20. Hukuk Dairesi 2018/2213 E. , 2019/2183 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili 22/06/2015 harç tarihli dava dilekçesinde, ... ili, ... ilçesi, ... köyü, ... mevkii 38 sayılı parselde kain 51.625 m²"lik taşınmazda malik olan dava dışı ..."a ait 27/56 paydan 96/413 (12.000m²) payı müvekkillerinden ..., 16/413 (2.000m²) payı müvekkillerinden ...’ın, yine dava dışı ..."a ait 29/56 paydan 16/59 (14.000m²) payı, müvekkillerinden ...’ın, ... ve ..."a vekaleten ... ile tapuda yaptıkları 13958 yevmiye numaralı resmi senetle satın aldıklarını, tapudaki devir işlemlerinden önce gayrimenkulün satışında müvekkillerine aracılık eden emlakçı...ün de şahit olarak imzaladığı 17/08/2009 tarihli "Satış Vaadi Sözleşmesi" başlıklı sözleşme ile 300.000,00 TL bedel karşılığında anlaşılarak bedelin ..."ya ödendiğini, tüm bu işlemlerin emlakçı ve ... 5. Noterliğince düzenlenen 24/07/2009 tarih ve 22307 yevmiye numaralı vekaletnameye dayanan Av. ... ile yaptıkları, dava dışı ... ve ..."un tapuda yaptıkları araştırma neticesinde kendileri adına düzenlenmiş sahte vekaletle satışın gerçekleştiğini öğrenerek ... 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/283 E. sayılı dosyasında davacılar aleyhine açtığı elatmanın önlenmesi ile tapu iptali ve tescil davası sonunda davanın kabulüne müdahalenin önlenmesi, iş bu eldeki dava davacıları adına tescil edilmiş payların iptali ile ... ve ... adına tesciline karar verildiğini, 4721 sayılı Kanunun 1007. maddesi gereği tapu kayıtlarının tutulmasından devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğunu belirterek müvekkillerinin ellerinden çıkan gayrimenkul paylarından kaynaklanan zararlarına karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 80.000 TL ile ödedikleri toplamda 2.650,00 TL tapu harç ve masrafı, ... 23. Asliye Hukuk Mahkemesi masrafları olan 235,00 TL mahkeme masrafı, 1.080,00 TL peşin harç, 4.385,00 TL bakiye harç, 8.800,00 TL karşı taraf vekalet ücreti, gayrimenkule yapılan 20.000,00 TL yol açma ve hafriyat masrafları olmak üzere toplam 117.150,00 TL"nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile müvekkillerine payları oranında ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili 14/06/2017 tarihli ıslah dilekçesiyle; taşınmaz bedeli olarak ödedikleri miktar yönünden taleplerini 482.624,00 TL artırarak alacak miktarını 599.774,00 TL olarak ıslah etmiştir.
İlk derece mahkemesi olan ... 18. Asliye Hukuk Mahkemesince açılan davanın kısmen kabulü ile; 574.889,37 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, davacıların fazla ve diğer taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davacılar ve davalı Hazine vekilleri tarafından istinaf edilmekle,
... Bölge Adliye Mahkemesince, bilirkişi incelemesi sonucu alınan raporlar ve yapılan incelemenin hüküm kurmaya elverişli olmadığı, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi olan 15.09.2015 gününde belediye imar planı içinde olup olmadığı, değilse belediye veya
mücavir alan sınırları dahilinde bulunup bulunmadığı, belediye hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı ve etrafının meskun olup olmadığı hususlarının, ilgili belediye başkanlığından sorularak niteliği belirlenip, bu konuda taraflara delillerini ibraz etmek üzere süre verildikten sonra taşınmaz arsa vasfında ise emsal karşılaştırması yapılıp emsal satışların değerlendirme tarihi olan dava tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi, bunun için de taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgeden, benzer yüzölçümlü ve yakın tarihli satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile keşif yapılarak rapor alınması, arazi vasfında ise gelir metodu esas alınıp, İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünden resmi veriler de getirtilip rapor denetlenerek sonucuna göre hüküm kurulması ayrıca davacılar tarafından taşınmazın satın alınmasını mükakip yapılan yol açma ve harfiyat işlemlerine ilişkin dosyaya ibraz edilen faturalarda bedelin 01.09.2009 - 03.09.2009 tarihlerinde yapılan işlemlere ilişkin olduğunun belirtilmiş olması karşısında, bu hususta varsa tanıklarını bildirmesi için davacılara süre verilip, işin tapu iptal tescil davasının tebliğinden önce yapıldığının tesbiti halinde bedelin verilmesi gerektiği gibi kesinleşen tapu iptal tescil dava dosyasında hüküm altına alınan masrafların dosya davacıları tarafından ödenme tarihi değil hüküm altına alınma tarihi önemli olup, yatırılması gereken masraflar için her zaman dava açma haklarının bulunduğu da gözetildiğinde usûl ekonomisi dikkate alınarak 4.620,35 TL"nın da davalı idareden tahsiline karar verilmesi gerekir denilerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine kesin olarak karar verilmiş, ilamın davalı vekili tarafından temyizi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 2017/2748 E. - 2017/2624 K. sayılı 09/02/2018 günlü ek kararı ile hükmün kesin nitelikte olduğu gerekçesi ile HMK"nın 361/1. maddesi atfıyla aynı Kanunun 346/1. maddesi gereğince temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiş, ek karar davalı Hazine vekilince süresi içinde temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun duruşma yapılmadan verilecek kararlar başlıklı 353. maddesinin 6. fıkrasında “Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması” durumunda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar vereceği düzenlenmiştir.
Bir başka deyişle; ilk derece mahkemesince, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması halinde, bölge adliye mahkemesince duruşma açılmaksızın istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kesin olarak kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilebilecektir. Bu düzenleme gereğince istinaf başvurusunun kabulü istisnai bir haldir. Bu hal, ilk derece mahkemesince hiç delil toplanmaması veya deliller toplanmış olsa bile hiçbir değerlendirme yapılmadan karar verilmesine özgüdür. Nitekim ilk derece mahkemesi yetersiz bir şekilde delil toplamış ya da topladığı delilleri gerekçesinde yetersiz de olsa değerlendirmişse bu kapsamda karar verilmesi mümkün olmayıp, duruşma açılması zorunludur. Burada kanun koyucu ilk derece mahkemelerinin bir delili hiç toplamaması ve delil toplanmış olsa bile bu delillerle ilgili hiçbir değerlendirme yapılmamasını, bir başka deyişle, işin doğrudan bölge adliye mahkemesine havale edilmesini istememiş, bunun önüne geçmek istemiştir. Bu halde, davanın taraflarının ilk derecede yargılanma hakkının elinden alınmasını kanun koyucu istememiştir. Gerçekten de bir dava açıldığında tarafların ilk derece yargılanma hak ve yetkisi ortaya çıkar ki bu hakkın tarafların elinden alınmadan usulünce yerine getirilmesi ve bundan sonra taraflar ister ve koşulları var ise istinaf yargılamasının yapılması gerekmektedir. İlk derece mahkemesinin ilk derece yargılamasının ilkelerine aykırı
şekilde delilleri toplamamış veya değerlendirmemiş olması halinde aslında ortada hukuki denetim ya da maddi vakıa denetimine yarayacak dava malzemesi de olmayacaktır. Genel olarak istinaf kanun yolunun ruhuna uygun olanı da delillerin öncelikle ilk derece mahkemelerinde toplanıp değerlendirilmesi ve bundan sonra başvuru olursa Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir değerlendirme yapılmasıdır.
Yukarıda belirtilen ilke ve esaslar çerçevesinde temyize konu karar incelendiğinde; davacılar vekili 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat talebinde bulunmuş, ilk derece mahkemesince bilirkişi incelemesi yaptırılarak bir karar verilmiş, ilk derece mahkemesi kararını istinaf incelemesine tabi tutan Bölge Adliye Mahkemesi ise dosyanın esasına değinerek kararında, bilirkişi incelemesi sonucu alınan raporlar ve yapılan incelemenin hüküm kurmaya elverişli olmadığı, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi olan 15.09.2015 gününde arsa yada arazi olduğunun usulüne uygun olarak araştırılmadığı, tazminat miktarının hatalı ve eksik incelemeye dayalı olarak belirlendiği gerekçesine dayandırarak aslında araştırmanın yetersizliğine değinmiş sonuç kısmında ise tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olduğundan bahsederek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bilirkişi incelemesi sonucu alınan raporlar ve yapılan incelemenin hüküm kurmaya elverişli olmadığı belirtilerek eksik incelemenin varlığından bahsedildikten sonra delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olduğuna değinilerek ilk derece mahkemesine dosyanın gönderilmesine karar verilmesi kendi içerisinde çelişkili bir durumdur. Tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olduğunun kabulü halinde kararın esasının incelenmesi mümkün değildir. Aynı şekilde hükmün gerekçe kısmında dosyanın esasına değinilmesi delillerin değerlendirecek ölçüde toplandığına delalet edeceğinden tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olduğu gerekçesi ile dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi kendi içerisinde çelişkili bir durum yaratmıştır. Zaten kanun koyucu, bu iki halin bir araya gelmeyeceğini öngördüğünden esastan verilecek kararı belli koşullar altında temyizi kabil olarak düzenlemiş iken diğer hali kesin olarak düzenlemiş bulunmaktadır. Kararın düzenlenen kanun yolu açısından da bakıldığında da çelişkili durum yarattığı gözden kaçırılmamalıdır.
Tüm bu bilgiler ışığında dosya kapsamına bakıldığında, bölge adliye mahkemesince, ilk derece mahkemesi kararının esastan incelenip araştırmaya yönelik eksikliklerden bahsederek karara bağlanması halinde HMK"nın 353/1-a-6 madde hükmü gereğince tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verildiğinden bahisle dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilemeyecek olup bu yönde verilen karar temyizi kabil olacaktır.
Açıklanan sebeplerle, eldeki dosyada bölge adliye mahkemesince verilen karar HMK"nın 353/1-a-6. madde kapsamında olmayıp temyizi kabildir. İstinaf mahkemesince, kararın kesin olduğundan bahisle davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine dair verilen ek karar yerinde olmayıp ek karar kaldırılarak yapılan incelemede, istinaf mahkemesince 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda usul hükümleri çerçevesinde yargılama yapılıp deliller toplanıp eksiklikler giderilerek oluşacak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken mahkemece anılan
gerekçe ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının HMK"nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahalli Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 09/02/2018 tarih ve 2017/1354 E. - 2017/1141 K. sayılı ek kararının kaldırılarak, temyiz edilen bölge adliye mahkemesi kararının yukarıda gösterilen sebeple HMK"nın 371. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine 01/04/2019 günü oy birliği ile karar verildi.