Davacı, 01.08.1986-31.12.1994 tarihleri arası SSK."lı süreleri ile çakışmayan tüm sürelerde tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti ile 03.12.1994 tarihinden sonra Bağ-Kur sigortalısı sayan kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı vekilinin tüm davacının vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava nitelikçe, davacının 01.08.1986 ile 31.12.1994 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa"ya tabi çalışmalar dışında 2926 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olduğunun tespiti ve davacıyı 31.12.1994 tarihinden sonra tarım Bağ-Kur sigortalısı gösteren davalı Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının 1.8.1986-5.3.1987 tarihleri arasında tarım Bağ Kur sigortalısı olduğunun tesbitine ilişkin olarak verilen hüküm yerinde ise de bu dönem sonrası için 2926 sayılı yasanın 10.maddesindeki kurum ve kuruluşlarda kaydının bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmişse de varılan bu sonuç hatalı olmuştur.Gerçekten Tarım Bağ-Kur sigortası kapsamında kesintisiz tarımsal faaliyetin bulunduğunun anlaşıldığı hallerde, 506 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmaların 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı tümden sona erdirmeyeceği, 2926 sayılı Yasa"nın 36 ve 10.maddesindeki şartlarında gerçekleşmesi halinde 506 sayılı yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmalar dışında kalan süreler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalısı olunduğunun kabulünün gerekeceği, 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmaların uzun süreli olduğu hallerde ise, tarımsal faaliyetin kesintiye uğradığının ve SSK’lı çalışmanın sona ermesinden sonra, 2926 sayılı yasa kapsamında sigortalılığın yeniden başlatılabilmesi için, talepte bulunulması, doğrudan prim yatırılması veya aynı yasanın 36.maddesine göre ürün bedelinden tevkifat yapılması yoluyla yeniden kayıt ve tescil yolundaki iradenin ortaya konulması gerektiği dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Somut olayda davacının 2926 sayılı Yasa’nın 10 maddesinde sayılan kurum ve kuruluşlardan bir bölümünde kaydının bulunmadığı doğrudur. Ancak davacının 07.06.1986 tarihli giriş bildirgesine göre muhtar beyanı esas alınarak 01.08.1986 tarihinden itibaren 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olarak resen tescil edildiği, 50 dönüm adına kayıtlı tarlasında kendi nam ve hesabına çiftçilik yaptığı ve bu faaliyetinin 1994 yılından sonra İstanbul’a taşınıncaya kadar devam ettiği, öte yandan 506 sayılı Yasa kapsamındaki zorunlu sigortalı çalışmaları 6.3.1987-30.4.1987 tarihleri arasında 56 gün 1.6.1989-31.12.1989 tarihleri arasında 210 gün, 4.9.1990-30.10.1990 tarihleri arasında 45 gün 1.7.1992-12.9.1992 tarihleri arasında 72 gün kısa süreli olduğu, dosya içerisindeki bilgi ve belgelerle köy muhtarının ve tanığın yeminli anlatımlarından, mahallinde yapılan araştırmalardan açıkça anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca da davacının 2926 sayılı Yasa"ya göre tescil tarihi ile köyden taşındığı 31.12.1994 tarihleri arasında, kısa süreli SSK’lı çalışmaları dışlanmak suretiyle 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğunun kabulü gerekirken davanın kısmen reddi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 8.3..2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.