1. Ceza Dairesi 2013/6103 E. , 2014/1749 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No: 1 - 2013/61645
MAHKEMESİ : Boyabat Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ VE NO: 24/12/2012, 2012/38 (E) ve 2012/47 (K)
SUÇ : Oğlunu öldürmeye teşebbüs
TÜRK MİLLETİ ADINA
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık Mehmet"in, mağdur Yılmaz"a yönelik eyleminin sübutu kabul, takdire ilişen cezayı azaltıcı sebebinin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçeler ile reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedeni dışında bir isabetsizlik görülmemiş,
Ancak;
a) Oluşa ve dosya kapsamına göre; sanık Mehmet"in, bir evini oğlu Şaban"a vermesi nedeniyle oğlu mağdur Yılmaz"ın kendisine bağırması üzerine mağdur ile tartışmaya başladığı, mağdurun, annesini kastederek sanığa "Gülüzar"ı kendisinden ayırıp boşayacağını, İstanbul"a götüreceğini" söylediği, bu şekilde abisine ev verilmesinden dolayı babası olan sanığa baskı uyguladığı, tartışmayı bitirip yatak odasına giden sanığın ardından giderek tartışmaya devam ettiği olayda, sanık hakkında TCK.nun 29. maddesi uyarınca asgari oranda haksız tahrik indirimi yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
b) Sanığın, mağduru yaraladıktan sonra evden ayrılıp komşusu Mustafa"ya giderek jandarma ve polise haber verdiğini savunduğu halde, bu hususun araştırılarak, sonucuna göre 5237 sayılı TCK.nun 36. maddesinde öngörülen gönüllü vazgeçme hükümlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği hususu tartışılmasız bırakılması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık ve müdafii ile Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün kısmen tebliğnamedeki düşünce gibi (BOZULMASINA), sanığa verilen cezanın miktarı, tutuklulukta geçirdiği süre ve bozma nedeni dikkate alınarak sanığın tahliye talebinin reddine, TCK.nun 36. maddesinde öngörülen gönüllü vazgeçme hükümlerinin koşulları oluşmadığından tartışılması gerektiğine yönelen düşünceye katılmadıkları gerekçeleriyle Üye Meryem Üstüner ve Üye Yusuf Ziya Arıcan"ın karşı oyları ve oyçokluğu, haksız tahrik konusunda oybirliği ile 19/03/2014 gününde karar verildi.
KARŞI OY :
Sanık M.. M.. hakkında, özoğlu Y.. M.."nu kasten öldürmeye teşebbüs etmek suçundan dolayı TCK 82/1-d, 35/2, 62, 53 maddeleri uyarınca cezalandırılmasına ilişkin yerel mahkemece verilen hükmün, sanık müdafii ve o yer Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz istemi üzerine dosya Dairemize gelmekle, heyetçe yapılan değerlendirmede, oybirliği ile sanık lehine TCK 29.maddesi uyarınca asgari oranda haksız tahrik indirimi yapılması gerektiği belirtilerek kararının (a) bendine göre bozma nedeni gösterilerek bozulmasına karar verilmiştir.
Dairemizin bozma kararının (b) bendinde ise “Sanığın, mağduru yaraladıktan sonra evden ayrılıp komşusu Mustafa"ya giderek jandarma ve polise haber verdiğini savunduğu halde, bu hususun araştırılarak, sonucuna göre 5237 sayılı TCK"nın 36.maddesinde öngörülen gönüllü vazgeçme hükümlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun tartışmasız bırakılması..” gerekçe gösterilerek diğer bir bozma nedeni oluşturulmuş ise de, dosya kapsamına göre, sanık lehine TCK 36. maddenin uygulanmasının mümkün olamayacağı gerekçesi ile Dairemizin bozma kararının (b) bendine karşı muhalifiz.
ZİRA; gerek icra hareketleri aşamasında gerekse icra hareketlerinin bitmesinden sonra, failin suçu tamamlamaktan gönüllü olarak vazgeçmesini teşvik etmek modern suç politikasının temel araçlarından biridir. 765 sayılı TCK"da sadece icra hareketlerinin devamı aşamasında kabul edilen gönüllü vazgeçme, yeni yasanın sistematiğinde, suçun icrası sürecindeki bütün aşamalarda kabul edilebilir şekilde düzenlenmiştir.
ANCAK, icra hareketlerinin bitmesinden sonra gönüllü vazgeçmenin kabulü için, vazgeçenin suçun tamamlanmasını önlemek bakımından ciddi bir çabasının olması gereklidir.
Oysa ki;
Sanık M.. M.. olayımızda, suçun icrai hareketlerinin devamı sırasında, elindeki ruhsatsız silahını kullanarak, oğlu mağdura bir el ateş etmiş ve onu hayati tehlike oluşturacak şekilde yaralanmasına neden olmuş, buna rağmen eylemine devamla, ikinci kez silahını kullanmak istemiş, ancak dosyada mevcut ekspertiz raporundan da teknik olarak anlaşılacağı üzere, tabancanın arızalanması nedeniyle eylemine, kendi ihtiyarı dışında devam edememiştir.
Yine, sanık M.. M.., kendi ihtiyarı dışında son vermek durumunda kaldığı eylem sonrası, oğlunu yaralı vaziyette olay yeri olan müşterek evden ayrılıp, komşusu Mustafa"nın evine giderek “jandarmaya haber ver” şeklinde beyanda bulunmuş ise de, gerek mağdurun olayın sıcaklığı ile verdiği ilk beyanlarında ve gerekse mağdurun annesi sanığın eşi olan tanık Gülüzar"ı beyanlarında geçtiği üzere, komşulara ambulans çağırması için tanık Gülüzar"ın da çaba gösterdiği, bu durumda sanığın, özoğlunu vurduktan sonra, eyleminden gönüllü vazgeçtiğinin kabulü ve neticenin gerçekleşmesini engellemeye yönelik gereken ciddi bir çabasının olmadığı, olay yerinin tenha olmayıp köy ortası yerleşim yeri olduğu, sanığın “jandarmaya haber ver” şeklindeki iradesinin de ciddi bir çaba olarak kabulünün mümkün olamıyacağı düşünce ve kanaatinde olduğumuzdan, sayın çoğunluk görüşünün bu yönüyle tahkikatın genişletilmesine yönelik bozma gerekçesine katılmıyouz.