Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/887
Karar No: 2015/11797
Karar Tarihi: 13.10.2015

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/887 Esas 2015/11797 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/887 E.  ,  2015/11797 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 14. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 09/07/2013
    NUMARASI : 2010/97-2013/305

    Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 13.10.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat H. A. B. ile temyiz edilen vekili Avukat T. T. geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ...... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Dava, vekâletnamenin hile ile alındığı ve vekâlet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasına dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, 80 yaşlarında olup sağlık problemlerinin bulunduğunu, bu sebeple komşusu olan samimiyetine güvendiği dava dışı A. ve E. K. "i emekli aylığını bankadan alması amacıyla vekil tayin etmek istediğini, ancak hulus ve saffetinden yararlanılması sonucunda vekâletnamenin maliki olduğu 337 ada 7 parsel sayılı taşınmazdaki 5 nolu bağımsız bölümün satış yetkisini de içerir şekilde düzenlendiğini, hile ile alınan vekâletname ile dava dışı vekili A. K. tarafından anılan taşınmazın davalıya satış suretiyle temlik edildiğini, satıştan haberi olmadığın, vekâlet görevinin kötüye kullanıldığını ileri sürüp, tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, iddiaların doğru olmadığını, taşınmazın halen davacı tarafından kullanılması sebebiyle ecrimisil isteğinde bulunduğunu, belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davalının gerek soruşturma dosyaları gerek eldeki dava dosyasında vekiller ile birlikte hareket ettiği yönünden hiçbir delil elde edilemediği davalının kötüniyetli olduğunun kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Davaya konu 337 ada 7 parsel sayılı taşınmazdaki 5 nolu bağımsız bölümün çıplak mülkiyeti davacı adına kayıtlı iken, 17.10.2008 tarihli satış yetkisini de içeren genel vekâletnameyle vekil kılınan dava dışı A. K. aracılığı ile 16.03.2009 tarihli resmi akitte davalı İ. G. "e devredildiği, davacınn eşinin 08.04.2009 tarihinde ölümüyle taşınmazdaki intifa hakının terkin edildiği kayden sabittir.
    Bilindiği üzere;Borçlar Kanununun temsil ve vekâlet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekâlet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    6098 s. Türk Borçlar Kanunu"nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu"nun (BK) 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
    Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
    Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir (TBK"nin 504/1). Sözleşmede vekâletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekâlet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekâlet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekâlet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olaya gelince; davaya konu taşınmazın resmi akitte çıplak mülkiyet değerinin 16.000,00-TL olarak gösterildiği, ne var ki; mahkemece yapılan uygulama sonucunda alınan bilirkişi raporlarında ise çekişmeli taşınmazın temlik tarihindeki değerinin 265.000,00-TL, temlik tarihindeki çıplak mülkiyetinin değeri ise 90.000,00-TL, dava tarihindeki değerinin 280.000,00-TL, dava tarihindeki çıplak mülkiyet değerinin ise 100.000,00-TL olarak saptandığı, davalı tarafın yargılama süresi boyunca satış bedeli olarak daha fazla bedel ödediğini savunduğu ancak bu savunmasını kanıtlayamadığı açıktır.
    Hemen belirtilmelidir ki, temlikin doğru ve sağlıklı olduğunun kabul edilebilmesi için, vekâletnamenin geçerli olması yanında taşınmazın gerçek ya da gerçeğe yakın bir bedelle temlik edilmesi asıldır. Çok düşük, sembolik bedelle yapılan satışta malikin zararlandırıldığı kabul edilmelidir.
    Hâl böyle olunca, vekâlet görevi kötüye kullanılarak davacının zararlandırıldığı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde reddine karar verilmesi doğru değildir.
    Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, 13.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi