3. Hukuk Dairesi 2014/3747 E. , 2014/10899 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ADANA 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/11/2013
NUMARASI : 2012/625-2013/612
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesinde; Müvekkili ASKİ ile davalı arasında kira sözleşmesine dayanarak 101653 numaralı 12/04/1994 tarihli abonelik sözleşmesi imzalandığını, davalının su kullanımının açıldığını ve icra dosyasına da sunulmuş olan 22/09/2011 tarihli hesap kartı dökümünde görülen su borcunu davalının ödemediğini, hesap dökümünde belirtilen suyu kendisinin kullanmadığını belirterek icra takibine itiraz ettiğini, ancak davalı borçlunun abonelik sözleşmesini feshetmediğini belirterek Adana 5.İcra Müdürlüğünün 2011/7799 Esas sayılı dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile %40 kötüniyet tazminatının davalıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkilinin Adana 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 25/03/1999 tarih ve 1999/216 Esas 1999/574 Karar sayılı ilamı ile kiracı olarak bulunduğu işyerini tahliye ettiğini, davacı tarafından takibe konulan 2007 ve 2008 yıllarına ait su ve atık su bedelleriyle gecikme cezasından müvekkilinin sorumlu olmadığını, müvekkilinin bu iş yerini ve davaya konu edilen suyu da kullanmadığını, ASKİ"nin su bedeli ödenmediği hâlde suyu kapatmadığını ve abone olmadan su kullanımına izin verdiğini, bu nedenle davacı tarafın kusuru olduğunu, bu zararın doğmasına ve artmasına davacının sebebiyet verdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahalli Mahkemece davanın itirazın iptali davası niteliğinde olduğu, davacı ile davalı arasında 12/04/1994 tarihinde abonelik sözleşmesi yapıldığını ve 101653 nolu aboneliğin başlatıldığı, davalının daha sonra aboneliğin bulunduğu yerden ayrıldığını ancak aboneliği iptal ettirmediğini bu nedenle borçtan sorumlu tutulması gerektiği, alacağın 6183 sayılı Amme Alacakları Kanununa tabi bulunduğundan faizinden de sorumlu olacağı kanâatine varılarak, davalının icra takibine yapmış olduğu itirazın haksız olduğu, takip tarihi itibariyle davalının 12.578,28 TL asıl alacak, 12.340,79 TL gecikme faizi borcunun olduğu anlaşıldığından, davacının davasının kısmen kabulü ile Adana 5. İcra Müdürlüğünün 2011/7799 Esas sayılı dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 12.578,28 TL asıl alacak, 12.340,79 TL gecikme faizi üzerinden devamına, asıl alacağın %20"si oranında icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; 2006 yılı 11. ay ila 2008 yılı 3. ay arasındaki (21) adet su tüketimine esas faturalı borç ödenmemesine rağmen suyun kesilmemesinin davacı açısından müterafik kusur oluşturup oluşturmayacağı, varılacak sonuca göre de müterafik kusur nedeniyle ana tüketim bedeli üzerinden davacı aleyhine indirim yapılıp yapılmayacağı, ayrıca aboneliği iptal ettirmeyen davalının borçtan sorumlu olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ve Dairemizin istikrar kazanmış uygulamasına göre abonelik iptal ettirilmedikçe o abonelik üzerinden tüketilen su, elektrik ve doğalgaz bedelinden fiili kullanıcı ile birlikte abonede müteselsilen sorumludur.
Suyun kesilip kesilmemesi açısından mezvuata göz atacak olursak;
Adana Büyükşehir Belediyesi Tarifeler Yönetmeliğinin “Suyun Kapanması” başlıklı 52. maddesine göre “a-Borcunu ödemeyen abonelerin suları kapatılır. B-Su kapanmasına rağmen borç ödenmez ise ve su kapama tarihinden üç dönem sonra borç tahsil edilemez ise sözleşme iptal edilir. Borç kanunî yollardan tahsil edilir. ”
Hükmü yer almaktadır.
Somut olayda; davalı, davacının su abonesidir. Davacı kurum ticarethane abonesi olan davalı hakkında su tüketimine esas (21) adet fatura bedeli ödenmediğinden 29/09/2011 tarihinde 12.578,28 TL asıl alacak, 21,71 TL işlemiş faiz, 12.529,71 TL gecikme cezası, 21,63 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 25.151,33 TL üzerinden icra takibi başlatmıştır. Mahkemece bilgisine başvurulan bilirkişi tarafından düzenlenen raporda 12.578,28 TL asıl alacak, 12.572,34 TL gecikme faizi olmak üzere davalı borcunun 25.113,47 TL olduğu saptanmış, mahkemece bilirkişi raporuna kısmen itibar edilerek 12.578,28 TL asıl alacak, 12.340,79 TL gecikme zammı yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı aboneliği iptal ettirmedikçe abonelik üzerinden tüketilen normal veya kaçak su bedelinden fiili kullanıcı ile birlikte davacı kuruma karşı müteselsilen sorumludur. Davacının birbirini takip eden su tüketimine esas (21) adet faturanın ödenmemesine rağmen yönetmelik gereği suyu kesmemesi davacı açısından müterafik kusur teşkil etse de bu kusur tüketilen su bedelinin aslından davalının berâatını gerektirmeyeceği gibi tüketim bedeli olan ana borçtan hukukî sorumluluğunu da ortadan kaldırmaz. Olsa olsa davalının (normal tüketim bedeli dışında) gecikme zammı veya işleyecek yasal faizden kusur oranında indirim (%50) gerektirir. Aksine düşünce davalının sebepsiz zenginleşmesine yol açar.
Ayrıca taraflar arasında imzalanan 12/04/1994 tarihli sözleşmenin aslı ve varsa ekleri de getirtilerek, sözleşmede borcun ödenmemesi hâlinde 6183 sayılı yasa gereğince gecikme zammı alınacağına dair bir hüküm bulunup bulunmadığı varsa 6183 sayılı kanunun 51. maddesi gereğince gecikme zammı alınabileceği böyle bir hüküm yoksa gecikme zammı tahakkuk ettirilemeyeceği ancak yasal faiz istenebileceği nazara alınmalıdır.
Hâl böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkelerde nazara alınarak, mahkemece öncelikle dosyanın önceki bilirkişi dışında bir bilirkişiye tevdi olunarak, dava konusu alacak döneminde yürürlükte bulunan su tarifesinin ilgili hükümleri ve (dosyaya mübrez) taraflar arasında imzalanan 12/04/1994 tarihli su satışına ilişkin sözleşme uyarınca; davalının normal tüketim bedelinin aslından (ana borçtan) her halükârda sorumlu olduğu, Yönetmelik ve sözleşme gereğince suyun kesilmesi gereken tarihin belirlenmesi bu tarihe kadar olan ana borcun tamamının hesap edilmesi, bu tarihten sonraki dönem için ise davacı açısından suyun kesilmemesinin müterafik kusur teşkil edeceği ve bununda ancak davalı için gecikme zammı veya faizden indirim (%50) sağlayacağı nazara alınarak yeniden rapor alınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, davacının tüm davalının sair temyiz itirazlarının reddiyle, davalının bozmaya yönelik temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde temyiz edene iadesine, 03.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.