirtilen tedbirlerin uygulanması yönünden, mahkemeye takdir hakkı tanınmadığı ve 5237 sayılı Kanun"un 191. maddesinin altıncı fıkrasının uygulanabilmesinin koşulu olarak, aynı fıkranın son cümlesinde öngörülen "Ancak, bunun için kişi hakkında bu suç nedeniyle önceden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilmemiş olması gerekir." hükmünün, iddianamede belirtilen davaya konu aynı eylem nedeniyle, anılan maddenin ikinci fıkrası uyarınca daha önce tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilmemiş olması gerektiğini ifade ettiği gözetilmeksizin; sanığın, gerçekleştirdiği başka bir eylem sebebiyle açılan başka bir dava sonucu tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verildiği gerekçesiyle, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmolunmamasında,
2- Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu ile ilgili olarak 5237 sayılı Kanun"un 191/2. maddesinde öngörülen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin düzenlemenin özel bir erteleme hükmü niteliği taşıması sebebiyle öncelikle uygulanması gerektiğinden 5237 sayılı Kanun"un 51. maddesi gereğince erteleme kararı verilmesinde, isabet görülmemiştir.» denilerek, belirtilen hükmün bozulması istenmiştir.
(1) numaralı bozma düşüncesinin benimsenerek, aşağıdaki şekilde karar verilmesi nedeniyle, kabule göre ileri sürülen (2) numaralı bozma düşüncesi inceleme konusu yapılmamıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 21.05.2013 tarih ve 2013/280-250 sayılı, aynı tarih 2012/1536 esas, 2013/251 karar sayılı ve 01.10.2013 tarih ve 2013/444-402 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, hükümden önce 19.12.2006 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun"la değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 191. maddesinde, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmış olan sanık hakkında, birinci fıkraya göre doğrudan hapis cezasına hükmolunabileceği gibi, birinci fıkraya göre cezaya hükmedilmeden ikinci fıkra gereğince sadece tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilebileceği ya da altıncı fıkranın yollaması uyarınca birinci fıkradaki ceza ile birlikte ikinci fıkradaki tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilebileceği öngörülmüştür.
5560 sayılı Kanun"la değişik TCK"nın 191. maddesinin 2. fıkrasındaki ""karar verebilir"" ve 6. fıkrasının 1. cümlesindeki ""tâbi tutulabilir"" ibareleri dikkate alındığında, sanık hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verme, zorunlu olmaktan çıkarılarak hakimin takdirine bırakılmıştır.
5237 sayılı TCK’nın 191. maddesinin 6. fıkrasının uygulanabilmesinin koşulu olarak, aynı fıkranın son cümlesinde öngörülen “Ancak, bunun için kişi hakkında bu suç nedeniyle önceden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilmemiş olması gerekir” hükmü ise, iddianamede belirtilen davaya konu aynı eylem nedeniyle, bu maddenin 2. fıkrası uyarınca daha önce tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilmemiş olmasını ifade etmektedir. Bir başka deyişle, aynı yargılamada sanık hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararı verilmiş ve bunun gereklerine uyulmamış ise artık hapis cezasının yanında tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmolunamayacaktır. Bu nedenle, TCK"nun 191. maddesinin 6. fıkrasında bahse konu tedbire hükmolunabilmesi için öngörülen şartın yeraldığı cümlede geçen "bu suç" ibaresi ile iddianamede tarif edilen yargılama konusu suç kastedilmektedir. Sanık hakkında yargılama konusu eylem dışında kullanmak amacıyla uyuşturucu ya da uyarıcı madde bulundurma suçundan açılan diğer kamu davalarında tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararları verilmiş ise, bu durum 6. fıkra uyarınca hapis cezası ile birlikte tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmolunmasına mutlak engel teşkil etmeyecek, ancak; doğrudan hapis cezası ya da öncelikle tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri veya hapis cezası ile birlikte tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri seçeneklerinden biri uygulanırken bu husus Mahkemece takdire dayalı olarak gözönüne alınabilecektir.
Uyuşturucu madde kullanmış olan sanık hakkında; belirtilen üç seçenekten biri uygulanırken, yasal ve yeterli gerekçe gösterilmesi, gerekçenin somut olgulara ve sanığın davranışlarına dayanması gerekmektedir. Seçeneklerden biri uygulanırken gerekçe gösterilmiş ise gösterilen gerekçenin yerinde olup olmadığı olağan yasa yolu incelemesinde denetlenebilir ise de olağanüstü bir yasa yolu olan kanun yararına bozma isteği üzerine denetlenemez. Ancak Mahkemece seçeneklerden biri tercih edilirken hiç gerekçe gösterilmemiş ise bu durum kanun yararına bozma konusu yapılabilir. Diğer yandan, açıkça yasaya aykırı olan bir gerekçe, sayılmaz.
Somut olayda; Mahkemece uyuşturucu madde kullandığı kabul edilen sanık hakkında, TCK"nın 191. maddesinin 6. fıkrasının son cümlesinin uygulanması koşulları bulunmadığı halde, “sanık hakkında aynı suçtan dolayı daha önceden de tedavi ve denetimli serbestlik kararı verildiği sanığın bu kararın gereğini yerine getirmediği gibi mahkememizde görülen davaya konu olacak şekilde aynı suçu tekrar işlediği anlaşıldığından TCK 191/6 maddesinin son cümlesi uyarınca yeniden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilmeyerek” biçiminde, belirtilen madde dayanak gösterilerek, yasal engel olduğu düşüncesiyle sadece bu gerekçe ile, TCK"nın 191. maddesinin 1. fıkrası uyarınca doğrudan hapis cezası seçeneğine göre hüküm kurulması kanuna aykırı olup, (1) numaralı kanun yararına bozma talebi bu nedenle yerinde olduğundan; Karşıyaka 1. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 05.02.2010 tarihli 2009/541 esas ve 2010/183 karar sayılı hükmünün 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı maddesinin 4. fıkrasının (b) bendi uyarınca yeniden yargılama yapılarak sonucuna göre gereken hükmün verilmesi için, dosyanın adı geçen Mahkemeye iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 17.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.