Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/839
Karar No: 2013/1958
Karar Tarihi: 07.02.2013

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2012/839 Esas 2013/1958 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2012/839 E.  ,  2013/1958 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı ... vd. vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 21/10/2004 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 16/11/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    1- Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir. Yargılamanın devamı sırasında düzenlenen tazminat bilirkişi raporunda, destek zararının istemden fazla hesaplanması üzerine; davacı, 01/11/2010 günlü ıslah dilekçesini vererek dava dilekçesindeki talep sonucunu artırmış ve bilirkişi raporunda belirlenen zarar miktarına göre bakiye zararını istemiştir. Davacının ıslah dilekçesinde ileri sürdüğü istem, yeni bir dava niteliğinde olmayıp dava dilekçesindeki istek sonucunun artırılması biçimindedir. Bu nedenle sadece dava dilekçesine karşı ileri sürülebilecek olan zamanaşımı itirazı ıslaha karşı ileri sürülemez. Islah, 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 176. ve devamı maddelerinde düzenleme altına alınmıştır. Anılan kanunun 177/1 maddesinde de ıslahın, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği açıkça düzenlenmiştir. Şu durumda, ıslaha karşı zamanaşımı definde bulunulamaz. Zira ıslah, yeni bir dava olmayıp sadece dava dilekçesinde yapılan bir değişikliktir. Açıklanan yasal düzenleme karşısında; yerel mahkemece, ıslah ile artırılan bölümün zamanaşımı nedeniyle reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
    2- Borçlar Yasası"nın 47. maddesi gereğince yargıcın, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın
    gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.
    Dava konusu olayda, her ne kadar ölenin çocukları olan ... ve ... yararına takdir edilen manevi tazminat miktarları makul ise de; ölenin eşi olan davacı ...’un manevi tazminat alacağından, yerinde olmayan gerekçelerle indirim yapılması doğru değildir. Olayın oluşu, kusur durumu, adı geçen davacının ölene olan yakınlık derecesi ile yukarıda açıklanan ilkeler gözetildiğinde, hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı azdır. Davacı ... yararına daha üst düzeyde manevi tazminata karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
    3- Destekten yoksunluk tazminatı hesaplarında dikkat edilmesi gereken hususlardan biri, dul eşin yeniden evlenme ihtimalinin nazara alınması keyfiyetidir. Hesaplama, bilinmeyen dönem için farazi bazı kriterlere göre yapılmakta ise de; evlenme ihtimali belirlemesinde dul eşin hesap tarihi itibari ile evlenip evlenmediği tespit edilebilir bir olgudur. Hükme esas alınan ek raporda, olay tarihinde davacının 30 yaşında olmasına ve 18 yaşından küçük iki çocuğunun bulunmasına göre evlenme ihtimali belirlenmiştir. Ancak 1974 doğumlu olan davacının ek rapor tarihine (37 yaşına) kadar hala evlenmediği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Şu halde, mahkemece davacı eşin nüfus tablosu dosya arasına getirtilerek, medeni hali belirlenmeli ve eğer eş hala evlenmemiş ise rapor tarihindeki yaşına göre evlenme ihtimali bulunup bulunmadığı hususunda ek rapor alınmalıdır. Kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
    4- Mahkemece hükme esas alındığı belirtilen 19/10/2011 tarihli ek raporda, davacı çocuklar yararına hesaplanan destek tazminatları, mahkemece kabul edilen miktarlardan açıkça fazladır. Bu hususta kararda gerekçe bulunmadığından, mahkemece belirlenen miktarlara ne şekilde ulaşıldığı tespit edilememiştir. Bilirkişi raporunda desteğin bölüşük kusuru nedeni ile indirim yapılmış olması da gözetildiğinde; hesaplanan miktarlardan herhangi bir indirim yapılmaması gerekirken aksi şekilde hüküm kurulmuş olması bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ; Temyiz edilen kararın yukarıda (1-2-3-4) nolu bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 07/02/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi