Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen, 32.352,98 YTL maddi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan, 25.000 YTL manevi tazminatın ise yasal faiziyle G. S. A.Ş’nin poliçe limiti ile sorumlu olmak kaydı ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davalı ile ihbar olunanlar vekillerince istenilmesi ve ihbar olunanlardan L.S.B. Vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 27/03/2007 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü İhbar Olunanlardan L.S.B. vekili Avukat A.Ö. ile karşı taraf vekili Avukat Y.K. geldiler. Diğer davalılar adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıda karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, maddi tazminata ilişkin davada ihbar olunanların davalı yanında ihbar edenin makamına kaim olmak üzere davayı takip edeceğini ya da davaya müdahil olduğunu bildirmediği gibi, adı geçenler aleyhine maddi tazminatla ilgili bir hükümde kurulmamış bulunmasına, temyizin kapsamına ve temyiz edenlerin sıfatına göre, davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı 13.10.2006 tarihli dava dilekçesi ile, 06.10.2000 günü trafik iş kazası sonucu % 19 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığından bahisle sigortalının manevi zararının tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece manevi tazminata ilişkin dava da birleştirme kararı verilerek, birleştirilen dosyada manevi tazminata yönelik talebin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Varılan bu sonuç aşağıda açıklanan nedenlerle davalı L.S.B. Bakımından hatalı olmuştur.
Davacı manevi tazminat istemini müteselsil sorumluluk esasına göre işveren, işverenin sigorta şirketi ile kazaya karışan üçüncü kişiye yöneltmiştir. Davalı L.S.B. ın sorumluluğunun haksız fiilden, diğer davalıların sorumluluğunun ise sözleşmeden kaynaklandığı dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden açıkça anlaşılmaktadır. Bu yönüyle davalıların Borçlar Kanununun 51.maddesinde düzenlenen eksik teselsül hükümlerine göre davacıya karşı sorumlu oldukları ortadadır. BK.’nun 51.maddesi hükmü gereğince borçlulardan her biri borcun tamamından tek başına sorumlu olduğundan, borçlulardan birisinin borcunun zaman aşımına uğramış olması alacak miktarına etkili değildir. Bu kuralın doğal bir sonucu olarak da zaman aşımı def’i inden ancak kendi borcu zaman aşımına uğramış olan borçlu yararlanabilir ve her davalıya kendi hukuki durumlarına uygun zaman aşımı süresi uygulanır.
Somut olayda 13.10.2006 tarihinde açılan manevi tazminat davasına karşı davalı L.S. B."nın süresinde zaman aşımı def’i inde bulunduğu ve zaman aşımından bunu ileri sürenin yararlanacağı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık davalı L.S.B. bakımından borcun zaman aşımına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır. Davalı L.S.B.’nın sorumluluğu haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Hal böyle olunca da BK.’nun 60/1 maddesine göre zararın ve failin öğrenilmesi tarihinden itibaren bir yıl ve her halde 10 yıl içinde davanın açılması gerekir. Bu duruma göre BK.’nun 60/1 maddesindeki bir yıllık sürenin geçtiği açıktır. Öte yandan 2918 Sayılı Karayolları Trafik Yasasının 109/1 maddesinde motorlu araç kazalarından doğan tazminat istemlerinin iki yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı düzenlenmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, eylemin suç teşkil etmesi durumunda ceza zamanaşımının uygulanacağı öngörülmüştür. Borçlar Kanununun 60/2 maddesinde de eylem aynı zamanda suç oluşturuyorsa o suç için öngörülen ceza zamanaşımı süresi uygulanacağı hükmü yer almıştır. Zararlandırıcı eylemin suç oluşturduğu tartışmasızdır. Bu bakımdan dava konusu eylem için TCK. 102/4 maddesinde belirtilen ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Bu süre ise (5) beş yıl olup, bu sürenin başlangıç tarihi TCK. 103. maddesi hükmüne göre olayın gerçekleştiği tarihtir.
Dava konusu olay 06.10.2000 tarihinde gerçekleştiğine göre, BK. nun 60/2 ve TCK. 102/4 maddelerinde öngörülmüş olan 5 yıllık zamanaşımı süresinin son günü 06.10.2005 tarihidir. Eldeki bu dava 13.10.2006 tarihinde açıldığına göre 5 yıllık zamanaşımı süresi dolmuş bulunduğundan davalı L.S.B.’ya yönelik manevi tazminat davasının zaman aşımı yönünden reddine karar verilmek gerekirken, anılan davalıyı da manevi tazminattan sorumlu tutacak biçimde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
3-Davacı 13.10.2006 tarihli dava dilekçesi ile açtığı manevi tazminat davasında Bakırköy 4.İş Mahkemesi 19.10.2006 gün ve 2745-546 sayılı kararla dosyanın Bakırköy 1.İş Mahkemesinin 2002/1921E sayılı dosya ile birleştirilmesine karar verildiği ve her iki dosya birlikte sonuçlandırıldığı halde, birleşen davanın davalılarından L.S.B.ile G. S. A.Ş.’nin karar başlığında ihbar olunanlar olarak gösterilmeleri HUMK 388/2 maddesine aykırı olup bozma nedenidir.
4- Mahkemece ana davanın davalısı ile birleşen davanın davalıları hakkında ayrı avukatlık ücreti ile harca karar verilmesi yerindedir. Ancak maddi tazminata ilişkin davada mahsubu gerekli harç 442,50YTL iken 546,75YTL, Manevi tazminata ilişkin birleşen davada ise mahsubu gerekli harç 540,00YTL iken 546,00YTL indirilerek noksan harca karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi ana davada ve birleşen davadaki yargılama giderlerinin ayrı hesaplanması gerekirken toplamı üzerinden hesaplama yapılaması isabetsizdir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, İhbar Olunanlardan L.S. B.yararına takdir edilen 500.00 YTL. duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine,temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,27/03/2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.