1. Ceza Dairesi 2011/7167 E. , 2013/3268 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No : 1 - 2011/224999
MAHKEMESİ : Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ VE NO : 05/04/2011, 2011/44 (E) ve 2011/111 (K)
SUÇ : Kardeşini töre saikiyle öldürmeye teşebbüs, töre saikiyle öldürmeye teşebbüs
TÜRK MİLLETİ ADINA
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, suça sürüklenen çocuğun kardeşi Hediye"yi ve mağdur Zeynep"i kasten öldürmeye teşebbüs suçlarının sübutu kabul, takdire ilişen cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bozma nedeni dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz dilekçesinde ve duruşmalı incelemede usule, sübuta, suç vasfına vesaireye yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Oluşa ve dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuk Bayram"ın ablası olan mağdur Hediye ile mağdur Zeynep arasında 3 yıldır devam eden gönül ilişkisi olduğu, olay gününden 20 gün kadar önce mağdur Hediye"nin evden ayrılarak Emine isimli bir arkadaşının yanında kalmaya başladığı, olay günü mağdur Hediye"nin mağdur Zeynep"i aradığı ve birlikte Emniyet Müdürlüğünde ifade verdikleri, sonrasında mağdur Zeynep"in babası Kafur"un buluşmak istemesi üzerine karakol yanında buluştukları, tanık Kafur"un kızı Zeynep"i zorla eve götürmek istemesi üzerine mağdur Zeynep"in kardeşi olan Mehmet"in yardım istemek amacı ile karakola girdiği sırada suça sürüklenen çocuk Bayram"ın bıçakla mağdurlara vurmak sureti ile yaraladığı olayda;
Her ne kadar suça süreklenen çocuk hakkında her iki mağdura yönelik "töre saikiyle öldürme" suçundan hüküm kurulmuş ise de;
Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğü"nde "töre" kelimesinin; "bir toplulukta benimsenmiş, yerleşmiş davranış ve yaşama biçimlerinin, kuralların, görenek ve geleneklerin, ortaklaşa alışkanlıkların, tutulan yolların bütünü, adet, bir topluluktaki ahlaki davranış biçimleri, adap" olarak tanımlandığı, ayrıca "saik" kelimesinin, "sebep, güdü, kasta öngelen ve onu hazırlayan düşünce", "öldürmenin töre saikiyle gerçekleştirilmesinin" ise "öldürmeye yönelik kastın, töre anlayışının etkisi altında şekillenmesi" anlamlarına geldiği, genelde iyi davranış biçimlerini ifade etmek için kullanılan "töre" kavramının zaman zaman "kötü" davranış biçimlerini ifade etmek için de kullanılabildiği, bu anlamda, Türk Ceza Kanunu"nun 82. maddesinin 1. fıkrasının (k) bendinin konusunu oluşturan "töre"nin, "belli bir davranışı gerçekleştirenin veya belli bir yaşam biçimini tercih edenlerin öldürülmesini gerektiren", "kötü bir töre"yi ifade ettiği, bir davranışın töreden kaynaklandığını söyleyebilmek için, bu davranışın "bir toplulukta genel olarak benimsenmiş, yerleşmiş yaşam biçimlerinden veya değer yargılarından kaynaklanmasının" gerekli olduğu, yasal düzenlemede geçen "saik" kelimesinin, öldürme fiilinin fail tarafından "başka her türlü etkiden uzak olarak sırf toplumda benimsenmiş olan genel bir davranış veya yaşam biçimine aykırı davranılmış olmasını cezalandırmayı görev addedip onun etkisiyle " işlenmesini, başka bir deyişle, "öldürme kastının, kötü törenin etkisiyle oluşması lüzumunu" ifade ettiği, bu durumdaki failin "öldürme eylemini" gerçekleştirirse toplum tarafından "saygınlık" ile ödüllendirileceğini, gerçekleştirmediği takdirde ise "kınanacağını" düşünmesi ve bu eylemi saygınlık kazanmak ya da kınanmamak için işlemesi gerektiği, dolayısıyla "töre saikiyle öldürme"den bahsedilebilmesi için, öncelikle mağdurun "toplumda genel olarak benimsenmiş olan bir davranış veya yaşam biçimine aykırı davranmış olmasının, ikinci olarak bu aykırı davranışın "ölümle" cezalandırılması gerektiğinin o toplumda yaşayanlar tarafından beklenen bir tepki olduğunun kabul edilebilmesinin, üçüncü olarak ise öldürme fiilinin fail tarafından toplumun öldürme beklentisinin yönlendirmesiyle sırf aykırı davranışın cezalandırılması görevi üstlenilerek işlenmesinin" şart olduğu, burada "toplumdan" kastedilenin "tüm ülke" olabileceği gibi "köy, mahalle, geniş aile gibi" küçük bir topluluk da olabileceği, "töre saikiyle öldürme" suçunun oluşması açısından bunlar arasında fark bulunmadığı, "töre" kavramıyla sık sık karıştırılan "namus" kavramının ise "bir toplum içinde ahlak kurallarına ve toplumsal değerlere bağlılık, iffet, doğruluk, dürüstlük" olarak tanımlandığı, bu anlamda, töre ile namusun benzer ancak farklı kavramlar oldukları,
törenin belli koşullarda namusu da içine alan üst bir kavram olarak ortaya çıkabileceği durumlar var ise de, diğer koşulların bulunmadığı hallerde, sırf kişilerin sübjektif namus anlayışından, kıskançlıktan, cinsel arzu ve isteklere karşılık alamamaktan, kınamaktan, hoşlanmamaktan, tasvip etmemekten, söz geçirememekten kaynaklanan öldürme fiilerinin "töre saikiyle öldürme" olarak nitelendirilemeyeceği, aynı şekilde, toplumun tasvip etmediği veya kınadığı davranışları işleyenlerin ya da yaşam biçimini tercih edenlerin öldürülmesi" biçiminde gerçekleştirilen her fiilin de toplumdaki öldürme beklentisi açıkça ortaya konulmadan", sırf bu nedenle "töre saikiyle öldürme" olarak değerlendirilemeyeceği, buna göre, "töre cinayeti ile namus cinayetinin" aynı kavramlar olduğunun söylenemeyeceği, zira, suçta ve cezada kanunilik prensibi ile ceza hukukundaki kıyas yasağının, "töre saikiyle öldürme" suçunun uygulanma alanını bu şekilde genişletmeye izin vermeyeceği,
Bu açıklamalar ışığında, somut olayda;
Suça sürüklenen çocuk Bayram"ın, kız kardeşi Hediye ve mağdur Zeynep"i niçin öldürmeye teşebbüs ettiğinin dosya kapsamına göre her türlü kuşkuyu bertaraf edecek şekilde anlaşılamamış olması karşısında; suça sürüklenen çocuk hakkında mağdur Hediye"ye yönelik eylemi nedeni ile TCK.nun 82/1-d, 35; mağdur Zeynep"e karşı eylemi nedeni ile TCK.nun 81, 35. maddeleri uyarınca hüküm kurulması gerekirken mağdurlara yönelik eylemin "töre saikiyle işlendiğinin kabulü" ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş olup, suça süreklenen çocuk müdafiinin sair temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükümlerin tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedenin ve tutuklulukta geçen süreye göre, suça sürüklenen çocuk ve müdafiinin tahliye istemlerinin reddine, 17/04/2013 gününde oybirliği ile karar verildi.
17/04/2013 gününde verilen işbu karar Yargıtay Cumhuriyet Savcısı .. huzurunda ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanık B.. Ö.. müdafii Avukat ... yokluğunda 18/04/2013 gününde usulen ve açık olarak anlatıldı.