7. Hukuk Dairesi 2015/5312 E. , 2016/2700 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2- Davacı, davalıya ilhak olan köy hizmetlerinde 1992-2001 yılları arasında aralıklı olarak çalıştığını ve 2001 den itibaren kadroya geçerek çalışmasını devam ettirdiğini, bu dönem çalışması ile ilgili hizmet sözleşmelerinde her ne kadar mevsimlik işçi olarak nitelendirmiş ise de yapılan işin vasıf ve mahiyeti, hizmet sözleşmelerinin her yıl zincirleme olarak yenilenmesi sebebiyle belirsiz süreli hizmet sözleşmesine dönüşmesi, ayrıca aynı işte kadrolu olarak çalışmaya devam etmesi gibi hususlar nazara alındığında mevsimlik işçi olmadığının anlaşılacağını belirterek 1992-2001 yılları arasındaki çalışması ile ilgili yıllık ücretli izin alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davacının 1992-2001 yılları arasında köy hizmetlerinde ihtiyaç olduğu zaman kendisi ile mevsimlik iş sözleşmesi yapılarak mevsimlik işçi olarak çalıştığını ve bu nedenle yıllık ücretli izin alacağı olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının en başından itibaren mevsimlik işçi olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında yıllık izin ücretinin nasıl hesaplanacağı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 53/3 maddesi uyarınca, mevsimlik işlerde yıllık ücretli izinlere ilişkin hükümler uygulanmaz. Bir başka anlatımla, mevsimlik işçi, 4857 sayılı İş Kanunu"nun yıllık ücretli izin hükümlerine dayanarak, yıllık ücretli izin kullanma veya buna dayanarak ücret alacağı isteminde bulunamaz. Hemen belirtmek gerekir ki, 53/3. maddede ki kural, nispi emredici kural olup, işçi lehine bireysel iş sözleşmesi ya da Toplu İş Sözleşmesi ile yıllık ücretli izne ilişkin hükümler düzenlenebilir ve mevsimlik işçiler için yıllık izin hakkı tanınabilir.
Yılın çalışılmayan bölümünde işçi bu hakkını kulanmış olup, yasa koyucunun mevsimlik işte yıllık izin öngörmemiş olmasının temel gerekçesi de çalışılan süre itibarıyla dinlenme ihtiyacının ortaya çıkmamış oluşudur
4857 sayılı İş Kanununun 53. maddesinde mevsimlik işlerde yıllık izin hakkının doğmayacağı belirtilmiş ise de, yılın ne kadar bölümünde çalışılma halinde mevsimlik iş sayılacağı yönünde bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Öyle ki yılın tamamına yakın bir bölümünde çalışılma halinde Anayasal temeli olan dinlenme hakkının tanınmasının gerekeceği açıktır. Bu durumda çalışma süresine göre mevsimlik statüden vazgeçilmiş, taraflar arasında işçinin yıllık izin ücretine hak kazanacak şekilde sürekli çalışmasına dair bir sisteme geçilmiş olur. Dairemizin istikrar kazanan kararlarında da çalışmanın 11 ayın üzerine çıktığı hallerde mevsimlik iş ilişkisinin dışına çıkıldığı kabul edilmiş ve daha sonraki çalışmalar için yıllık izin hakkının doğduğu sonucuna varılmıştır.
Somut olayda; davacının yıllık ücretli izin alacağı talep ettiği 1992-2001 yılları arasındaki çalışmalarından yalnız 1999 ve 2001 yıllarında yıllık 330 günden fazla çalışması olması ve bu nedenle yalnız bu yıllar ile ilgili yıllık ücretli izin alacağına hak kazandığı kabul edilip hesaplama yapılması gerekirken 1992-2001 yılları arasındaki toplam çalışma süresi üzerinden yıllık ücretli izin alacağı hesaplaması yapan bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacı dava dilekçesinde yıllık izin alacağına en yüksek banka mevduat faizi talep ettiğinden talep dikkate alınarak yasal faiz oranını aşmamak üzere en yüksek banka mevduat faizi verilmesi ve ıslahla arttırılan miktar için ise faiz talep edilmediğinden faiz verilmemesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
4-Hüküm altına alınan alacağın net ya da brüt olduğunun belirtilmemesi infazda tereddüte yol açacağından bozma sebebidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 11.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.