20. Hukuk Dairesi 2015/8389 E. , 2016/5203 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
... köyü, ... mevkiinde bulunan 123 ada 1 parsel sayılı 3302,43 m² yüzölçümlü taşınmaz, evvelce sınırları içinde iken, 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B maddesi gereğince sınırları dışına çıkarıldığı ve 1941 yılından bu yana ..."ın kullanımında bulunduğu, şahsın 1995 yılında vefatı ile geriye mirasçısı ... ile evlatları ..., ... ve ..."a terk ettiği tespit edildiğinden, beyanlar hanesine ... mirasçılarının kullanımında olduğu şerhi verilmek suretiyle, yörede 2000 yılında 2924 sayılı Kanun gereğince yapılan kadastro sırasında sırasında tarla vasfıyla adına tespit ve tapuya tescil edilmiştir. 2006 yılında 2/B parsellerinde alan düzeltme işlemi yapılarak taşınmaz 101 ada 209 parsel numarası altında ve yüzölçümü 3077, 01 m² olarak belirlenmiş ve tapuda gerekli değişiklik yapılmış, daha sonra 24.05.2010 tarih ve 2009/15 sayılı genelgesi uyarınca, sınırları dışına çıkarılan taşınmazların yeniden güncellenmesi çalışmaları sonucunda, idari işlemle (A) ve (B) olarak ifraz edilerek, (A) bölümü 101 ada 258 sayılı parsel altında 2016,18 m² yüzölçümlü ile vasfıyla, (B) bölümü ise 101 ada 259sayılı parsel altında 1060,83 m² yüzölçümü ile tarla vasfıyla ve kişilerin kullanımında olduğu şerhi düşülmek suretiyle tapuya tescil edilmiştir.
Davacılar, zilyetlik iddiasıyla dava açmış, evvelce bir bütün halinde 101 ada 209 parsel olarak tarla vasfıyla adına tapuya kayıtlı 2/B vasfında bulunan taşınmazlarının, 2010 yılında yapılan idari işlemle bir kısmının 101 ada 259 sayılı parsel altında ifraz edilerek, vasfının olarak değiştirildiği bu nedenle kullanım durumlarının da tapuya şerh edilmediği, böylelikle taşınmazın bu kısmını satın alma haklarının ellerinden alındığını beyanla, yapılan işlemin iptali ile 101 ada 259 sayılı parselin 2/B vasfında olduğu ile kendi kullanımlarında bulunduğunun tespitine karar verilmesi ile tapu kaydının bu şekilde düzeltilmesi isteminde bulunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; dosyada mevcut teknik bilirkişinin 12.11.2013 tarihli raporuna ekli krokide, (B) harfi ile gösterilen 275,732 m²"lik kısmının 258 sayılı parselden ifrazı ile tarla vasfıyla adına tesciline ve zilyedinin davacılar olduğunun beyanlar hanesinde gösterilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1964 yılında kadastrosu yapılmıştır. 1978 yılında aplikasyon ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde uygulaması yapılmıştır. Daha sonra 1989 yılında 3302 sayılı Kanunla değişik 2B madde uygulaması yapılmış, 14.03.1989 tarihinde ilân edilerek kesinleşmiştir. Genel arazi kadastrosu ise 23.03.2000 - 21.04.2000 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşmiştir.
Kural olarak; tapu iptali ve tescil davaları, tapuda malik olarak görünenlere karşı açılır. Ancak, niteliği ile adına tesbit edilen taşınmazların mülkiyet hakkı ...ye, kullanma hakkı ... aittir. Bu tür davalarda ve zorunlu dava arkadaşıdırlar. Buna karşın, davalı 101 ada 258 parsel sayılı taşınmazın, 2010 yılında niteliği değiştirilerek niteliği ile adına tescil edildiği tespit edildiği halde, Yönetimine husumet yöneltilmemiştir.
Taraf teşkili dava şartı olup yargılamanın her aşamasında re"sen gözönünde bulundurulması gerektiğinden, .... usûlüne uygun şekilde davaya dahil edilerek ve delilleri sorularak, taraf teşkili sağlandıktan sonra, işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Bu itibarla, usûlünce davaya ve duruşmalara dahil edilmeden, davanın eksik taraf ile sonuçlandırılması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; ...nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 05/05/2016 tarihinde oy birliği ile karar verildi.