23. Hukuk Dairesi 2013/629 E. , 2013/1051 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kooperatif üyeliğinin tespiti davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi iken ....07.2003 tarihinde istifa ettiğini, istifa dilekçesinin ....07.2003 tarihinde yönetim kurulu başkanının işçisine tebliğ edildiğini, ........2011 tarihinde ise ortaklığı devam ediyormuş gibi ....000,00 TL avans istendiğini, istifa tarihinden itibaren kooperatif hizmetlerinden yararlanmadığını, aidat ödemediğini, davacıdan aidat da istenmediğini, istifanın kooperatif tarafından da benimsendiğini ileri sürerek, davalı kooperatifin ortağı olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, kooperatif kayıtlarında davacının istifa ettiğine dair bir kaydın bulunmadığını, istifa dilekçesinin tebliğ edildiği söylenen kişinin kooperatifle bir ilgisinin olmadığını, davacının usulüne uygun bir istifa bildiriminin kooperatife ulaştırılmadığını, davacının kısa bir süre önce aidat ödemesi yaptığını ve ortaklar kayıt defterine göre üyeliğinin kesintisiz devam ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, üye kayıt defterine göre davacının 61 no"lu ortak olduğu, üyeliğinin sona erdiğine veya devredildiğine dair bir kaydın bulunmadığı, anasözleşme hükümlerine uygun bir istifa beyanının kooperatife tebliğ edilmediği, bu konuda kooperatif yönetimince bir karar alınmadığı, davacının ortaklığının devam ettiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kooperatif ortağı olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı taraf, ....07.2003 tarihinde davalı kooperatif yönetim kurulu başkanının işçisine tebliğ edilen ....07.2003 tarihli istifa dilekçesi ile kooperatif ortaklığından istifa ettiğini iddia etmiştir. Kural olarak her ortağın kooperatiften çıkma hakkı vardır (Kooperatifler Kanunu m....). Yönetim kurulu, anasözleşmeye uygun olarak yapılacak isteğe rağmen, bir ortağın kooperatiften istifasını kabulden kaçınacak olursa, ortak çıkma dileğini noter aracılığı ile kooperatife bildirir. Bildiri tarihinden itibaren çıkma gerçekleşir(m....). Davalı kooperatifin anasözleşmesinde de kooperatiften çıkma ile ilgili aynı usul benimsenmiştir (Kooperatif anasözleşmesi m....).
Somut uyuşmazlıkta davacının istifa dilekçesi üzerine kooperatif yönetim kurulunca istifanın kabulüne dair alınmış bir kararın bulunmadığı anlaşılmaktadır. Kural olarak, çıkma isteği hakkında yönetim kurulunca bir karar alınması veya karar alınmadığı takdirde ortak tarafından noter aracılığı ile bildirimde bulunulması gerekmekteyse de üyelikten çıkmanın kooperatifçe zımnen benimsenmesi de mümkündür. ....07.2003 tarihinden sonra, 2002 yılına ilişkin sulama borcunun talep edildiği 06.07.2011 tarihine kadar davacı ile kooperatif arasında üyelikten kaynaklanan ilişki bulunduğuna dair bir belge dosyaya sunulamamıştır. Davacının üye olduğu tartışmasız olan 2002 yılına ait borcunu ödemiş olması da kooperatif ortağı olduğunun delili olarak kabul edilemez. Zira sulama borcunun, ortak olup olmadığına bakılmaksızın bu hizmetten faydalanan kişiler tarafından ödenmesi zorunludur.
Bu durumda, kooperatif uygulamaları konusunda uzman bir bilirkişi veya bilirkişi heyeti seçilerek, kooperatif genel kurul tutanakları, yönetim kurulu kararları, kooperatif kayıt ve defterleri üzerinde inceleme yaptırılarak; davacının kooperatif üyeliğinden ayrıldığını iddia ettiği ....07.2003 tarihinden itibaren, kooperatif genel kurullarına katılıp katılmadığı, genel kurullara çağrılıp çağrılmadığı, hazirun listelerinde adının bulunup bulunmadığı, aidat ve genel gider ödemesi yapıp yapmadığı, anasözleşme uyarınca davalının yerine getirmesi gereken sulama ve diğer hizmetlerden yararlanıp yararlanmadığı, davacıdan aidat ve hizmet bedeli adı altında herhangi bir ödeme talep edilip edilmediği hususlarında hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bir bilirkişi raporu alındıktan sonra, saptanacak tüm hususlar birlikte değerlendirilmek suretiyle oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren ... gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere ....02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.