Davacı, SSK"lı hizmetleri hariç kesinti tarihini takip eden aybaşından itibaren 21.9.2004 tarihine kadar tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, Davacının 506 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olduğu süreler dışında sattığı ürün bedelinden ilk prim kesintisinin yapıldığı tarihi takip eden ay başından 21.09.2004 tarihine kadar Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine ilişkindir.
Mahkemece, ispat edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre, sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 58 yaşını dolduran kadınlarla, 60 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır. Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre, kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının sattığı ürün bedelinden ilk defa 14.08.2000 tarihinde sonra da 2001,2003 yıllarında prim kesintilerinin yapıldığı, Ziraat odası ve kooperatif kaydının bulunmadığı, ihtilaf konusu dönemde 1995 yılında 91 gün, 1996 yılında 141 gün, 1997 yılında 125 gün, 1998 yılında 178 gün, 1999 yılında 173 gün, 2000 yılında 138 gün, 2001 yılında 143 gün, 2002 yılında 137 gün, 2003 yılında 175 gün, 2004 yılında 120 gün 506 sayılı Yasa’ya tabi kısa süreli ve aralıklı zorunlu sigortalılığının 1.4.1999- 22.09.1999 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa’ya tabi isteğe bağlı sigortalılığının bulunduğu, 326 m2 bahçesinin olduğu, davacı vekili tarafından temyiz dilekçesi ekinde davacının sattığı süt ürününden E.Süt A.Ş. tarafından 30.9.1995, 31.10.1995 ve 30.11.1995 tarihlerinde prim kesintisi yapıldığına ilişkin belge ibraz edildiği anlaşılmaktadır.
Gerçekten Tarım Bağ-Kur sigortası kapsamında kesintisiz tarımsal faaliyetin bulunduğunun anlaşıldığı hallerde, 506 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmaların 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı tümden sona erdirmeyeceği, 2926 sayılı Yasanın 36 ve 10.maddesindeki şartlarında gerçekleşmesi halinde 506 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmalar dışında kalan süreler bakımından Tarım Bağ-Kur sigortalısı olunduğunun kabulünün gerekeceği, 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmaların uzun süreli olduğu hallerde ise, tarımsal faaliyetin kesintiye uğradığının ve SSK’lı çalışmanın sona ermesinden sonra, 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın yeniden başlatılabilmesi için, doğrudan prim yatırılması veya aynı yasanın 36.maddesine göre ürün bedelinden tevkifat yapılması yoluyla yeniden kayıt ve tescil yolundaki iradenin ortaya konulması gerektiği Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Mahkemece davacının 506 Sayılı Yasa’ya tabi sigortalılığının aralıklı ve bir yıldan daha az kısa süreli olduğu, prim belgeleri karşısında soyut zabıta araştırmasına değer verilemeyeceği gözetilmeksizin ve prim kesinti belgeleri nazara alınmaksızın sonuca gidilmiş olması hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; davacı vekilinin temyiz dilekçesi ekinde ibraz ettiği 1995 yılına ait kesinti belgesinin sıhhatini araştırmak çıkacak sonuca göre davacının prim kesintisinin bulunduğu yıllarda kesintiyi takip eden aybaşından o yılın sonuna kadar 506 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu ve önceden oluşan isteğe bağlı sigortalı olduğu süreler dışlanarak tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar vermektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 60.00YTL temyiz başvuru harcı yatırılmış olduğu anlaşılmakla, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.