1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, kararın bozmaya uygun olmasına göre tarafların sair temyiz itirazlarının reddine.
2-Davacı 1.5.1986-1.12.1997 tarihleri arasında kısa süreli SSK tabi çalışmaları dışında tarım Bağ-Kur sigortalılığına geçerli olduğunun tesbitine ve SSK"dan yaşlılık aylığı tahsisine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece istemin kabulüne ilişkin karar Dairemizin 14.2.2005 tarihli ilamı ile 2926 sayılı Yasaya tabi tarım Bağ-Kur sigortalılığının 1.3.2002 tarihine kadar devam ettiği bu dönemle çakışan SSK isteğe bağlı sigortalılık sürelerinin iptali gerektiği ve SSK"dan yaşlılık aylığı bağlama koşulları oluşmadığından bahisle bozulmuş mahkemece bozma kararına uyulmak suretiyle verilen kararla davacının talebi tümden reddedilmiş, Dairemiz 26.9.2005 tarihli kararı ile 1.5.1986-1.2.1997 tarihleri arasında SSK"na tabi olarak geçen kısa süreli zorunlu sigortalı çalışmaları dışında davacının Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tesbitine karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararı 2. kez bozmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyma kararı vermesine rağmen davacının talebinin yine tümden reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının 1.5.1986-1.3.2002 tarihleri arasında kısa süreli SSK"lı çalışmaları dışında 2926 sayılı Yasanın 10. madde koşullarını taşıdığı 1.2.1997-8.2.2001 tarihleri arasında ise isteğe bağlı SSK sigortalısı olduğu anlaşılmaktadır.
Sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılığa yer verilmemiş olması nedeniyle "çakışan sigortalılık" olarak adlandırılan, bir sigortalınını aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olması hali, zorunlu sigortalılıkların çakışması halinde yasalarda yer alan düzenlemelerle önceden başlayan sigortalılığa, isteğe bağlı sigortalılık ile zorunlu sigortalılığın çakışması halinde ise zorunlu sigortalılığa değer verilerek "çakışan sigortalılık" sorunu çözüme kavuşturulmalıdır.
Somut olayda davacı 1.2.1997-8.2.2001 tarihleri arasında SSK isteğe bağlı sigortalılığı zorunlu tarım Bağ-Kur sigortalılığı ile çakışmaktadır. 1479 sayılı Yasa’nın 22.2.2006 gün ve 5458 sayılı Yasa’nın 13.maddesi ile değişik 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Ek 19.maddesinde bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, 5 yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmemesi halinde daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödenmesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur. Prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez. Ancak, sigortalı veya hak sahipleri daha sonra sigortalının en son bulunduğu basamağın başvuru tarihindeki değeri üzerinden hesaplanacak borç tutarlarını tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Bu madde kapsamına giren sigortalılar hakkında zaman aşımının kesilmesi ve zaman aşımının işlememesi ile ilgili olarak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 103 üncü maddesinin 1.fıkrasının (6),(8) ve (10) numaralı bentleri hariç diğer hükümleri ile aynı Kanunun 104 üncü maddesi hükümlerinin uygulanacağı , yine 5458 sayılı Yasa’nın 14.maddesi ile eklenen ve 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 26.maddesine göre bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde 31.3.2005 tarihi itibariyle beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalılar ve hak sahiplerinden bu sürelere ilişkin prim borçlarını yeniden yapılandırma talebinde bulunmayanlar veya yeniden yapılandırma talebinde bulundukları halde yapılandırma haklarını kaybedenler hakkında ek 19.madde hükmü uygulanacağı bildirilmiştir.
Kanunların geriye yürümesi konusunda mevzuatımızda genel bir düzenleme bulunmamaktadır. İlke olarak her yasa yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurmaya başlar. Bunun doğal sonucu da yasaların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilemeyeceği, başka bir anlatımla geriye yürümeyeceklerdir. Ancak devam eden uyuşmazlıklarda, tamamlanmamış hukuki durumlara yeni yasa veya düzenleyici kural “derhal yürürlüğe girme” niteliği nedeniyle uygulanacak ve hukuki sonuçlarını doğuracaktır. Bu gibi durumlarda kanunların geriye yürümesi değil ani etkisi söz konusudur. Sosyal güvenlik hukukunun ilgi alanı kamusal olup otoritesi kamu düzenini ilgilendirmektedir. Bu nedenle sosyal güvenlik hukuku ile ilgili yasalar yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurur. Bu açıklamalar karşısında 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasanın değişik Ek 19.maddesi ile Geçici 26.maddesinin tamamlanmamış hukuki durumlara uygulanacağının kabulü gerekir.
Diğer yandan, her ne kadar bozma kararına uyma usulü kazanılmış hak doğurur ise de, usulü kazanılmış hakkı ortadan kaldıran yeni bir içtihadı birleştirme kararının çıkması, geçmişe etkili yeni bir yasanın yürürlüğe girmesi, usulü kazanılmış hak gereğince uygulanması gereken yasa hükmünün Anayasa Mahkemesi tarafından iptali, maddi hataya dayalı bir bozma kararına uyma gibi durumlar usulü kazanılmış hakkın gerçekleşmesine engel olur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2004/21-298 E. 2004/252 K., 2003/11-277 E. 2003/295 K., 2006/15-275 E. 2006/366 K., 2001/2-430 E. 2001/ 432 K., 2006/4- 519 E. 2006/ 527 K. nolu kararları da bu yöndedir.
Davacının davadaki isteminden 1.12.1997 tarihinden sonraki dönem yönünden Bağ-Kur’a prim borcunu ödeme isteği olmadığı sonucu çıktığından talebi de gözetildiğinde uyuşmazlığa hüküm tarihinden önce 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa"nın değişik Ek 19 ve Geçici 26. maddesinin uygulanacağının kabulü gerekir. Hukuk Genel Kurulu"nun 21.6.2006 gün ve 2006/21-363 E. 2006/ 466 K., 28.6.2006 gün ve 2006/21-485 E., 2006/483 K. nolu kararları da bu yöndedir.
Yapılacak iş davacının 2926 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılığı için 28.2.1992-30.12.1996-28.2.1997 tarihlerinde ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunup bulunmadığını tesbit etmek, 5 yıldan fazla prim borcu tesbit edildiği takdirde, 1.12.1997 tarihinde tarım Bağ-Kur sigortalılığını durdurmak, prim borcuna ait süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeyerek bu dönemdeki SSK isteğe bağlı sigortalılığa geçerlilik tanımak ve çıkacak sonuca göre davacının diğer istemleri ile ilgili bir karar vermektir.O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 6.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.