Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/2676
Karar No: 2019/2182

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2018/2676 Esas 2019/2182 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2018/2676 E.  ,  2019/2182 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili, 25/10/2013 havale tarihli dava dilekçesi ile ...mevkiinde bulunan 6079, 6080, 6081, 6082 parsel sayılı toplam 13.993 m2 yüzölçümlü taşınmazlar hakkında, Hazine tarafından açılan davalar sonucunda, ... ... ve ... Asliye Hukuk Mahkemelerinin 2005/215, 259 ve 2011/782 Esas sayılı dosyalarında; taşınmazların kıyı kenar çizgisi içinde kalmaları nedeniyle tapu kayıtlarının iptaline ve Hazine adına tescillerine karar verildiğini, Türk Medeni Kanunun 1007. maddesinde, tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devletin sorumlu olduğunun düzenlendiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 350.000 TL"nin yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, daha sonra 16/12/2015 tarihli dilekçesiyle dava değerini 6079 ve 6081 parseller yönünden 7.091.700 TL olarak ıslah etmiştir.
    Mahkemece, 6079 ve 6081 parsel yönünden; davanın kabulü ile (davacının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve talebi ile bağlı kalınmak suretiyle) 350.000.-TL"nin dava tarihi olan 25/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline,
    6080 ve 6082 parsel yönünden; davanın HMK"nın 150. maddesi uyarınca 25/12/2015 tarihi itibariyle açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    Temyiz incelemesi sonunda Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 29/11/2016 gün ve 2016/6674-11405 E.K. sayılı kararı ile “Davacı vekilinin temyiz itirazları bakımından; davacı taraf 6079 ve 6081 parseller yönünden ıslah talepleri dikkate alınmadan, başlangıçtaki dava değeri ile bağlı kalınarak karar verilmesinin yanlış olduğundan bahisle hükmü temyiz etmiş ise de davacı vekilinin dava dilekçesinde 350.000,00.-TL olarak açıkladığı tazminat talebini, 16/12/2015 tarihli dilekçe ile 7.091.700,00-TL’ye arttırdığı ancak mahkemece ıslah harcının tamamlanması için verilen kesin süre içinde harcın yatırılmadığı, Bu durumda, harcı yatırılmayan ıslah beyanına değer verilemeyeceğinden, başlangıçta talep edilen dava değeri ile bağlı kalınarak yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş,
    Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yönünden ise; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazların arsa olduğu kabul edilerek ve dava tarihine göre "serbest piyasa rayiçleri" gözönünde bulundurularak değer tespit edilmiş, mahkemece bu değer üzerinden tazminata hükmedilmiş ise de taşınmazın niteliğinin net olarak belirlenmediği, öncelikle taşınmazın arazi ya da arsa olup olmadığı belirlenmeli, arsa ise taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları
    bildirmeleri için olanak tanınmalı, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmeli ve bu emsallere göre; arazi ise net gelir yöntemine göre ve her halükarda tapu iptal kararının kesinleştiği 28/05/2013 tarihi itibarıyla değer tespit ettirilmelidir.” denilmiştir.
    Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sırasında davacı vekili tarafından ... ... 22. Asliye Hukuk Mahkemesine sunulan 16/10/2017 harç tarihli dilekçesi ile; tapunun iptallerine ilişkin kararın kesinleşme tarihi itibarı ile taşınmazların toplam değerinin 7.175.925,00.-TL olarak tespit edildiğini, evvelce ... 27. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/158 Esas sayılı dosyasında açılan 350.000.-TL tazminatın mahsubu ile geriye kalan 6.825.925,00.-TL. alacağın davalıdan tahsiline ilişkin dava açılmış, eldeki dava dosyası ile birleştirilmiştir.
    Yapılan yargılama sonunda mahkemece, asıl davanın kısmen kabulü ile, davaya konu 6079 ve 6081 parsel yönünden kabulü ile 350.000.-TL"nin dava tarihi olan 25/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 6080 ve 6082 parsel yönünden HMK"nın 150. maddesi uyarınca 25/12/2015 tarihi itibariyle açılmamış sayılmasına,
    Birleşen davanın kabulü ile davaya konu 6079 ve 6081 parsel ile ilgili olarak 6.825.925.-TL tazminatın dava tarihi olan 16/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesine göre açılan tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen, bozma kararının gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki, hükmüne uyulan bozma kararında, tazminat miktarı belirlenirken öncelikli konun tapusu iptal edilen taşınmazların niteliğinin tespiti olduğu, taşınmazların arazi niteliğinde olması halinde net gelir esas alınarak, arsa niteliğinde olması halinde ise emsal karşılaştırması yapılarak değer belirlenmesi gerektiği bildirilmiş, taşınmazın niteliğinin belirlenmesi sonrasında ise tazminat miktarının hesaplama yöntemleri açıklanmıştır.
    Bozma öncesinde belediye başkanlığından gönderilen yazıda, çekişmeli taşınmazların 1987 tarihli imar planında konut alanında kaldığı, ancak; kıyı kenar çizgisi tespiti yapılamadığından imar planının uygulanamadığı belirtilmiş, bozma sonrasında belediye başkanlığından gönderilen yazıda ise; temyiz incelemesine konu dava konusu 6079 ve 6081 parsel sayılı taşınmazların 15/03/1999 tasdik tarihli 1/5000 ölçekli...ve çevresi koruma amaçlı nazım imar planında 1.derece doğal sit alanında kaldığı, bu taşınmazların altyapı hizmetlerinden yol olarak faydalandığı belirtilmiş, ... Genel Müdürlüğünden gönderilen yazıda taşınmazların içme ve atıksu yönünden alt yapıların olmadığını, ... Genel Müdürlüğünden gönderilen yazıda ise taşınmazlarda kurumlarına ait alt yapı hizmetinin olmadığı bildirilmiştir.
    Bakanlar Kurulunun Yargıtayca kısmen benimsenen 28.02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı Kararı uyarınca, imar planında yer almayan bir taşınmazın, arsa sayılabilmesi için belediye veya mücavir alan sınırları içinde, belediye hizmetlerinden (Belediyece meskun olduğu için veya meskun hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vs.) yararlanan meskun yerler içinde yer alması gerekir.
    Taşınmaz belediye nazım imar planı içinde ise, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.04.1998 gün ve 1996/3-1998/1 sayılı kararı uyarınca, bu plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumu, altyapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım olanakları, belediye merkezine uzaklığı, kullanım biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma olasılıkları da araştırılmalı, bu hususlar belediye başkanlığından, su ve elektrik idarelerinden ve diğer ilgili merciilerden sorulup alınacak cevaplara göre taşınmazın arsa niteliğinde olup olmadığı saptanmalıdır.
    Dosya kapsamına getirtilen belgeler dava konusu 6079 ve 6081 parsel sayılı taşınmazların değerlendirme tarihi olan 28/05/2013 tarihi itibarıyla niteliğini belirlemeye yeterli değildir. Bu durum dosya kapsamında mahkemece yapılan araştırmadan da anlaşılmaktadır.
    Şöyle ki; bozma öncesinde mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazların arsa olduğu kabul edilerek ve dava tarihine göre "serbest piyasa rayiçleri" gözönünde bulundurularak değerleri tespit edilmiş, mahkemece bu değer üzerinden tazminata hükmedilmiştir. Bozma sonrasında ise mahkemece önce bilirkişilerden taşınmazların tapu iptal davasının kesinleşme tarihi olan 28/05/2013 tarihindeki değerlerinin tespiti için ek rapor alınmış, raporda taşınmazların 28/05/2013 tarihindeki "serbest piyasa rayiçleri" gözönünde bulundurularak değerleri tespit edilmiş, sonrasında ise 19/02/2017 günlü ara karar ile bozma ilamında taşınmazların arazi vasfında olması halinde gelir metoduna göre hesaplama yapılması gerektiği belirtildiğinden dosyaya önceki heyete ek olarak ziraat mühendisi bilirkişi atanarak fen bilirkişi ile birlikte keşif mahallinde inceleme yetkisi verilerek bilirkişilerden rapor düzenlenmesi istenmiş, ziraat mühendisi ve fen bilirkişi tarafından düzenlenen 18/12/2017 günlü ortak bilirkişi raporu dosya kapsamına alınmış, mahkemece taşınmazların arsa vasfında olduğu kabul edilerek bozma sonrasında bilirkişilerce düzenlenen ek rapor esas alınarak hüküm kurulmuştur.
    Mahkeme, taşınmazların niteliği hususunu netleştirmediği gibi taşınmazların arsa olarak kabulünün yerinde olduğu düşünülse dahi mahkemece usule uygun emsal araştırması yapmaksızın hüküm kurulmuştur. Bu durumda somut olayda davaya konu taşınmazların değerinin yöntemine uygun şekilde tespit edildiği söylenemez.
    O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, dava konusu 6079 ve 6081 parsel sayılı taşınmazların değerlendirme tarihi olan 28/05/2013 tarihi itibarıyla belediyece düzenlenen imar planı içinde olup olmadığı (kesinleşmiş 1/1000 ölçekli uygulama imar planı içinde veya nazım planı içinde), bu imar planının hangi tarihte onaylandığı, kısmen imar planı içinde ise ne kadarlık bölümünün bu plan dahilinde olduğu, belediye ve mücavir alan sınırları içinde olup olmadığı, belediye ve diğer alt yapı hizmetlerinden (yol, su, elektrik, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma gibi hangilerinden yararlandığı, hangilerinden yararlanmadığı tek tek ayrıntılı olarak açıklanarak) yararlanma durumu, etrafının meskûn olup olmadığı, belediye nazım imar planı içinde ise bu plandaki konumu, hangi amaçla plan kapsamına alındığı, yerleşim merkezine uzaklığı, beldenin gelişme yönünde olup olmadığı, kullanım biçimi itibarıyla iskan amacına yönelik yapılaşma olanakları vs. gibi hususlar (krokiye bağlanarak açıkça gösterilmek suretiyle) ilgili belediye başkanlığından istenilmeli, çekişmeli taşınmazların değerlendirme tarihi olan 28/05/2013 tarihi itibarıyla yukarıda açıklanan Bakanlar Kurulu kararı ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararı çerçevesinde arsa niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde taraflara dava konusu taşınmazlara mümkünse aynı beldeden ve değerlendirme tarihi olan 2013 yılından önceki yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınmalı, lüzumu halinde re"sen emsal celbi yoluna gidilmeli, dava konusu taşınmazların değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar parsellerine yakın olup olmadığı, kadastro veya imar parseli niteliğinde olup olmadığı, ... düşülmesi gerekip gerekmediği ilgili belediye başkanlığı ve tapu müdürlüğünden sorulmalı, ayrıca dava konusu taşınmazların; imar planındaki konumu, imar planının ölçeği ve onaylama tarihi ile dava konusu taşınmazların emsallere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından re"sen belirlenen emlak vergisine esas metrekare değeri ilgili belediye başkanlığından ayrı ayrı sorularak ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilmeli, bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınmalı, dava konusu taşınmazların arazi niteliğinde olduğunun saptanması halinde ise, arazi niteliğinde bulunan dava konusu taşınmazlara yönelik olarak, sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle, taşınmaz üzerinde meyve ağaçları varsa ağaçların cinsleri de dikkate alınmak suretiyle
    elde edilen verilere uygun
    biçimde değerlendirme yapılarak tapu kapsamındaki taşınmazların değeri, değerlendirme tarihi olan 28/05/2013 tarihine göre hesaplanmalı, taşınmazların varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerleme tarihine göre tespit ettirilmeli, bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazların zemin değeri, üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları esas alınarak, tapu sahiplerinin oluşan gerçek zararlarının saptanmalı, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 01/04/2019 günü oy birliği ile karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi