Abaküs Yazılım
17. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/19296
Karar No: 2017/149
Karar Tarihi: 09.01.2017

Yargıtay 17. Ceza Dairesi 2016/19296 Esas 2017/149 Karar Sayılı İlamı

17. Ceza Dairesi         2016/19296 E.  ,  2017/149 K.

    "İçtihat Metni"

    Sanık ... hakkında müşteki ..."e yönelik eyleminden dolayı 765 sayılı TCK"nın 493/2, 522, 40. maddeleri gereğince kamu davası açıldığı, Samsun 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.02.2002 tarih, 2001/47 Esas ve 2002/109 Karar sayılı kararı ile sanığın 765 sayılı TCK"nın 493/2, 493/son, 522 (pek fahiş), 59 maddeleri gereğince 7 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu kararın sanık ... yönünden temyiz edilmeyerek kesinleştiği, diğer sanıklar Şahin Küçüktarla ve ... müdafinin ise temyiz talebinde bulunduğu, Yargıtay 6. Ceza Dairesi"nin 29.03.2004 tarih, 2003/1191 Esas ve 2004/3622 Karar sayılı ilamı ile kararın bozulmasına, (2) nolu bozma nedeninin (somut olayda sanık ..."in olay yerinde bulunmadığı oluşa uygun kabulden anlaşılmasına göre, 765 sayılı TCK"nın 493/son maddesinin uygulanma koşulları bulunmadığının gözetilmemesi) hükmü temyiz etmeyen sanık ... "e sirayet ettirilmesine karar verildiği, mahkemece bozma ilamına uyulup tüm sanıkların yargılaması bir arada görülerek, 14.03.2007 tarih, 2004/575 Esas ve 2007/125 Karar sayılı kararı ile sanığın 765 sayılı TCK"nın 493/2, 522 (pek fahiş), 59. maddeleri gereğince 2 yıl 11 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, hükmün sanık tarafından temyiz edildiği, Yargıtay 6. Ceza Dairesi"nin 17.11.2009 tarih, 2007/18021 Esas ve 2009/15000 Karar sayılı ilamı ile lehe yasa hükümlerinin belirlenmesi amacıyla hükmün bozulmasına karar verildiği, mahkemece bozma ilamına uyulup 24.05.2012 tarih, 2010/26 Esas ve 2012/1066 Karar sayılı kararı ile sanığın 765 sayılı TCK"nın 493/2, 522 (pek fahiş), 59 maddeleri gereğince 2 yıl 11 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, hükmün sanık tarafından temyiz edildiği, Yargıtay 22. Ceza Dairesi"nin 28.04.2016 tarih, 2015/16216 Esas ve 2016/6918 Karar sayılı ilamı ile kararın ilk hükmü temyiz etmeyen sanık ... yönünden kesinleştiği, sirayet kararı verilmesinin kesinleşmeyi etkilemeyeceği, mahkemece sanık ... yönünden yapılan yargılamanın uyarlama niteliğinde olduğu belirlenerek yapılan incelemede hükmün onanmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
    İTİRAZ NEDENLERİ :
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 08/11/2016 tarih ve 2016/338664 sayılı yazısı ile;
    a)1412 sayılı CMUK"nun 325. maddesinde "Hüküm, cezanın tatbikatında kanuna muhalefet edilmesinden dolayı maznun lehine olarak bozulmuşsa ve bozulan cihetlerin temyiz talebinde bulunamamış olan diğer maznunlara da tatbiki kabil olursa bu maznunlar dahi temyiz talebinde bulunmuşcasına hükmün bozulmasından istifade ederler" hükmünü içermektedir, bu düzenlemeden de açıkça anlaşıldığı üzere, bozma kararında, bozmanın hükmü temyiz etmeyen sanıklara da sirayetine karar verilmiş ise, bundan sonraki yargılama sonucunda verilen kararı sirayet ettirilen sanığın temyiz etmesine engel bir hüküm bulunmamaktadır. Keza, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nda 1412 sayılı CMUK"nun 325. maddesinin karşılığı olarak yer alan "Hükmün bozulmasının diğer sanıklara etkisi" başlıklı 306. maddesinde "Hüküm, sanık lehine bozulmuşsa ve bu hususların temyiz isteminde bulunmamış olan diğer sanıklara da uygulanması olanağı varsa, bu sanıklar da temyiz isteminde bulunmuşçasına hükmün bozulmasından yararlanırlar." düzenlemesi yer almakta olup yine bu düzenleme içeriğinde ve gerekçesinde sirayet ettirilen sanık veya sanıkların sonradan kurulan hükmü temyiz edemeyeceklerine dair bir yasal kısıtlama yer almamaktadır. Yine ülkemizin taraf olduğu ve iç hukuk hükmü mahiyetindeki Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin savunma hakkını düzenleyen 6. maddesi, 2709 sayılı Anayasamızın 36. maddesi ile 7 Numaralı ek protokolun "cezai konularda iki dereceli yargılanma hakkı" başlıklı 2. maddesi uyarınca kural olarak herkes aleyhine verilen mahkumiyet hükmünü temyiz etme hakkına sahiptir. CMUK"nun 305. maddesindeki istisnalar dışında da bütün mahkumiyet kararları temyize tabi bulunmaktadır.
    Doktrinde bu hususta farklı görüşler bulunmakla birlikte, yeni kurulan hükmün sirayetten istifade eden tarafından temyiz edilemeyeceğini savunan görüşlerin ortak çıkış noktası, sirayet ile hüküm temyiz etmeyen sanık hakkındaki hüküm bozulmamakta, sadece temyiz etmeyen sanık "Ceza Muhakemesinin Genişleme Etkisi" den istifade ile aynı konumda bulunan sanıkların farklı ceza almalarının önüne geçmek için bozmanın sonuçlarından yararlandırılmaktadır fikridir. Oysa ki; fiilen ve hukuken durum böyle olmadığından bu görüşe katılmak zordur. Zira, hüküm diğer sanıklar yönünden bozulup bozma kararı da temyiz etmeyen sanığa sirayet ettirildiğinde; önceki mahkumiyet hükmü infaza verilmiş ise geri istenmekte ve tüm neticeleri ile ortadan kalkmaktadır. İnfazı yapılacak olan ve sanık hakkında adli sicil kaydına geçecek olan artık yeni hükümdür. Nitekim; Profesör Dr. ..."in Ankara Barosu Başkanlığı"na konu ile ilgili bildirdiği görüş yazısında, Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 12/07/1948 tarih, 1948/163 Esas ve 1948/121 Karar sayılı aksi yönd0 ki içtihadına atıf yaparak "Bozmanın sirayetinden faydalanan kimselerin bozmadan sonra verilecek hükmü temyize hakları olmadığına karar verilmiştir. Bu kararın haklı olduğunu sanmıyoruz. Zira kanun temyiz etmemiş olan sanıkların da temyiz talebinde bulunmuşcasına hükmün bozulmasından istifade edeceklerini bildirmektedir. (CMUK"nun 325) Bu ibareyi manaca daraltmaya sebep yoktur. Bu hükmün esası "adalet fikri" ise mananın daraltılması yorum kaidelerine de uygun değildir". fikri beyan edilmiştir. Bu fikri destekler mahiyette Profesör Dr...., "Bozma kararına uyulmadığı takdirde, bozmanın hükmü temyiz etmeyen sanığa sirayeti mümkün olmadığından, ilk kararı temyiz etmeyen sanığın direnme kararına karşı (temyiz) kanun yoluna başvurması olanaksızdır." sonucuna varan 03/12/1990 tarihli, 1990/6-218 Esas, 1990/822 Karar sayılı Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararına karşı yazdığı muhalefet şerhinde, "Ceza Yargılama Yasası"nın 325. maddesi 320 ve 326. maddeleriyle birlikte yorumlanmak gerekir. Buna göre Türk Yasa denetimi sisteminde nokta temyizi benimsenmemiş; bozulmakla ilk kararın ortadan kalktığı görüşüne ulaşılmıştır. Uygulama ve Yargıtay görüşü de bu yöndedir. Bu durumda, ilk mahkeme dirense bile, ilk karara yollama yapmakla yetinmeyecek, bozulmayan noktaları da yeniden kaleme almak zorunda olduğu kararında irdeleyecek ve hükme bağlayacaktır. Olayda ilk karar, temyiz etmeyen sanık açısından da bozulmuş ve böylece bu sanıkla ilgili hüküm de ortadan kalkmıştır. Ayrıca, Ceza Yargılama Yasası"nın 325. maddesi, 326. maddesindeki aleyhe bozma yasağı da gözetilerek kaleme alınmıştır. Söz konusu 325. maddenin uygulama koşulları ile sonucunu; bir başka deyişle yasa maddesinin varlık nedenleriyle sonucunu birbirine karıştırmamak gerekir. Uygulama koşulları söz konusu olunca, sanık, Yasanın anlatımına göre "temyiz isteğinde bulunmuşcasına hükmün bozulmasından" yararlanacaktır. Bozulan bir kararın, hem bütünüyle ortadan kalktığını ve hem de direnmeyle bu kez eski kararın kesinleştiğini benimsemek yalnız bir çelişki değil, Türk sisteminde reddedilen kısmi temyiz ve bozmayı bir başka yolla yeniden benimsemek, ayrıca Ceza Yargılamaları Yasası"nın 325. maddesinde öngörülen nedenlerle sonucu birbirine karıştırmak olacaktır " fikrini savunmuştur.
    Nitekim ilk bozma ilamından sonrasında kurulan hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesi"nce temyiz isteminin esas yönünden incelenerek yukarıda açıklandığı üzere yeniden bozma kararı verilmiştir. Bu bozmadan sonra kurulan 24/05/2012 tarihli, 2010/26 Esas ve 2012/1066 Karar sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine ise Yargıtay 22. Ceza Dairesi"nin 28/04/2016 tarihli, 2015/16216 Esas ve 2016/6918 Karar sayılı bozma ilamı ile işin esasına girilmeksizin "bozma hükmünün sirayetine karar verilmesi, hakkında sirayet kararı verilen sanık hakkındaki hükmün kesinleşmesini etkilemeyeceğinden ilk hükmün sanık ... yönünden kesinleştiği" kabulünün mümkün olmadığı dikkate alınarak yapılacak inceleme sonucunda, onamaya ilişkin kararın kaldırılarak;
    Sanık ..."in eylemine uyan 765 sayılı Kanun"un 493/2. maddesinde tanımlanan hırsızlık suçu için öngörülen cezanın üst sınırına göre aynı Kanun"un 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 15 yıllık zamanaşımının suçun işlendiği 01/01/2001 gününden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması, nedeniyle hükmün bozulmasına, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında açılan kamu davasının CMK’nın 223/8. maddesi gereğince DÜŞÜRÜLMESİNE karar verilmesi,
    b)Kabule göre de; her ne kadar bozma ilamında hükmün yukarıda açıklandığı şekilde kesinleştiği belirtildikten sonra, mahkemece hükümlü ... yönünden yeniden yapılan yargılamanın uyarlama yargılaması niteliğinde olduğu belirlenerek inceleme yapılmış ise de; Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 18/09/2007 gün ve 2007/125-2007/186 sayılı kararında da açıklandığı üzere, hükümlü hakkındaki mahkumiyet hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleşmesi nedeniyle lehe Yasanın belirlenmesine ilişkin uyarlama yargılaması ile diğer sanıklar hakkında genel yargılama hükümlerine göre sürdürülen davanın farklı hükümlere bağlı olması nedeniyle birlikte görülemeyeceği gözetilerek, 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 9. maddesi uyarınca hükümlü Gökhan Gün hakkında ayırma kararı verildikten sonra hüküm kurulması gerekirken yargılamaya devam olunarak yazılı biçimde karar verilmesi,
    Yasaya aykırı bulunduğundan hükmün CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASI, itirazen arz ve talep olunur, isteminde bulunulması üzerine dosya dairemize gönderilmekle incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü.
    İTİRAZIN KAPSAMI:
    1-Öncelikle yukarıda açıklanan gerekçenin (a) bendi gereğince sanık ..."in eylemine uyan 765 sayılı Kanun"un 493/2. maddesinde tanımlanan hırsızlık suçu için öngörülen cezanın üst sınırına göre aynı Kanun"un 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 15 yıllık zamanaşımının suçun işlendiği 01/01/2001 gününden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması, nedeniyle hükmün bozulmasına, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında açılan kamu davasının CMK’nın 223/8. maddesi gereğince DÜŞÜRÜLMESİNE karar verilmesi,
    2-Aksinin kabulü halinde; gerekçenin (b) bendi gereğince; Samsun 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 24/05/2012 tarihli, 2010/26 Esas ve 2012/1066 Karar sayılı kararı ile hırsızlık suçundan verilen hükmün BOZULMASI, itiraz kabul edilmediği takdirde dosyanın itiraz incelemesi yapılmak üzere Yüksek Ceza Genel Kurulu Başkanlığı"na tevdiine ilişkindir.
    KARAR:
    Yargıtay 22. Ceza Dairesi"nin yukarıda tarih sayısı belirtilen onama kararının ortadan kaldırılması yönündeki Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    Yargıtay 22. Ceza Dairesinin 28.04.2016 tarih, 2015/16216 Esas ve 2016/6918 Karar sayılı sayılı “onama” ilamının ORTADAN KALDIRILMASINA, karar verilerek yapılan incelemede;
    Hükümlü ... hakkında kurulan Samsun 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 26.02.2002 gün, 2001/47 Esas ve 2002/109 Karar sayılı önceki hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiğinin anlaşılması karşısında; ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 18.09.2007 günlü, 2007/125-186 sayılı ve benzer kararlarında açıklandığı üzere adı geçen hükümlü hakkında temyiz edilmeksizin kesinleşen ilk hükmün ancak, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren Kanunlar yönünden talep üzerine ya da resen uyarlama yargılaması yapılmasının mümkün olduğu, hükümlü hakkındaki mahkumiyet hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleşmesi nedeniyle lehe Yasanın belirlenmesine ilişkin uyarlama yargılaması ile diğer sanıklar hakkında genel yargılama hükümlerine göre sürdürülen davanın farklı hükümlere bağlı olması nedeniyle birlikte görülemeyeceği gözetilerek, 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 9. maddesi uyarınca hükümlü ... hakkında ayırma kararı verildikten sonra hüküm kurulması gerekirken yargılamaya devam olunarak yazılı biçimde karar verilmesi,
    Bozmayı gerektirmiş, itiraz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 09.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi