Davacı, 1.3.1996 tarihinden itibaren tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere ve temyiz edenin sıfatına göre davalı kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı 1.3.1996 tarihinden itibaren 2926 sayılı Yasaya tabi tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitini istemiştir
Mahkemece istemin aynen kabulüne karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 58 yaşını dolduran kadınlarla, 60 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır.Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının Ziraat Odası’na 18.2.2002 tarihinden itibaren kayıtlı olduğu, Tarım Kredi Kooperatifi kaydının olmadığı, üzerine kayıtlı zirai arazisinin bulunduğu, davacının sattığı ürün bedelinden ilk bağ-kur prim kesintisinin 31.01.1996 tarihinde yapılıp 1996 yılı Şubat ayında davalı kurum hesabına yatırıldığı ve başkaca prim kesintisinin bulunmadığı, tarımsal kredi kullanıp kullanmadığının belli olmadığı, dosya arasındaki bilgisayar döküm fotokopisine göre davacının 1.6.2000 tarihinden itibaren tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece davacının 1.3.1996-31.12.1996 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğuna ilişkin verilen tespit kararı yerinde ise de; 1.1.1997 tarihi ile tescil edildiği 01.06.2000 tarihi arasındaki döneme ilişkin olarak prim ödemesi ve kesintisi bulunmadığı halde bu yılların soyut muhtar ve tanık beyanı ile zabıta araştırmasına dayalı olarak kabul edilmesi ayrıca davacı 01.06.2000 tarihinde tescil edilmekle 01.06.2000 dava tarihi olan 7.7.2000 tarihleri arasındaki dönemde taraflar arasında ihtilaf bulunmamakla tespit kararı verilmesinde hukuki yarar olmadığından bu dönemle ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken tespit kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 22.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.