4. Hukuk Dairesi 2012/2062 E. , 2013/1716 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... T.A.Ş. aleyhine 16/12/2010 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; maddi tazminat isteminin feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat isteminin esastan reddine dair verilen 11/10/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız ihtiyati haciz ve icra takibi nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, maddi tazminat istemi feragat nedeniyle, manevi tazminat istemi esastan reddedilmiş; karar, davacı tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı, dava dışı .... Ltd. Şti"nin davalı banka ile imzaladığı 16/08/2005 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinin ortak (müşterek) borçlu ve dayanışmalı (müteselsil) kefil olduğu iddiası ile davalı banka tarafından alınan ihtiyati haciz kararı uyarınca.... İcra Müdürlüğünün 2007/697 sayılı dosyası ile borçlu ve kefiller aleyhine icra takibi yapılıp haciz işlemleri tatbik edildiğini, emekli maaşının haczedildiğini, borca ve imzaya itirazı üzerine takibin durduğunu, davalı tarafından açılan itirazın iptali davasının..... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/239 Esas, 2010/303 Karar sayılı kararı ile genel kredi sözleşmesindeki imzanın kendine ait olmadığının belirlendiğini ve bu nedenle itirazın iptali davasının reddedildiğini, bankanın temyizi üzerine kararın 19. Hukuk Dairesince onandığını, davalının sahte imzaya dayanarak ihtiyati haciz kararı alıp icra takibi yapması ve dava açması nedeniyle aile saadetinin bozulduğunu, kredi kullanmak zorunda kaldığını, sinir ve tansiyon hastası olduğunu belirterek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuş, daha sonra maddi tazminat isteminden feragat ettiğini belirtmiştir.
Davalı, genel kredi taahhütnamesi uyarınca borcun kefili konumundaki davacı aleyhine icra takibi yapıldığını, itirazın iptali davasında davacıya icra inkar tazminatı olarak önemli bir miktarın ödenmesine rağmen zenginleşmek amacıyla bu davanın açıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Yerel mahkemece, davalının genel kredi taahhütnamesine dayanarak icra takibi yaptığı, bu sözleşmedeki imzanın davacıya ait olmadığının itirazın iptali davasının yargılama aşamasında ortaya çıktığı, davacının öncesinde imzaya itirazının olmadığı, davalının yasal hakkını kullanarak takip yaptığı, kastının bulunmadığı, davacıya itirazın iptali davasında icra inkar tazminatı ödenip davacının iddia ettiği tüm hususların İ.İ.K."nun kendi mekanizması içerinde halledildiği, davalının eyleminin haksız fiil olarak değerlendirilemiyeceği gerekçesi ile dava reddedilmiştir.
Davalı bankanın, elinde bulunan genel kredi sözleşmesine kefil olarak imza atan kişinin basiretli bir tacir olarak kim olduğunu bilmesi gerekir. Davalı banka genel kredi sözleşmesinin kurulması aşamasında basiretli bir tacir gibi davranmadığından genel kredi sözleşmesindeki davacı ismi ile ilişkilendirilen imzanın davacının eli ürünü olmadığı kesinleşen yargı kararı ile anlaşılmıştır. Haksız ihtiyati hacizden ve icra takibinden doğan zararların ödetilmesi kusursuz sorumluluğa ilişkin yasal düzenlemelere göre çözümlenir. Davalının davacı hakkında haciz istemekte ve icra takibi yapmakta haklı olmadığı, davacının açtığı dava ile belirlendiğine göre yasal koşulları oluşmakla, yerel mahkemece davacı lehine manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken davanın reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, uygun bir miktar manevi tazminat takdir edilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 06/02/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.