Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı (Alacaklı) vekili tarafından istenilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 20.11.2007 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı (alacaklı) vekili Av.C. Ö. ile davacı (3.Kişi) Şirket Yetkilisi İ. S.ile vekili Av.C.G.geldiler. Davalı borçlular adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek bırakılan günde Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Uyuşmazlık 3.kişinin ,İİK’nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkindir.
Dava konusu otomobiller ,23.11.2005 tarihinde davacı 3.kişi şirket adresinde haczedilmiştir.İİK’nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi davacı 3.kişi lehinedir.Dava her ne kadar 3.kişi tarafından açılmış ise de bu durum ispat külfetinin yer değiştirmesine neden olmadığından,karine aksinin ispatı davalı alacaklıya aittir.Davalı alacaklının,bu yasal karinin aksini her türlü delille ispatlaması olanaklıdır.
Dosyada mevcut Ticaret Sicil Gazetelerindeki bilgilere göre borçlu şirket 28.09.2004 tarihinden 05.10.2005 tarihine kadar haciz adresinde faaliyette bulunmuş,davacı şirket ise aynı faaliyet konusunda ,henüz borçlu adresten ayrılmadan 13.06.2005 tarihinde,borçlu şirket ortakları ile organik bağ içerisinde bulunan kişiler tarafından aynı adreste ve borçlunun da ünvanı olan “Z.“ismi ile kurulmuştur. Hacizden sonra davacı ünvanını “S.O.” olarak değiştirmiştir.Davacı 3.kişinin çalışanlarının büyük bir kısmı borçlu şirketin çalışanlarından oluştuğu anlaşılmaktadır.
Yapılan tüm bu işler danışıklı işyeri devri niteliğinde olup alacaklının haklarını etkilemeyeceği açıktır. Bir an için işyeri devrinin danışıklı olmadığı düşünülse dahi borçlu ile davacı arasındaki ilişki ticari işletme devri niteliğinde bulunduğundan İİK’nun 44. ve BK’nun 179.maddelerinin uygulanması gerektiği açıkça ortadadır. Anılan maddelerde öngörülen koşulların yerine getirildiği iddia ve ispat edilmemiştir. Gerçekten borçlunun devri kayıtlı olduğu ticaret siciline bildirerek ilan ettiği ve mal beyanı verdiğine ilişkin dosyada hiçbir kanıt yoktur. Bu durumda, devir alacaklının haklarını etkilemeyeceği gibi, devralan davacıda B.K’nun 179.maddesi gereği işletmenin borçlarından sorumludur.
Öte yandan ,davacı tarafından her ne kadar dava konusu otomobillere ait faturalar sunulmuş ise de ,bu faturalar borç doğumundan sonraki tarihte düzenlenmiş olup, kapanış tastiki bulunmayan ve bu nedenle davacı lehine delil niteliği taşımayan yevmiye defterine kayıtlı olduğundan itibar edilmemiştir.
Bu durumda ,davalı alacaklının karine aksini ispatladığı kabul edilmeli ve davacı 3.kişinin davası reddedilmelidir.
Mahkemenin kabulüne göre ise; İstihkak davasının kabulü üzerine davacı yararına tazminata hükmedilebilmesi için İ.İ.K."nun 97/15. maddesi uyarınca alacaklının kötü niyetinin gerçekleşmesi gerekir. Alacaklının 3.kişinin istihkak iddiasına karşı çıkması kötü niyetli bir davranış olarak nitelendirilemez. Alacaklının kötü niyeti kanıtlanmadığından tazminatla sorumlu tutulması da isabetsiz olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davalı Alacaklı yararına takdir edilen 500.00 YTL. duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı alacaklıya iadesine, 2.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.