Davacı, ilk kesinti tarihini takip eden aybaşından SSK. kapsamında çalışmaya başladığı tarihe kadar tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalının tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının ilk prim kesintisi yapıldığı tarihi izleyen aybaşından itibaren 506 sayılı Yasaya tabi çalışmanın başladığı tarihe kadar olan dönemde tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının 01.07.1994-31.12.1996 tarihleri arasında tarım Bağ-kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre, sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 58 yaşını dolduran kadınlarla, 60 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır. Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre, kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim ,irketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.
Dosyada mevcut belgelere göre davacının 1994, 1995 ,1996.1999 ve .2000 yıllarında teslim ettiği ürün bedelinden prim kesintisi yapıldığı,2007 yılında Ziraat Odasına kaydedilmiş olduğu, Tarım Kredi Kooperatifine üye olmadığı .adına kayıtlı tarım arazisinin bulunmadığı .,05.07.1999 -29.04.2004 tarihleri arasında aralıksız olarak 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğu davacının 1996 yılında S. firmasına ürün satışı yaptığı 1997 yılında ürün satışı yaptığına ilişkin kayıt olmadığı 17.04.2008 tarihli oturumda davacı vekilinin "S. Tütün firmasından kesinti araştırılmasına ilişkin taleplerinin olmadığına dair beyanda bulunduğu görülmektedir.
Bu tür davalar kamu düzenine ilişkin olup ,mahkemenin resen araştırma yetkisi bulunduğundan. davacı vekilinin imzası dahi alınmamış araştırma isteminin olmadığı yönündeki beyanının bağlayıcı özelliği bulunmamaktadır.
Yapılacak iş; davacının S. Tütün firmasına teslim ettiği ürün bedelinden pim kesintisi yapılıp yapılmadığı araştırılarak sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, davacının 01.07.1994-31.12.1996 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine, 1997 yılında ürün sattığına ve bu ürün bedelinden takip eden 1998 yılında prim kesintisi yapıldığına ilişkin kayıt olmadığından 1999 yılındaki kesinti 506 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olarak çalışmaya başladıktan sonra yapıldığından 01.01.1998-05.07.1999 tarihleri arasındaki döneme ilişkin istemin reddine karar verilmesi doğru ise de bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin S. firmasına 1996 yılında sattığı ürün bedelinden 1997 yılında kesinti yapılıp yapılmadığı araştırılmaksızın eksik inceleme ile 1997 yılına ilişkin istemin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 15.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.