16. Hukuk Dairesi 2015/4785 E. , 2016/3746 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde; dilekçede sınırlarını belirttiği yaklaşık 19.000 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın kadimden beri müvekkilleri ve murisleri tarafından kullanılmakta iken kadastro tespitleri sırasında tescil harici bırakıldığı iddiası ile kadastrodan önceki nedene dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK"nın 713. maddesi ile 3402 sayılı Yasa"nın 17 ve 14. maddesine dayalı tescil istemine ilişkin olup 2013 yılında açılmıştır.Mahkemece, kontrol mühendisi ve kadastro teknisyeni teknik bilirkişilerin 1961 ve 1988 tarihli iki ayrı hava fotoğrafını incelemek suretiyle düzenledikleri rapor esas alınmak suretiyle davacı lehine TMK"nın 713 ve 3402 sayılı Yasa"nın 14 ve 17. maddeleri gereğince kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve imar-ihya şartlarının bulunmadığı kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de; dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6360 sayılı kanun gereğince Van Büyükşehir Belediyesinin de TMK 713. maddesi gereğince taraf olması gerektiği gözardı edildiği gibi yapılan araştırma, inceleme ve uygulama da karar için yeterli bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmaz 1974 yılında 766 sayılı Yasa uyarınca yapılan kadastro çalışmaları sırasında engebeli arazi olup mera görünümünde olduğundan bahisle tescil harici bırakılmıştır. Her ne kadar hava fotoğraflarının incelenip değerlendirilmesi bakımından uzman olmayan teknik bilirkişiler yukarıda sözü edilen hava fotoğraflarına göre davaya konu taşınmaz üzerinde tarımsal faaliyet bulunmadığını belirtmişlerse de keşifte hazır bulunan ziraatçi bilirkişinin raporunda, tescili istenilen taşınmazın imar ve ihyasının tamamlanarak uzun yıllardan beri tarımsal amaçlı olarak işlenip tasarruf edildiği belirtilmiştir. Davacı lehine 3402 sayılı kadastro kanununun 14 ve 17. maddesinde öngörülen koşulların varlığı için imar-ihyanın tamamlandığı, başka bir ifade ile taşınmazın tarım arazisi haline getirildiği tarihten dava tarihine veya yapılmış ise imar planının onay tarihine kadar en az 20 yıl süre ile ekonomik amaca uygun malik sıfatı ile zilyetliğin kanıtlanması gerekir. Bu durumda imar-ihyanın en geç 1992 yılı sonunda tamamlanmış olup olmadığının ve davacının dava tarihine kadar malik sıfatı ile zilyet olup olmadığının belirlenmesi zorunludur. Bu nedenle eski tarihli hava fotoğrafı ile yapılan inceleme yetersiz olduğu gibi ziraai bilirkişi raporu da imar-ihya ve zilyetlik olgusunun değerlendirmesi bakımından son derece yetersiz kalmaktadır. Öte yandan tescili istenilen bölümlere bitişik 185 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların tutanak örnekleri ve varsa dayanak kayıtları getirtilmemiş, çekişmeli taşınmazların bulunduğu mahalde onaylı imar planı bulunup bulunmadığı ve kesinleşip kesinleşmediği araştırılmamıştır. Eksik incelemeyle karar verilemez. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için, Büyükşehir Belediyesinin de davada taraf olması gerektiği gözönüne alınarak davacılara taraf teşkilinin sağlanması yönünden süre ve imkan tanınmalı, taraf teşkilinin sağlanması halinde dava tarihinden geriye doğru en az 15, 20, 25 yıl öncesine ait üç ayrı evreye ilişkin stereoskopik hava fotoğrafları getirtilmeli, çekişmeli taşınmazın bulunduğu mahalde onaylı imar planı bulunup bulunmadığı sorulmalı, taşınmazlar başında fen ve 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişiden oluşturulacak bilirkişi kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında dinlenilecek davada yararı bulunmayan yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından taşınmazların öncesinin ne olduğu, taşınmazlar üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime, nasıl intikal ettiği, imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığı öyle ise taşınmazlarda imar-ihyaya ne zaman başlanılıp tamamlandığı, tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar, eğer yapılmış imar planı varsa bu planın onay tarihine kadar Kadastro Kanunu"nun 14. maddesinde belirtilen 20 yıllık zilyetlik süresinin geçip geçmediği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, dinlenen bilirkişi ve tanık beyanlarında çelişki doğduğu takdirde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, konusunda uzman jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiden stereoskop ile imar planı ve dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ilişkin hava fotoğrafları üzerinde inceleme yaptırılmalı, ziraat bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazların eğimini, niteliğini, toprak yapısını, bitki örtüsünü, taşınmazın kullanım durumunu kesin olarak belirleyen bilimsel verilere dayalı, önceki zirai bilirkişi raporunu da irdeleyen ve sınırındaki taşınmazlarla mukayese edilecek şekilde ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; HMK"nın 290/2. maddesi uyarınca birlikte keşfe götürülecek bir fotoğrafçı aracılığıyla raporlarda belirtilen hususların somutlaştırılması için, taşınmazlar ve çevresini tüm yönleriyle gösterecek şekilde taşınmaz ve çevresinin yakın plan fotoğrafları çektirilip fotoğraflar üzerinde çekişmeli taşınmazlar kabaca işaretlettirilmeli, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece, eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine,
07.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.