Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/1677
Karar No: 2019/1981
Karar Tarihi: 14.03.2019

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2018/1677 Esas 2019/1981 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2018/1677 E.  ,  2019/1981 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ: Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi


    TÜRK MİLLETİ ADINA
    KARAR
    Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı ... ... ve davalı ... Kurumunun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
    A)Davacı İstemi :
    Dava, davacının 01/08/1983-30/11/1987 tarihleri arasında davalıya ait oto-döşemeci işyerinde hizmet akdine dayalı olarak geçen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
    B)Davalı Cevabı :
    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hakdüşürücü süre nedeniyle reddi gerektiğini, aksi takdirde davacı tarafından sunulan işe giriş bildirgesi üzerindeki yazı ve imzanın müvekkiline ait olmadığını belirterek, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Feri Müdahil SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının sicil dosyası tetkik edildiğinde, ... ünvanlı işyerinde 01/08/1983 tarihinde işe başladığını gösteren işe giriş bildirgesinin bulunduğunu ancak bu dönem bordroları araştırıldığında ... nolu işyerince bu döneme ilişkin herhangi bir bordronun müvekkili Kuruma verilmediğinin tespit edildiğini, davacının 03/12/2015 tarihinde 6.155.915 sayılı ile Kurum kayıtlarına alınan eksik gün dilekçesi verdiğini, bu dilekçede 1983/3 dönemde hizmet döküm cetvelinde ismi gözüken ... ile ilgili çalışmada, sigorta sicil numarasının kendisine ait olduğunu isminin yanlış yazıldığını belirterek gerekli düzeltmelerin yapılmasını talep ettiğini, bu dilekçeye istinaden yapılan incelemede davacının hizmet dökümünde gözüken 1983/3 dönem çalışmasının ... sigorta sicil numaralı ..."ya ait olduğunun tespit edildiğini ve sonuç ile ilgili olarak davacıya 11/12/2015 tarih, 6319929 sayılı yazı ile cevap verildiğini, açıklanan nedenlerle kanuni dayanağı bulunmayan davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve kararı :
    Mahkemece, istem gibi davanın kabulüne karar verilmiştir.
    İstinaf başvurusu :
    Feri müdahil SGK vekili istinaf başvurusunda; davanın hak düşürücü süreye uğradığını, tanık beyanlarının ispata yeter açıklıkta olmadığını, davacıya ait sigorta sicil dosyasında, davalıya ait işyerinde 01.08.1983 tarihinde işe başladığını gösteren işe giriş bildirgesi verildiğini , işe giriş tarihi itibariyle 16 yaşını doldurmadığını, 14 yaşından gün aldığını, işyerinin ağır sanayi işyeri olup olmadığının gözönünde bulundurulması gerektiğini, ileri sürülen ve resen gözetilen sebeplerle mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili istinaf başvurusunda; davanın süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, işe giriş bildirgesinin müvekkilinin imzasını taşımadığını ve dolayısıyla sahte bir belge olduğunu ileri sürdüklerini, ancak iddialarının araştırılmadığını, 5510 sayılı Kanunun 86/9. Maddesi uyarınca 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, esas ilişkin olarak ise davacının müvekkiline ait işyerinde bir gün dahi çalışmadığını, işe giriş bildirgesi üzerinde grafolojik inceleme yapılmasını, eylemli ve gerçek çalışmanın ispat edilmediğini, davanın yazılı delillerle ispatı gerektiğini, tanık dinlenmesine muvafakat etmediklerini mahkemeye beyan etmiş olmalarına rağmen tanık beyanlarına göre karar verildiğini, ileri sürülen ve resen gözetilen sebeplerle mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
    D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi :
    Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusu; çalışmanın sübutu her türlü delil ile ispatı mümkün hizmet tespiti davasında, dinlenen komşu işyeri sahip ve çalışanları ile ve zabıta araştırması ile tespit edilen kamu tanığının beyanları ile davacının uyuşmazlık konusu dönemde kalfa olarak davalıya ait işyerinde sürekli çalıştığının tespiti ile, ancak davacının sigorta başlangıç tarihinin 18 yaşını doldurduğu 20/03/1987 olarak kabulüne ilişkin mahkemenin maddi vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle esastan reddine karar vermiştir.
    E)Temyiz :
    Davalı vekili ile feri müdahil SGK vekili; istinaf başvuru gerekçelerini tekrarlayarak mahkeme kararının bozulmasını talep etmişlerdir.
    F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe :
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 3. Maddesinin II/B bendine göre, “Özel Kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları...” uygulanmamaktadır. Davada tespiti istenen dönemde 19.06.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3308 sayılı Çıraklık ve Meslek Eğitimi Yasası yürürlüktedir. Belirtilen nedenlerle çıraklık ilişkisi, çıraklık sözleşmesini düzenleyen 3308 sayılı Yasa"daki koşullar dikkate alınarak irdelenmelidir.
    Öncelikle bir kimseye çırak denebilmesi için o kimsenin durumunun bu özel kanunda çıraklar hakkında yapılan tarife ve nitelendirmeye uyması gerekir.
    3308 sayılı Yasa"nın 10. maddesi “ Çırak olabilmek içın aşağıdaki şartlar aranır.
    a) 14 yaşını doldurmuş, 19 yaşından gün almamış olmak.
    b) En az ilköğretim okulu mezunu olmak.
    c) Bünyesi ve sağlık durumu gireceği mesleğin gerektirdiği işleri yapmaya uygun olmak.
    (Ek : 29/6/2001 - 4702/9 md.) Ancak, ondokuz yaşından gün almış olanlardan daha önce çıraklık eğitiminden geçmemiş olanlar, yaşlarına ve eğitim seviyelerine uygun olarak düzenlenecek mesleki eğitim programlarına göre çıraklık eğitimine alınabilir.
    Ağır, tehlikeli veya özellik arz eden mesleklere alınacak çırakların öğrenim ve yaş durumu ilgili kuruluşların görüşü alınarak Bakanlıkça belirlenir.” hükmüne haizdir.
    Bu hükümler çerçevesinde taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile, davacının uyuşmazlığa konu dönemde çırak olup olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılmalıdır.Gerçekten de çıraklık sözleşmesinde, akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusu değil, sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesidir. Ancak çırak, işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.Sözü edilen öğrencilerin sigortalı sayılmamaları, “tatbiki mahiyetteki yapım ve üretim işleri” nin gördükleri öğrenimin doğal bir gereği olmasından ötürüdür. Bir başka anlatımla, bu işler -SSK anlamında sigortalı işçilerin gördükleri iş görünümünde bulunsalar bile- belirgin olarak öğrenim çevresine girmektedir. Bu bakımdan, bu gibi durumlarda, esasen bir hizmet akdinin varlığından söz edilemeyeceği için sigortalılık niteliği edinme hali de söz konusu değildir (Mustafa Çenberci, Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi; Ankara, 1977 Baskı, s;130).Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davalı işveren tarafından davacı adına düzenlenen 01/08/1983 tarihli işe giriş bildirgesinin Kuruma verildiği, davalı işyerinden Kuruma bildirilen çalışmalarının olmadığı, dönem bordrosunun bulunmadığı, komşu işyeri tanıklarının dinlenildiği, davacının 13.06.1980 tarihinde ilkokuldan mezun olduğu ancak sonrasında eğitimen devam edip etmediğinin araştırılmadığı, dinlenen tanık beyanlarından da davacının çalışmasının ne şekilde devam ettiğinin anlaşılamadığı ve buna göre mahkemece karar altına alınan şekilde çalışmanın kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır.Somut olayda, 20/03/1969 doğumlu olan davacının mahkemece sigortalı kabul edilen 01/08/1983 tarihinde 18 yaşından küçük olduğu anlaşıldığından, davacının hizmetinin tespitine karar verilen dönemde çırak olarak çalışıp çalışmadığına dair araştırma yapılmadan ve eğitim-öğretim durumu yeteri kadar araştırılmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile sonuca gidilmesi doğru olmamıştır.Yapılacak iş, öncelikle mahkemece daha önceden dinlenen tanıkların, yeterli olmaması durumunda res"en seçilecek komşu işyeri tanıkları dinlenerek davacının işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıp katılmadığı veya meslek ve sanat eğitimi alıp almadığını belirlemek, davacının eğitim-öğretim durumunu araştırılıp çıkacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı ve feri müdahil Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Bölge Adliye Mahkemesince eksik inceleme ve araştırma sonucu davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılmasına ve ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ:Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine,
    14/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi