1. Ceza Dairesi 2013/5931 E. , 2014/1326 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No: 1 - 2013/63132
MAHKEMESİ : Ağrı Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ VE NO: 06/12/2012, 2011/27 (E) ve 2012/224 (K)
SUÇ : Tasarlayarak öldürme ve bu suça azmettirme
TÜRK MİLLETİ ADINA
1-a)Hüküm sanık Adem müdafii tarafından temyiz edilmiş ise de, sanık 10.12.2012 tarihli dilekçe ile hükmün onanmasını istediği ve bu talebin temyizden vazgeçme niteliğinde olduğu anlaşılmakla, sanık müdafiinin,
b) Yokluğunda verilen hüküm 02.01.2013 günü kendisine tebliğ edilen katılan Mehmet’in, hükmü yasal süresinden sonra 28.01.2013 tarihli dilekçe ile yaptığı,
Temyiz istemlerinin, CMUK.nun 317.maddesi gereğince reddine karar verilmiştir.
2- Katılan Fazıl ve vekilinin hükümlerin onanması talebini içeren dilekçelerinin temyize cevap mahiyetinde olduğu değerlendirilmiştir.
3- Sanıklar Adem ve Doğan’ın tasarlayarak insan öldürme suçlarından kurulan hükümler yönünden; Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıkların suçlarının sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suçların nitelikleri tayin, bozma nedeni saklı kalmak kaydıyla cezalarını azaltıcı bir nedenin bulunmadığı takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle kısmen reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bozma nedenleri dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık Doğan ve müdafiinin sübuta ve suç vasfına yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazının reddine,
Ancak;
Oluşa ve dosya kapsamına göre; babaları uzun yıllar cezaevinde hükümlü olarak kalan sanıkların anneleri olan tanık Melike ile birlikte köyde yaşadıkları, eşi cezaevinde bulunan annelerinin maktul ile cinsel ilişkilerinin olduğu, maktulün, sanıklarla aynı konutta yaşayan sanıkların annesinin yanına gelip bazen haftalarca kaldığı ve burada ilişkiye girdikleri, sanıkların uzun yıllar boyunca yaş küçüklüğü nedeniyle olayı kavrayamadıkları, ancak daha sonra yaş olarak büyümeleri ve çevredeki insanların bu durumu yadırgayıp sorgulamalarının da etkisiyle ilişkiyi anlamlandırarak maktulden bu ilişkiyi sona erdirmesini istedikleri, buna rağmen anneleri ile ilişkisini sürdüren maktule kin besledikleri, çevrenin baskısı nedeniyle il merkezine taşındıkları, olaydan yaklaşık 6 ay önce cezaevinden tahliye olan sanıkların babasının kısa süre içerisinde kalp krizinden vefat etmesinden sonra da maktul ile sanıkların annesi arasındaki ilişkinin devam ettiği, yaklaşık 2 ay önce annelerinin ortadan kaybolması üzerine, bu duruma da maktulün neden olduğunu düşünerek husumet besleyen sanıkların, anlatılan nedenlerle maktulü öldürdükleri olayda; sanıkların, maktulden kaynaklanan ve süreklilik gösteren haksız fiillere tepki olarak, tahrik altında suçu işlediklerinin kabulü gerektiği, sanıklara yönelen ve haksız tahrik oluşturan davranışların ulaştığı boyut dikkate alındığında, tahrik nedeniyle 18 yıldan 24 yıla kadar hapis cezası öngören TCK.nun 29. maddesi uyarınca alt ve üst sınırlar arasında makul bir ceza tayini gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde, tahrik hükmünün uygulanmaması suretiyle fazla ceza verilmesi,
Kabule göre de;
a) Sanıklar hakkında tahrik hükmünün uygulanmamasına karşın, eylemin TCK.nun 82/1-k maddesinde düzenlenen töre saikiyle işlenip işlenmediğinin hüküm yerinde tartışılmaması,
b) Sanıklar tarafından kendilerini suç işlemeye azmettiren kişilerden birisinin de sanık İrfan olduğunun beyan edilmesi karşısında, sanıklar hakkında TCK.nun 38/3. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının hüküm yerinde tartışılmaması,
4- Sanık İrfan’ın tasarlayarak insan öldürmeye azmettirme suçundan kurulan hüküm yönünden;
a) Sanık İrfan ile aynı soyadını taşıyan, sanıklar Adem ve Doğan arasındaki akrabalık ilişkisinin tam ve tereddüte imkan vermeyecek şekilde tespit edilmemesi,
b) Olay günü sanık Doğan ile çok sayıda cep telefonu görüşme kaydı bulunan sanık İrfan’a ait cep telefonunun hangi baz istasyonunu kullandığı, olay gün ve saatlerinde sanığın nerede olduğu araştırılarak sanıkların savunmasının denetlenmemesi,
c) Sanıklar soruşturma ve kovuşturma aşamalarında, sanık İrfan dışındaki bir kısım şahısların da, isimlerini vererek, kendilerine cinayeti işlemeleri hususunda yoğun baskı uyguladıklarını söyledikleri kişiler hakkında adli bir işlem yapılıp yapılmadığının araştırılmaması,Suretiyle eksik kovuşturma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
d) Sanıklar Adem ve Doğan’ın istekleri üzerine, müdafiilerinin bulunmadığı, barodan da ayrıca müdafii atanmadığı oturumda mahkemece alınan ve kanuna aykırı delil niteliğinde olan beyanların hükme dayanak olarak gösterilmesi,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, Üye M..Ü..’in “sanıklar Adem ve Doğan’m eylemlerinde tahrik bulunmadığı mahkeme tarafından kabul edilmesine karşın, hükmün gerekçesinde eylemin TCK.nun 82/1-k maddesinde düzenlenen töre saikiyle işlendiğini anımsatır şekilde anlatıma yer verildiği halde, suç vasfı tayin edilirken, eylemin TCK.nun 82/1-k maddesine uyar nitelikte olup olmadığının tartışılmaması suretiyle gerekçede zaafiyet yaratılması nedeniyle hükümlerin bozulması gerektiği” yönündeki karşı oyu ve oy çokluğuyla, diğer yönlerden ise oy birliğiyle, re’sen de temyize tabi olan hükümlerin tebliğnamedeki düşünce hilafına (BOZULMASINA), 05/03/2014 gününde karar verildi.
KARŞI OY:
Sanıklar D.. I.., A.. I.. hakkında maktül K.. T.."ı tasarlayarak öldürme ve sanık İ.. I.. hakkında da bu suça diğer sanıkları azmettirme suçundan dolayı mahkumiyetlerine ilişkin yerel mahkemece verilen hükmün, sanıklar müdafii tarafından temyiz istemi ve resen incelenmek üzere dairemize gelmesi sonrasında, heyetçe yapılan değerlendirmede oy çokluğu ile “.. maktulden kaynaklanan ve süreklilik gösteren haksız fiillere tepki olarak, tahrik altında sanıkların suçu işlediklerinin kabulü gerekeceğinden TCK.nun 29. maddesi uyarınca makul bir ceza indirimi yapılması gerekçe gösterilerek bozma kararı verilmiştir. Sayın çoğunluk görüşü tarafından, sanıklar hakkında tahrik hükmünün uygulanmamasına karşın, eylemin TCK.nun 82/1-k maddesinde düzenlenen töre saikiyle işlenip işlenmediğinin hüküm yerinde tartışılmamasını kabule göre eleştiri olarak kabul edilmiştir.
Eleştiri bozma kararı kapsamında kabul edilemez, Oysaki, yerel mahkeme, hükmün gerekçesinde, sanıklar Adem ve Doğan"ın eylemlerini tavsif ederken, olayda tahrik bulunmadığını ayrıntılı şekilde tarif etmiş, ve bu tarifi yapar iken, TCK.nun 82/1-k maddesinde düzenlenen ve “töre saiki ile” eylemin gerçekleştirildiğini anlatır mahiyette gerekçe oluşturmuştur. Dairemizinde yerleşmiş içtihatlarıyla öldürme eyleminin; görev bilinci, meclis kararı, sırf namus saiki ile işlenmeyişi gibi hususlar da gözönünde tutularak, TCK.nun 29. maddesini sanıklar lehine uygulamayan yerel mahkemenin, dolayısı ile aynı gerekçesinde eylemin TCK.nun 82/1-k maddesi kapsamında kalıp kalmadığınıda ayrıca irdelemesi gerekir idi. Bu durumda kendi içerisinde çelişir şekilde eksik gerekçe ile hüküm kurulmuş olduğundan, bu irdelemenin sayın çoğunluk görüşünde belirtildiği gibi, eleştiri olarak ele alınmayıp, doğrudan bozma nedeni sayılması gerekeceği düşünce ve kanaatinde olduğumdan, sayın çoğunluk görüşüne katılmıyorum, bu gerekçe ile karara muhalifim.