16. Hukuk Dairesi 2018/3333 E. , 2021/1306 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, ...,... Köyü çalışma alanında bulunan 143 ada 1 parsel sayılı 76.932,08 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, mera vasfıyla sınırlandırılmıştır. Davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 143 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 15.05.2015 tarihli bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 1.865,27 metrekare yüzölçümündeki kısmının tapu kaydının iptali ile aynı adada son parsel numarası verilerek davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, temyize konu taşınmaz bölümü üzerinde davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle yazılı olduğu şekilde davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava, mera sicil kaydının iptali ile davacı adına tescili istemiyle açıldığı halde, Mahkemece, yöntemine uygun şekilde mera araştırması yapılmamıştır. Mera iddiası bulunduğundan mahalli bilirkişilerin taşınmazın bulunduğu köye komşu köylerden seçilmesi gerekirken, taşınmazın bulunduğu köyden seçilen mahalli bilirkişiler dinlenmiş, taşınmaz ile çevresindeki mera parseli arasında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı belirlenmemiş, hava fotoğrafları bu konuda uzmanlığı bulunmayan fen bilirkişisi (kontrol memuru) tarafından incelenmiş, taşınmazın sınırında dere bulunmasına rağmen jeolog bilirkişiden rapor alınmamış, incelenen hava fotoğraflarına göre taşınmazın 1993 tarihinde pasif dere yatağı ve kumluk alanda olduğu belirtilmesine rağmen davacı lehine iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı tartışılmamış ve davacının senetsizden iktisap ettiği başka taşınmaz bulunup bulunmadığı araştırılmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulması hukuken mümkün değildir.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, davacının belgesizden iktisap ettiği taşınmaz bulunup bulunmadığı ilgili Tapu Sicil Müdürlüğü, Kadastro Müdürlüğü ve Adliye Yazı İşleri Müdürlüğü"nden sorularak 3402 sayılı Kanun"un 14. maddesinde öngörülen sınırları aşıp aşmadığı belirlendikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen aynı köy ve komşu köylerin halkından seçilecek ayrı ayrı üçer kişilik yerel bilirkişi kurulu, tespit bilirkişileri ve taraf tanıkları ile 3 kişilik ziraat mühendisleri heyeti, teknik bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri bilirkişisi ve jeolog bilirkişinin katılımıyla keşif yapılmalı; yapılacak keşif sırasında taşınmazın niteliğine, konumuna ve çevre parsellerle karşılaştırmalı olarak fiziksel özelliklerine ilişkin mahkeme hakiminin gözlemi keşif tutanağına yansıtılmalı; dava konusu taşınmaz ile taşınmazı çevreleyen mera parseli arasında doğal veya kadimden beri bulunan yapay ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı belirlenmeli; taşınmazın kadim yahut tahsisli mera olup olmadığı üzerinde durulmalı; taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği ve ne zamandan beri kim tarafından kullanıldığı, özellikle öncesinin mera olup olmadığı ve zaman içerisinde sınırlarının mera yönünde genişleyip genişlemediği yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; ziraat mühendisleri bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmazın çevresindeki taşınmazlarla karşılaştırmalı olarak toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve diğer yönlerden komşu mera parselinden nasıl ayrıldığını, mera parseli ile arasında doğal ya da yapay ayırt edici bir sınır bulunup bulunmadığını ve taşınmazın meradan açılan bir yer olup olmadığını, üzerinde sürdürülen zilyetliğin bulunup bulunmadığını, mevcut ise zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğünü açıklayıp, tarımsal niteliğini belirten, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarıyla desteklenmiş, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye, stereoskopik hava ve uydu fotoğrafları üzerinde uygulama yaptırılarak, taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, mera vasfında olup olmadığının, mera niteliğinde değilse imar-ihyasına en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı; fen bilirkişisinden, keşfi takibe ve bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verir kroki ve rapor düzenlemesi istenmeli; jeolog bilirkişine, taşınmaz bölümünün dere yatağından kazanılıp kazanılmadığını, halen aktif dere yatağında veya taşkın sahasında kalıp kalmadığını açıklayan rapor düzenlettirilmeli; bu şekilde yapılan araştırma ve inceleme sonucu taşınmazın öncesinin mera olduğunun anlaşılması halinde, uzun süreli kullanım ile meranın toprak yapısının değiştirilmeye çalışılmasının mera özelliğini kaybettirmeyeceği ve meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin hukukça bir değer taşımayacağı gözetilmeli; dava konusu taşınmazın kamu malı mera niteliğinde olmadığı sonucuna varıldığı takdirde, zilyetlik hükümlerine göre inceleme yapılmalı ve bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.02.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.