Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2013/13247
Karar No: 2014/1050
Karar Tarihi: 17.02.2014

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2013/13247 Esas 2014/1050 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Yargıtay 10. Ceza Dairesi, uyuşturucu kullanmak suçlamasıyla mahkum edilen bir sanık hakkında verilen kararın kanun yararına bozulması talebi üzerine dosyayı incelemiş ve Mahkemenin tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verme zorunluluğu olmadığından doğrudan hapis cezası vermesinde isabetli olduğuna karar vermiştir. Uyuşturucu madde kullanmış olan sanık hakkında, birinci fıkra gereğince doğrudan hapis cezası verilebileceği gibi, aynı Kanun'un 2. fıkrası gereğince sadece tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilebileceği ya da altıncı fıkrası uyarınca birinci fıkradaki ceza ile birlikte ikinci fıkradaki tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilebileceği öngörülmüştür. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191. maddesi uyarınca, uyuşturucu madde kullanmış olan sanıklar hakkında verilecek kararlarda belirtilen seçeneklerden birinin uygulanmasına karar verilirken somut olaya özel nedenlere dayalı ve yasal gerekçelerle karar verilmesi gerekmektedir. Kanunda belirtilen seçeneklerden biri tercih edilirken gerekçe gösterilmemiş ise bu durum kanun yararına bozma konusu yapılabilir. Kanun yararına bozma talebi reddedilmiştir. Kanun maddeleri: TCK
10. Ceza Dairesi         2013/13247 E.  ,  2014/1050 K.

    "İçtihat Metni"

    Yüksek Adalet Bakanlığı’nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkında... Sulh Ceza Mahkemesi"nce 16.10.2009 tarihinde 2009/31 esas ve 2009/1699 karar sayı ile verilen mahkûmiyet hükmünün kanun yararına bozulmasına ilişkin talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 19.11.2013 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    Mahkemece sanığın TCK"nın 191/1, 62/1 maddeleri gereğince 10 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, aynı Kanun"un 51. maddesi gereğince cezanın ertelenmesine hükmolunmuştur.
    Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında; «19/12/2006 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunla değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesinde, uyuşturucu madde kullanmış olan sanık hakkında, birinci fıkraya göre cezaya hükmedilmeden ikinci fıkra gereğince sadece tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilebileceği gibi, altıncı fıkranın yollaması uyarınca birinci fıkradaki ceza ile birlikte ikinci fıkradaki tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine de hükmedilebileceği öngörüldüğü, uyuşturucu madde kullanmış olan sanık hakkında; belirtilen iki seçenekten biri uygulanırken, nedenleri tartışılıp, dosya kapsamına uygun, somut, yasal ve yeterli gerekçenin gösterilmesinin gerektiği; ayrıca, aynı maddenin ikinci veya altıncı fıkralarındaki ihtimallerden hangisi tercih edilirse edilsin, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilmesinde zorunluluk bulunduğu, belirtilen tedbirlerin uygulanması yönünden, mahkemeye takdir hakkı tanınmadığı ve 5237 sayılı Kanun’un 191. maddesinin altıncı fıkrasının uygulanabilmesinin koşulu olarak, aynı fıkranın son cümlesinde öngörülen “Ancak, bunun için kişi hakkında bu suç nedeniyle önceden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilmemiş olması gerekir.” hükmü karşısında, daha önce aynı eylem nedeniyle hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilmemiş olan sanık hakkında, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine de hükmedilmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.» denilerek, belirtilen hükmün bozulması istenmiştir.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21.05.2013 tarih ve 2013/280-250 sayılı, aynı tarih 2012/1536 esas, 2013/251 karar sayılı ve 01.10.2013 tarih ve 2013/444-402 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, hükümden önce 19.12.2006 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun"la değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 191. maddesinde, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmış olan sanık hakkında, birinci fıkraya göre doğrudan hapis cezasına hükmolunabileceği gibi, birinci fıkraya göre cezaya hükmedilmeden ikinci fıkra gereğince sadece tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilebileceği ya da altıncı fıkranın yollaması uyarınca birinci fıkradaki ceza ile birlikte ikinci fıkradaki tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilebileceği öngörülmüştür.
    5560 sayılı Kanun"la değişik TCK"nın 191. maddesinin 2. fıkrasındaki ""karar verebilir"" ve 6. fıkrasının 1. cümlesindeki ""tâbi tutulabilir"" ibareleri dikkate alındığında, sanık hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verme, zorunlu olmaktan çıkarılarak hakimin takdirine bırakılmıştır.
    Uyuşturucu madde kullanmış olan sanık hakkında; belirtilen üç seçenekten biri uygulanırken, yasal ve yeterli gerekçe gösterilmesi, gerekçenin somut olgulara ve sanığın davranışlarına dayanması gerekmektedir.
    Mahkemece belirtilen üç seçenekten biri uygulanırken gerekçe gösterilmiş ise gösterilen gerekçenin yerinde olup olmadığı olağan yasa yolu incelemesinde denetlenebilir ise de, olağanüstü bir yasa yolu olan kanun yararına bozma isteği üzerine denetlenemez. Ancak Mahkemece seçeneklerden biri tercih edilirken hiç gerekçe gösterilmemiş ise bu durum kanun yararına bozma konusu yapılabilir.
    Somut olayda; uyuşturucu madde kullandığı kabul edilen sanık hakkında, hapis cezası ile birlikte tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilmesinde bir zorunluluk bulunmaması nedeniyle, Mahkemece doğrudan hapis cezası seçeneğine göre hüküm kurulurken önceden de aynı suçu işlemesinden dolayı verilmiş olan "tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri" kararına uymadığından söz edilmek suretiyle gerekçe gösterildiği anlaşılmakla, kanun yararına bozma isteği üzerine bu gerekçenin yerinde olup olmadığının değerlendirilmesi mümkün bulunmadığından; yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteğinin CMK"nın 309. maddesi gereğince REDDİNE, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 17.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi