3. Hukuk Dairesi 2014/10791 E. , 2014/10873 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : SOMA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/05/2013
NUMARASI : 2007/732-2013/320
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesinde; Soma ilçesi ... Kasabası .... mevkiinde bulunan 173 ada, 18 parsel no"lu 585 metrekarelik arsanın bir hissesinin müvekkiline ait olup, diğer hissesinin davalı M.. K..."a ait olduğunu, davalının bu taşınmazdaki hissesini müvekkili ile aralarında yapılan 03/02/2005 tarihli arsa satış ve zilyetliğin devrine ait sözleşme ile 7.000 TL"ye satarak zilyetliğini devrettiğini, satış bedelinin davalıya peşin olarak ödendiğini, müvekkilinin sözleşme tarihinden 10 yıl kadar önce 90 TL bedelle taşınmazdaki hissesini davalıdan satın aldığını, ancak tapuda işlem yapılmadığından 03/02/2005 tarihinde yeniden 7.000 TL ödeyerek ikinci defa satın aldığını, davalının sözleşmeye uymayarak dava konusu taşınmazı 2007 yılında başka bir şahsa satarak tapusunu devrettiğini, ileri sürerek, davalıya ödenen 7.000 TL"nin sözleşme tarihinden faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; davacının kendisine dava konusu yerle ilgili herhangi bir para vermediğini, kendisinin okuma yazma bilmeyip yaşlı olduğunu, davacının yanında İsmail isminde biri ile evine gelip 587 m2"lik arsanın 200 m2"sini bu şahsa sattığını ve yarın geleceğiz, bir kağıda imza atabilirmisin dediğini, ertesi gün evine davacının eşi A.. K..."ın gelip 500,00 TL verdiğini, 7.000,00 TL vermediğini, davacının niyetinin kendisini kandırmak olduğunu, yine kendisini dava konusu yerin devir tescili için davacının Tapu dairesine götürdüğünü, ancak Tapu dairesindeki memurların burayı parasız sattığını söylemeleri üzerine Tapu Müdürünün kendisini akli durumunu belirtir rapor istediğini, bu şekilde tapuda işlem yapılmadığını, daha önce taşınmazda kendisine kalan 587 m2 hissesinden davacıya 200 m2 yer sattığından kalan 387 m2 yi dava dışı Muzaffer"e sattığını ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.
Yargılama sırasında vefat eden davalının mirasçıları davaya dahil edilmiş, davalı mirasçılar H.. A.. vd.beyanlarında davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece; davanın sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davası olduğu, davacının iddia ettiği gayrimenkul satımına ilişkin sözleşmede belirtilen paranın tekrar ödendiğine ilişkin somut, inandırıcı delil ibraz edilememiş olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık, taraflar arasındaki geçersiz (harici) satış sözleşmesi gereğince ödenen satış bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili istemine ilişkindir.
Davaya konu 03.02.2005 tarihli sözleşme incelendiğinde, alıcının davacı satıcının davalı M.. K.. olduğu, davalı satıcının sözleşme konusu taşınmazdaki hissesinin tamamını 7.000 TL bedelle sattığı, satış bedelini nakten elden aldığı, 10 yıl öncede bu yeri 90 TL bedelle davacıya satmış olduğu, bakiye bedelini de sözleşme tarihinde elden aldığı, zilyetliği ve arsayı davacıya devrettiğinin belirtildiği görülmüştür.
Buna göre; taraflar arasında düzenlenen ve davalı Meryem tarafından imzası açıkça inkar edilmeyen 03.02.2005 tarihli harici sözleşme ile dava konusu taşınmazdaki davalı hissesinin davacıya 7.000 TL bedelle satıldığı ve bedelin peşin olarak ödendiği tartışmasız olup, davacı tarafından satış hususu ispatlanmıştır.
Tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi şekilde yapılmadığı için MK. eski 634.madde yeni 706 md., BK.213 Tapu Kanununun 26. ve Noterlik Kanununun 60.maddeleri gereği hukuken geçersizdir. O nedenle geçerli sözleşmelerde olduğu gibi, taraflarına hak ve borç doğurmaz. Bu durumda taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme kuralları gereğince geri isteyebilir.
Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek, kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder.
Davacının davalıya ödemiş olduğu bedelin iadesine karar verilirken, denkleştirici adalet kuralının gözardı edilmeyerek satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekmektedir. Ancak, burada denkleştirme yapılırken, iade alacaklısının geçersiz sözleşmenin ifa edilmeyeceğini öğrendiği tarihe dikkat edilmelidir. İade alacaklısının geçersiz sözleşmenin ifa edilmeyeceğini öğrendiği tarihte iade kapsamını tespitte önemli olduğu unutulmamalıdır. Zira, geçersiz sözleşmenin artık ifa edilmeyeceğini bile bile haksız zenginleşmenin iadesini istemeyen alacaklı, zararının artmasına kendisi sebep olacağından bu artan zararını iade borçlusundan isteyememelidir.
Hal böyle olunca; mahkemece, taraflar arasındaki harici taşınmaz satış sözleşmesi gereğince ödenen satış bedelinin, ifanın imkânsız hale geldiği tarihin saptanması suretiyle ve bu tarih itibariyle, enflasyon, üretici ve tüketici fiyatları endeksleri, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar gibi çeşitli ekonomik etkenlerin ortalamaları alınmak suretiyle ulaşacağı alım gücünün yukarıda açıklanan ilke ve esaslar altında konusunda uzman bilirkişi veya kurulundan nedenlerini açıklayıcı, taraf, hâkim ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak belirlenmesi ve bu miktara hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.