
Esas No: 2006/3452
Karar No: 2007/566
Karar Tarihi: 25.01.2007
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2006/3452 Esas 2007/566 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Keşan Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarih : 14..1.2005
No : 235-335
Davacı 17.10.1999-22.7.2001 tarihleri arası fuzulen ödenen aylıklar nedeniyle kendisine borç tahakkuk ettirilen davalı kurum işleminin iptali ile emeklilik maaşının devamına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı Sosyal Sigortalar Kurumundan 01.06.1999 tarihinde emekli olduğunu, 09.06.1999-Eylül 1999 tarihleri arasında sigortalı olarak çalışmaya başladığından bahisle Kurum tarafından 22.7.2001 tarihi itibariyle emekli aylığının kesildiğini bildirerek 17.10.1999-22.7.2001 tarihleri arasında fuzulen ödenen aylıklar nedeniyle kendisine borç tahakkuk ettiren davalı Kurum işleminin iptalini istemiştir.
Mahkemece, emekli olduktan sonra da fiilen çalıştığı sabit olduğundan davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
Davacının emekli olduktan sonra 9.6.1999 tarihinde aktif sigortalı olarak çalışmaya başladığı işverence Sigorta Müdürlüğüne bildirilmiş ve primleri ödenmiştir. Böylece emekli olduktan sonra fiili çalışma olgusunun sabit olduğu dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Sorunun çözümü yönünde, öncelikle, 506 sayılı yasa kapsamında yaşlılık aylığı alan sigortalıların yeniden çalışmaları durumunda uygulanacak 63. maddenin kapsam ve geçirdiği evrelerin belirlenmesinde yarar olacaktır. Gerçekten, 506 sayılı Yasa sistemi, 29.4.1986 günlü 3279 sayılı Yasa ile değiştirilen 63.madenin getirdiği düzenlemeden önce, Kurumdan yaşlılık aylığına hak kazanan ve aylık almakta olanların, aylıkların kesilmeden çalışmalarına imkan tanımamaktaydı. Kısaca, Kurumdan yaşlılık aylığı alanlar ya aylıklarını veya çalışmayı tercih edecekler, iki durumu bir arada sürdüremeyeceklerdi. Ne var ki, bu durum, T.C.Emekli Sandığı iştirakçileri ve Bağ-Kur sigortalıları açısından,506 sayılı Yasa kapsamında bulunanlar aleyhine haksız bir uygulama ortaya çıkarmış, aynı durumda bulunan, T.C.Emekli Sandığı iştirakçisi ile Bağ-Kur sigortalısı, hem yaşlılık aylıklarını alıp, hem de bu aylıklar kesilmeden çalışma imkanına sahipken 506 sayılı Yasa kapsamında olanlar bu imkandan yoksun kılınmışlardı. İşte yasa koyucu bu eşitsizliği gidermek amacıyla, yukarıda sözü edilen yasa değişikliğini kabul etmiş ve 63. maddeyi yeniden düzenleyerek 506 sayılı Yasa"ya göre yaşlılık aylığı alanlara, aylıkları kesilmeden çalışma imkanı sağlamıştır. (TBMM 17. Dönem çalışmaları S.Sayısı 432. S.17). Yeni düzenlemeye göre; yaşlılık aylığı alanların yeniden çalışmaya başlamak istemeleri durumunda, kendilerine alternetifli bir sistem getirilmiştir. Yaşlılık aylığı alan; bu sistemlerden birini tercih ederek çalışmasını sürdürebilecektir. Sözü edilen 63. maddenin (A) bendinde gösterilen birinci sistemde, yeniden çalışmaya başlayan sigortalı yaşlılık aylığını kestirecek ve normal sigortalı gibi çalışmasının sürdürecektir. Bu durumda kendisinden 78.maddede belirtilen kazançlar toplamından 73. maddeye göre prim kesilecek ve sonuçta sigortalı, çalışmasını sona erdirdiğinde, kesilen prim ve çalışma süresi göz önünde tutularak kendisine son durumuna göre yaşlılık aylığı bağlanabilecektir. Böylece sigortalı, kendisine önceden bağlanan yaşlılık aylığının gösterge ve oranını arttırma imkanına sahip kılınmış, önceden mümkün olmayan bir hakka kavuşmuştur. Sözü edilen maddenin (B) bendinde belirlenen ikinci durumda ise, yaşlılık aylığı almakta olan kişi yeniden çalışmaya başladığında; aylığını almaya devam edecek Sosyal Güvenlik Destek Primi adı altında, %6 yaşlılık aylığı alandan %18’i işverenden alınmak koşuluyla toplam %24 oranında bir katkı payı ödeyecektir. Görüldüğü üzere; yaşlılık aylığı alan kişiye yasa bir tercih hakkı getirmiştir. Hangi sistemi, tercih edeceğini aylık sahibi kendisi belirleyecek ve durumunu ortaya koyacaktır. Kişi, açıkça iradesini ortaya koymadan aylığı kesilmeyecektir. Esasen yasal koşulların gerçekleşmesi sonucu yaşlılık sigortası kolundan aylığa hak kazanan kişinin aylığını keserek ortada bırakmak hem Sosyal Güvenlik ilkesine hem de onun alt yapısını oluşturan Sosyal Sigorta sistemine aykırı olur ve kişiye sağlanan yasal imkanını da işlemez hale getirir.
Dava konusu olayda davacı yaşlılık aylığının kesilmesi yönünden kuruma yazılı başvuruda bulunmamıştır. Yaşlılık aylığı almaya devam ettiği bir dönemde 15’er günden bir aylık süre sigortalı bir işte çalışmış ve bu çalışması karşılığı prim tahakkuk ettirilmiştir. Davacı %24 oranında sosyal güvenlik destek primi ödeyeceği yerde bu miktarın çok üzerinde 73. maddeye göre prim ödemiştir. Yine olayda kaçak işçi çalıştırmak ve prim kaybına yol açmak gibi bir durum da söz konusu değilken sırf yazılı başvuru bulunmadığı gerekçesi ile davacının yaşlılık aylığının kesilmesi ve aylarca aylıktan yoksun bırakılması yasaya ve adalete uygun düşmez. Kurumun böyle bir durumda yapacağı işlem, iştirakçilerinin Anayasal Sosyal Güvenlik haklarını hatırlatma ve onları bilgilerdirme görevini ifa ederek iştirakçisini 63. madde yönünden tercihini belirlemesi için uyarmak veya ödenen primlerden %24 oranında Soyal Güvenlik Destek Primi karşılığını bloke ederek, fazlasına iade etmekten ibaret olmalıydı. Bunun aksine bir uygulama hem Anayasal Sosyal Güvenlik ilkesinin özüne hem de anılan 63. maddenin getirilmiş amacına ters düşer. O nedenle Kurumun, yaşlılık aylıklarını kesmesi ve ödenen aylıkları geri isteme kararı alması yasaya aykırıdır.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.01.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.