3. Hukuk Dairesi 2014/4931 E. , 2014/11209 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İZMİR 5. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2013
NUMARASI : 2013/512-2013/910
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların İzmir 7.Aile Mahkemesi"nin 13.06.2011 tarih ve 2011/387 E. 2011/636 K. sayılı kararı ile boşandıklarını ve davalı lehine aylık 300 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, bu nafakaların tahsili için davalı tarafından icra takibi başlatıldığını oysa nafakaların müvekkili tarafından ödendiğini belirterek müvekkilinin davalı tarafa 20.04.2011- 10.07.2013 tarihleri arası nafaka borcunun olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı duruşmalardaki beyanında aynen Davacı ile 2011 yılında ayrıldıklarını davacı tarafından 6 ay kadar nafakanın banka vasıtasıyla gönderildiğini yine 2-3 kere oğlu tarafından 300 TL getirilerek tarafına verildiğini, bundan sonra hiçbir şekilde ödeme yapılmadığını, davacı tarafından bu dava açıldıktan sonra Temmuz ayından itibaren nafaka ödenmeye başlandığını belirtmiş ve 17.12.2013 tarihli duruşmada ise 20.04.2011- 10.07.2013 tarihleri arası tarafına nafaka ödenmediğine dair yemin etmiştir.
Mahkemece; ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; boşanma kararı ile birlikte davalı lehine hükmedilen ve icra takibine konu olan yoksulluk nafakasının davacı tarafından ödenip ödenmediği noktasında toplanmaktadır.
Türk Medeni Kanunu"nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. İleri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir (HMK.md.190) İspat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer.
Dosya kapsamından; İzmir 7.Aile Mahkemesi"nin 13.06.2011 tarih ve E.2011/387-K.2011/636 sayılı kararı ile tarafların boşanmalarına ve davalı lehine dava tarihinden itibaren (20.04.2011) 300 TL tedbir nafakasına kararın kesinleşmesinden itibaren de 300 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği; bu karara istinaden davalının, İzmir 7. İcra Müdürlüğü"nün 2013/7765 sayılı dosyasında toplam 5.400 TL alacak ve 385 TL faizi için davacı aleyhine icra takibi yapıldığı; davacı tarafından mezkûr takibin şikayet yolu ile iptali için dava açıldığı, İzmir 4. İcra Hukuk Mahkemesi"nin 21.11.2013 tarih ve E.2013/457 sayılı karar ile “...5.400 TL nafakanın ve faizin hangi aylara ait alacaklar olduğunun gösterilmediği anlaşıldığından şikayetin kabulüne icra emrinin iptaline" karar verildiği; sözkonusu İcra Hukuk Mahkemesi dosyasında davalı vekilinin "...nafaka alacağının aslen 7.900 TL olduğu elden alınan 2.400 TL"nin iyi niyetle düşülmesi sonucu 5.400 TL olarak istendiği faizlerin de buna göre hesaplandığı" şeklinde beyanda bulunulduğu; yine tarafların müşterek çocuklarının yeminli beyanında "tarafların boşandıktan sonra her ay babası tarafından kendisine verilen 300 TL"yi annesine götürüp verdiğini" belirttiği anlaşılmaktadır.
Ayrıca, davalı tarafın duruşmalardaki beyanında; nafakanın davacı tarafından 6 ay banka vasıtasıyla tarafına gönderildiğinin ve yine 2-3 kere de oğlu tarafından 300 TL getirilerek tarafına verildiğinin ikrar edilmiş olmasına rağmen, 20.04.2011-10.07.2013 tarihleri arası (boşanma dava tarihi ile iş bu davanın açıldığı tarih arası) tarafına nafaka ödenmediğine dair çelişkili yemin eda ettiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece; davalı vekilinin İzmir 4. İcra Hukuk Mahkemesi"nin E.2013/457 sayılı dosyasındaki beyanı ve icra takibindeki talep, davalı tarafın nafaka ödemelerine dair duruşmalardaki beyanı dikkate alınmak suretiyle, 20.04.2011-10.07.2013 tarihleri arası (boşanma dava tarihi ile iş bu davanın açıldığı tarih aralığı) davacının mesul olduğu nafaka borcunun tereddüte mahal bırakmayacak şekilde tespitine dair taraf delilleri toplandıktan sonra konusunda uzman bilirkişi incelemesi yaptırılarak hasıl olacak sonuç dairesinde karar verilmesi gerekirken, yazılı ve yanılgılı gerekçelerle, kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu nedenle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.