Davacı, 01.03.1987-15.09.1993 tarihleri arası tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.
2- Davacı, 01.3.1987-15.09.1993 tarihleri arasındaki 2926 sayılı Yasa"ya tabi tarım Bağ-kur sigortalılığının geçerli olduğunun tesbitini talep etmiştir.
Mahkemece; davacının 01.03.1987 ila Ziraat Odası kaydının sona erdiği tarih olan 08.08.1991 tarihi arasında tarım Bağ-kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Gerçekten, davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 Sayılı Yasa’da 506 Sayılı Yasa’nın 79. maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tespitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
Ayrıca, 2926 Sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan yasanın 5. maddesi ile 7. maddede belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir.
Öte yandan, re’sen tescil başlığını taşıyan 9. maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescillerini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 Sayılı Yasa’nın 36. maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2. madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için Kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçimde prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Başka bir anlatımla sadece prim tevkifatının yapıldığı hallerde tevkifat tarihini izleyen aybaşından itibaren tarım Bağ-Kur sigortalılığının kabulü mümkündür.
Somut olayda ise davacının 01.03.1987 tarihinde 2926 sayılı Yasa"ya göre tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescilinin yapıldiği, daha sonra Kuruma 08.08.1991 tarihinde intikal eden tarım işi bırakma formunda Muhtarlık tarafından tarımsal faaliyete başlama tarihi belirtilmediğinden davalı kurumca davacının 8.8.1991 tarihli dilekçesi işleme konularak yapılan tescilin başlangıç tarihi itibariyle silindiği, davacının, 1.10.1996 tarihinden itibaren aralıklı olarak 506 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu sigortalı olarak çalıştığı 1.1.1995-30.9.1996 tarihleri arasında 315 gün 2925 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olduğu kendisine ait zirai arazisinin bulunduğu, Ziraat Odasında 05.09.1985-07.08.1991 ve 08.12.1994 ve devamı şeklinde Pancar Ekicileri Kooperatifinde 20.05.1983 tarihinden itibaren kayıtlı olduğu, 19.3.1996,20.5.1997, 20.5.1999,17.5.2002-18.5.2004 tarihinde yapılmış prim kesintisinin bulunduğu dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Sözü edilen sosyal sigortalılık, kişinin Anayasa’da ifadesini bulan temel sosyal haklardan olan sosyal güvenlik hakkına ilişkindir. Nitekim, Anayasa’nın 12. maddesine göre, herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Anayasa’nın 60. maddesinde ise, “herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu iki hüküm birlikte değerlendirildiğinde, sosyal güvenlik hakkının kişiye sıkı sıkıya bağlı dokunulmaz ve feragat edilemez bir hak olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
2926 sayılı Yasa"nın 2. maddesinde bu ilke aynen benimsenerek 3. maddenin ( b ) bendinde tanımlanan tarımsal faliyette bulunanların bu Kanuna göre sigortalı sayılacakları 5. maddesinde ise bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği, kaçınılamayacağı belirtilmiştir. Bu haliyle sigortalı olmak, kişi bakımından sadece bir hak olmayıp, aynı zamanda bir yükümlülüktür. Bu nedenle, sigortalılık hakkından feragat edilemez.
Davacının ihtilaflı dönem olan 01.3.1987-15.09.1993 tarihleri arasındaki tarım Bağ-kur sigortalılığının devamı sırasında 506 veya 1479 sayılı Yasa’ya tabi çalışmasının bulunmadığı, Pancar Ekicileri Kooperatifindeki 20.05.1983 tarihinden itibaren devam eden kaydı ve dosyadaki diğer bilgi ve belgelerle tarımsal faaliyetinin de devam ettiği sabit olduğundan, tarımsal faaliyeti devam ettirme iradesinin kaybolmadığı kabul edilmelidir.
Mahkemece yukarıdaki maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak davanın kabulü ile, davacının 01.03.1987-15.09.1993 tarihleri arasında 2926 sayılı Yasa’ya tabi tarım Bağ-kur sigortalılığının geçerli olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken davacının 8.8.1991 tarihli dilekçesindeki beyanının sonuca etkili olmadığı düşünülmeksizin yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 18.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.