3. Hukuk Dairesi 2014/7017 E. , 2014/11879 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/04/2013
NUMARASI : 2009/615-2013/158
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-sebepsiz zenginleşme nedeniyle alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalılardan H.. D.. tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davalı H.. D.. vekili Av.İ. Y. davalılardan C.. B.. vekili Av. Ş. T. ile davalı asil A.. K.. geldiler. Aleyhine temyiz olunan davacı ve vekili gelmedi. Gelen asil ve vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; İ.-M. ... Ada ... parsel nolu taşınmaz üzerinde davalılardan A.. K.. ve H.. D.."in kaçak olarak bina inşa ettiklerini, kaba inşaat halinde iken muhtelif kişilere sattıklarını, davacının da, davalı H.. D.."i tanıması nedeniyle dava konusu yeri ortak hareket eden A. ve H."dan 3.000 TL peşin ve 4.500 TL taksitle toplam 7.500 TL"ye satın alıp, 2001 yılında oturulur hale getirdiğini, bu davalıların tapuda işlem yapmayıp bu hisseyi davalı C.B."a muvazaalı olarak sattıklarını belirterek, tapunun iptali ile adına tescilini, olmadığı takdirde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 50.000 TL tazminatın tahsilini talep etmiştir.
Davalı A.. K.. cevabında; davacıya satış yapmadığını, bu yönde kendinden herhangi bir para almadığını belirterek, davanın reddini dilemiştir.
Davalı H.. D..; taşınmazla bir ilgisi ve tasarruf hakkı bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı C.. B.. vekili cevabında; müvekkilinin iyiniyetli 3.kişi konumunda olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davalılardan C,"in iyiniyetli 3.kişi konumunda olduğu gerekçe gösterilerek hakkındaki dava reddedilmiş, davalılar H.. D.. ve A.. K.. yönünden ise davanın kabulü ile (taşınmazın dava tarihindeki değerinin 80.000 TL olduğunun saptandığı ve bu bedel üzerinden davacı tarafından eksik harcın tamamlandığı gerekçe gösterilip) 80.000 TL bedelin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline hükmedilmiştir.
Hükmü, davalılardan H.. D.. vekili temyiz etmektedir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki geçersiz (harici) satış sözleşmesi gereğince ödenen satış bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili istemine ilişkindir.
Taşınmazın satış bedelinin 7.500 TL olduğu konusunda uyuşmazlık yoktur.
Tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi şekilde yapılmadığı için MK. eski 634.madde yeni 706 md., BK.213 Tapu Kanununun 26. ve Noterlik Kanununun 60.maddeleri gereği hukuken geçersizdir. O nedenle geçerli sözleşmelerde olduğu gibi, taraflarına hak ve borç doğurmaz. Bu durumda taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme kuralları gereğince geri isteyebilir.
Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek, kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder.
Davacının davalıya ödemiş olduğu bedelin iadesine karar verilirken, denkleştirici adalet kuralının gözardı edilmeyerek satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekmektedir. Ancak, burada denkleştirme yapılırken, iade alacaklısının geçersiz sözleşmenin ifa edilmeyeceğini öğrendiği tarihe dikkat edilmelidir. İade alacaklısının geçersiz sözleşmenin ifa edilmeyeceğini öğrendiği tarihte iade kapsamını tespitte önemli olduğu unutulmamalıdır. Zira, geçersiz sözleşmenin artık ifa edilmeyeceğini bile bile haksız zenginleşmenin iadesini istemeyen alacaklı, zararının artmasına kendisi sebep olacağından bu artan zararını iade borçlusundan isteyememelidir.
Hal böyle olunca; mahkemece, taraflar arasındaki harici taşınmaz satış sözleşmesi gereğince ödenen satış bedelinin davacıdan tüm delilleri sorularak belirlenmek suretiyle, ifanın imkânsız hale geldiği (3.kişiye satış tarihi) bu tarih itibariyle, enflasyon, üretici ve tüketici fiyatları endeksleri, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar gibi çeşitli ekonomik etkenlerin ortalamaları alınmak suretiyle ulaşacağı alım gücünün yukarıda açıklanan ilke ve esaslar altında konusunda uzman bilirkişi veya kurulundan nedenlerini açıklayıcı, taraf, hâkim ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak belirlenmesi ve bu miktara hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile taşınmazın dava tarihi itibariyle belirlenen rayiç değerine hükmedilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalılardan H.. D.. vekili için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılardan H.. D.. vekiline verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.