1. Hukuk Dairesi 2014/9657 E. , 2015/11880 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : TORBALI 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/01/2014
NUMARASI : 2003/404-2014/9
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacının yasal danışmanı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi E. S. "ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ehliyetsizlik ve hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı, kayden maliki olduğu 102 ada 16 parsel sayılı taşınmazdaki 4 nolu bağımsız bölümü ehliyetsiz olduğu dönemde hile ve tehdit sonucunda davalı Metin"e, satış suretiyle temlik ettiğini, ondan da davalı Nihat"a yine satış suretiyle aktarıldığını, “ Mental Reterdasyon(-akıl zayıflığı, akıl geriliği)” hastası olduğunu, bu nedenle babasının kendisini teminat altına almak için anılan taşınmazdaki 4 ve 10 nolu bağımsız bölümleri adına tescil ettirdiğini, arkadaşının paraya ihtiyacı nedeniyle teyzesi E.. T.."dan 1 milyar TL borç para aldığını, arkadaşının aldığı borcu geri ödememesi üzerine teyzesi Emine ve damadı M. B. "in kendisini kaçırtıp, babasından fidye istemekle tehdit ettiklerini, sonra Ü. E. adıyla emlakcılık yapan davalı Metin"in teyzesine 5 milyar TL para vereceğini söyleyerek tehdit ve kandırma ile devri sağladıklarını, ardından da Ö. Ü. "ın kayın pederi olan diğer davalı Nihat"a devrettiklerini, 10 nolu bağımsız bölümün aynı şekilde devri bakımından da dava açtığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Metin, ehliyetsizlik iddiasının asılsız olduğunu, davacının her normal insan gibi işlerini yapabildiğini, dava konusu taşınmazın devrini de özgür iradesiyle yaptığını, taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını davalı Nihat, dava konusu taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını, satış bedelini ödemek için .... Bankasından devlet tahvili bozdurduğunu, iyi niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın temliki tarihinde davacının fiil ehliyetine haiz olduğunun Adli Tıp Kurumu raporu ile belirlendiği, hile iddiasının sabit olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davacının çekişme konusu 102 ada 16 parsel sayılı taşınmazdaki 4 nolu meskeni 23.07.2002 tarihli akitle davalı Metin"e, onun da, 06.11.2002 tarihli akitle davalı Nihat"a satış suretiyle temlik ettiği, eldeki davanın 07.04.2003 tarihinde açıldığı, dava tarihinden sonra davacı Fatma"ya, Torbalı Sulh Hukuk Mahkemesinin 13.02.2004 tarih, 2003/494 esas, 2004/85 Karar sayılı kararıyla ağabeyi A. D. "ın yasal danışman olarak atandığı anlaşılmaktadır.
Adli Tıp Genel Kurulunun raporu ile davacının akit tarihi olan 23.07.2002 tarihinde fiil ehliyetine haiz olduğu tespit edilmek suretiyle davanın ehliyetsizlik hukuksal nedeni bakımından reddine karar verilmiş olması doğrudur. Davacının bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Davacının öteki temyiz itirazlarına gelince; bilindiği gibi, hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (M. Ş.) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Somut olayda, davacının, akit tarihinde 1977 doğumlu ve bekar olup aile büyükleri ile birlikte dava konusu taşınmazda yaşadığı, her ne kadar fiil ehliyetine haiz olduğu tespit edilse de çevresinde saf olarak bilinen, düşünmeden hareket eden yapıda biri olduğu, teyzesi E.. T.."dan arkadaşı için borç para aldığı ve anılan paranın geri ödenmediği, öte yandan, davacının şikayeti üzerine İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.04.2005 tarih, 2004/102 esas, 2005/92 karar sayılı kararı ile davalıların da içinde bulunduğu sanıkların nitelikli dolandırıcılık suçundan uyuşmazlık hukuki mahiyette olduğundan beraatlerine karar verildiği, kararın temyiz aşamasında olduğu, ayrıca, aynı binadaki davacıya ait 10 nolu bağımsız bölümün yakın tarihlerde davalı Metin"in kardeşi E.. K.."a, ondanda üçüncü kişiye satış suretiyle temlik edilmesi sonucu aynı hukuki nedenlere dayalı olarak açılmış bir dava bulunduğu açıktır.
Hemen belirtmek gerekir ki, satış bedeli (semen) satış akdinin asli unsurlarından birisidir. Semen ödeneceği düşüncesi uyandırılarak taşınmazın mülkiyetinin naklinin sağlanması ve ondan sonra semenin ödenmemiş olması yukarıda değinilen ilkeler gözetildiğinde iradeyi fesada uğratan sebeplerin gerçekleştiğinin kabulünü gerektirir.
Çekişmeli taşınmazın davalı Metin"e 10 milyar TL bedelle satış suretiyle temlik edildiği, yapılan keşif sonucu elde edilen bilirkişi raporu ile satış tarihindeki gerçek bedelin 35 milyar TL olarak belirlendiği, davalıların taşınmazın gerçek bedelini ödediklerine dair bir savunmaları bulunmadığı gibi davacıya yapılan bir ödemenin de olmadığı, tanık beyanları ile davacının teyzesi Emine"ye bir miktar ödeme yapılmış ise de, davacıdan 30.000,00 TL lik senet alındığı, davacının ailesi ile birlikte oturduğu meskeni satışa ihtiyacının olmadığı sabittir.
../...
Yukarıda açıklanan somut olgular ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde davacının mevcut durumundan faydalanılarak teyzesi E.. T.. ve damadı M. B. "in hilesi sonucunda çekişme konusu taşınmazın emlakçı davalı Metin"e, ondan da davalı Metin"in birlikte çalıştığı Ö. Ü. ın kayın pederi olan davalı Nihat"a temlikinin yapıldığı, davalıların birbirini tanıyan kişiler oldukları sonucuna varılmaktadır.
Hâl böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
Davacının bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi aracılığıyla) 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.