1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici nedenlere göre davalı kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, davacının 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğu süreler dışında 10.12.1985-30.7.1987,17.9.1999-29.11.1999, 31.12.1999-13.9.2004 tarihleri arasında2926 sayılı Yasa kapsamında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının 1.1.1986- 30.7.1987, 17.9.1999 - 29.11.1999 ve 21.12.1999 - 2.6.2005 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre, sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla, 55 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır. Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür.Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim
ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre, kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan p. e. İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T. Ş. Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.
Yapılan incelemede davacının 18.2.1981-20.4.1982, 11.3.1985-10.12.1985, 30.7.1987-17.9.1999 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu, 29.11.1999-31.12.1999 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa"ya tabi isteğe bağlı, 12.6.2004 tarihinden itibaren de 1479 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu sigortalı olduğu, 1.6.1985 tarihi itibariyle tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescil edildiği, 10.12.1985 tarihinde prim ödemesinin bulunduğu, davalı kurumca tescil tarihinde 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olduğunun öğrenilmesi üzerine tarım Bağ-Kur sigortalılığının iptal edildiği anlaşılmaktadır.
Sosyal Güvenlik Sistemimizde çifte sigortalılığa yer verilmemiş olup davacının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olarak çalışması mümkün değildir. Çifte sigortalılık veya çakışan sigortalılık olarak adlandırılan böyle bir durumda önceden başlayıp devam eden sigortalılığa değer verilerek sorun çözüme kavuşturulmalıdır. Somut olayda davacının önceden başlayan sigortalılığı 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılık olduğundan 1.6.1985 tarihli tescil işleminin davalı kurumca iptaline ilişkin işlem doğru olmakla mahkemece davacının prim ödediği 10.12.1985 tarihini takip eden aybaşı olan 1.1.1986 tarihinden sigortalılığının başlatılması ve 1.1.1986-29.7.1987 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine ilişkin verilen hüküm yerindedir.
Gerçekten Tarım Bağ-Kur sigortası kapsamında kesintisiz tarımsal faaliyetin bulunduğunun anlaşıldığı hallerde, 1479 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmaların 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı tümden sona erdirmeyeceği, 2926 sayılı Yasa"nın 36 ve 10.maddesindeki şartlarında gerçekleşmesi halinde 1479 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmalar dışında kalan süreler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalısı olunduğunun kabulünün gerekeceği, 1479 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmaların uzun süreli olduğu hallerde ise, tarımsal faaliyetin kesintiye uğradığının ve Bağ-Kur’lu çalışmanın sona ermesinden sonra, 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın yeniden başlatılabilmesi için, doğrudan prim yatırılması veya aynı yasanın 36.maddesine göre ürün bedelinden tevkifat yapılması yoluyla yeniden kayıt ve tescil yolundaki iradenin ortaya konulması gerektiği Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Davacının 30.7.1987-17.9.1999 tarihleri arasındaki çalışması kısa süreli olmayıp blok çalışma niteliğinde olmakla, bu çalışmasının sona ermesinden sonra prim yatırmadığı, sattığı ürün bedelinden de prim kesintisi yapıldığına ilişkin bir belgenin dosyada bulunmadığı görülmektedir.
Mahkemece prim kesintisinin bulunmadığı ve tarımsal faaliyetin kanıtlanamadığı 17.9.1999- 29.11.1999, 31.12.1999-2.6.2005 tarihleri arasında HUMK"nun 74. maddesine aykırı olarak talebi de aşar şekilde tesbit kararı verilmiş olması isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş davacıya varsa 17.9.1999 tarihinden sonra ürün sattığı kişi veya kuruluşları açıklattırmak, bu kişi veya kuruluşlardan ürün bedelinden prim kesintisi yapılıp yapılmadığını sormak yapılmamış ise 17.9.1999-29.11.1999,31.12.1999-2.6.2004 tarihleri arasındaki istemin reddine karar vermek, yapılmış ise, ziraat odası, zirai amaçla kooperatif kaydı, zirai arazi kaydı olup olmadığını araştırmak çıkacak sonuca göre karar vermektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12.02.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.