3. Hukuk Dairesi 2021/4488 E. , 2021/8764 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı eczacı tarafından kuruma fatura edilen 2004 yılına ilişkin reçetelerde yapılan incelemeler sonucunda, ilaç kupürlerinin sahte olduğunun tespit edildiğini, 2003- 2004 yılı Bağ-kur Protokolünün 22. maddesi uyarınca, 6.188,11 TL sahte kupür bedeli, 30.940,55 TL cezai şart, 5.158,85 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 42.287,51 TL tutarında davalı hakkında borç tahakkuk ettirildiğini, bunun 5.159 TL’sinin ödendiğini, yapılan ödemenin işlemiş faiz alacağına mahsup edildiğini, bakiye alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve kötüniyetli itirazı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamını, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı; davaya konu kurum işleminin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, kurumu zarara uğratma kastının bulunmadığını, reçete ekindeki kupürlerin sahteliğinin de ispat edilemediğini; ana paraya mahsuben yapmış olduğu 5.158,85 TL ödemenin, faiz alacağına mahsup edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davaya konu ilaç kupürlerinin sahte olması nedeniyle, ilaç bedellerinin davalı tarafından davacı kuruma ödenmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalının takip dosyasına vaki itirazının kısmen iptaline, takibin 37.129,20 TL asıl alacak, 717,22 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 37.846,62 TL üzerinden devamına dair verilen karar, tarafların temyizi üzerine; Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 18/04/2017 tarihli ve 2015/41932 E. - 2017/4668 K. sayılı kararıyla;
“ Somut uyuşmazlıkta, davacı taraf, davalının kurumlarına sahte küpür içeren reçete fatura etmesi nedeniyle uğradıkları zarar ve ceza bedelinin tazmini için başlattıkları dava konusu Adana 7. İcra Müdürlüğünün 2012/10266 Esas sayılı takibine karşı davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiğini, bu nedenle itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı hakkında % 20’den aşağı
olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ettiği halde yukarıda açıklanan yasal düzenleme gözetilmeksizin davacının icra inkar tazminatı talebi ile ilgili olarak olumlu yada olumsuz bir hüküm kurulmadan mahkemece davanın kısmen kabulü ile sadece davalının Adana 7. İcra Müdürlüğünün 2012/10266 E. Sayılı dosyasında yaptığı itirazın iptali ile, takibin 37.129,20 TL asıl alacak, 717.22 TL işlemiş yasal faizi olmak üzere 37.846,62 TL üzerinden devamına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır...” gerekçesiyle, sair temyiz itirazları incelenmeksizin bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; icra inkar tazminat talebinin reddine dair verilen hüküm, tarafların temyizi üzerine; Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 06/12/2018 tarihli ve 2018/6476 E. - 2018/11810 K. sayılı kararıyla;
“...bozmaya uyulan mahkemece, hüküm kısmında sadece icra inkar tazminatının reddine yönelik karar oluşturulmuş olup, davacının asıl talebine yönelik olarak hüküm oluşturulmamış olması usul ve yasaya aykırıdır...” gerekçesiyle, davacının temyiz itirazları incelenmeksizin bozulmuştur.
Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda; 14/12/2020 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak, davaya konu sahte kupürlü ilaçların kasıtlı olarak kuruma fatura edildiğinin davacı tarafça ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) Taraflar arasında imzalanan 2003-2004 yılı Bağ-kur Protokolünün 22. maddesinde; “Reçete üzerinde herhangi bir tahrifat yapılmaksızın, doktorun yazdığı miktardan fazla ilaç küpürü ve barkod diyağramı yapıştırıldığı anlaşılan reçetelerde yer alan fazla ilaç kupürleri ve barkod diyağramları iptal edilir ve kalan reçete bedelleri eczaneye ödenir. Fazla olarak yapıştırılan ilaç kupür bedellerinin kuruma fatura edilmiş ve ödenmiş olması halinde fazla olan kupür bedelinin 5 katı tutarındaki miktar ayrıca eczaneden tahsil edilir. Karne sahibinin tedavisine dayanmayan reçete düzenlendiği veya sahte kupür verildiğinin tespiti durumunda reçete veya kupür bedelinin 5 katı tutarındaki miktar ayrıca sorumlulardan müteselsilen tahsil edilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
2009 yılı "Sosyal Güvenlik Kurumu Kapsamındaki Kişilerin Türk Eczacılar Birliği Üyesi Eczanelerden İlaç Teminine İlişkin Protokol" ün (6.3.19.) maddesinde ise; “Eczacı ya da eczane çalışanlarınca Kurumu zarara uğratmak amacıyla kasıtlı olarak Kuruma sahte ilaç fiyat kupürü veya sahte reçete veya sahte rapor fatura edildiğinin tespiti halinde reçete bedelinin 10 katı tutarında cezai şart uygulanarak sözleşme feshedilir ve 2 yıl süre ile sözleşme yapılmaz. Uygulanacak cezai şart 10.000 TL den az olamaz.
Ancak, söz konusu sahte kupür veya sahte reçete veya sahte raporun eczacının kastı dışında üçüncü kişilerin dahili ile Kuruma fatura etme işlemi gerçekleştirilmiş ise bu madde hükmü uygulanmaz.” ;
Aynı tarihli protokolün (4.3.6.) maddesinde de; “ Protokolün (6.3.) numaralı maddesindeki fiillerin tespit edildiği reçetede fiili ilgilendiren reçete veya ilaç bedelleri ödenmez. Kurumca yapılan yersiz ödemeler varsa, ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte eczacının Kurumda tahakkuk etmiş alacağından mahsup edilir. Eczacının alacağının yersiz ödeme tutarını karşılamaması veya alacağının olmaması halinde, genel hükümlere göre tahsil edilir.” hükmü getirilmiştir.
Somut olayda; davacı kurum tarafından, sahte ilaç kupürü fatura edildiğinden bahisle, 2003-2004 yılı Bağ-kur Protokolünün 22. maddesi uyarınca, davalı eczacı hakkında 6.188,11 TL kupür bedeli, 30.940,85 TL cezai şart ve 5.158,85 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 42.287,51 TL borç tahakkuk ettirildiği, davalı tarafından bahse konu borca mahsuben 5.159 TL ödeme yapıldığı; bakiye kurum alacağının tahsili amacıyla davaya konu icra takibinin başlatıldığı, takibin davalının itirazı üzerine durduğu, itirazın iptali ve takibin devamı istemiyle eldeki davanın açıldığı görülmüştür.
Öte yandan; davalının “ resmi belgede sahtecilik” suçundan sanık olarak yargılandığı ceza davasında, “...kupürlerdeki sahteliğin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğine dair bir iddianın bulunmadığı, kupürlerdeki sahteliğin bilinerek fatura edildiğine dair iddianın bizzat ilaç firmalarından alınan yazı cevapları ile soyut kaldığı, sahteciliğin anlaşılamayacağının tespit edildiği...” gerekçesiyle, davacının delil yetersizliğinden beraatine; temyiz aşamasında ise davanın zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece; her ne kadar, davaya konu sahte kupürlü ilaçların fatura edilmesinde davalı eczacının kastı bulunmasa da; üçüncü kişilerin suç teşkil eden eylem ve fiillerinden davacı kurumun sorumlu tutulamayacağı, kuruma külfet yüklenemeyeceği, bu nedenle sahte kupürlü ilaç bedellerinin faiziyle birlikte davalıdan tahsilinin gerektiği dikkate alınarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nın 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.