1. Hukuk Dairesi 2015/5990 E. , 2015/12126 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA 26. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2014
NUMARASI : 2013/139-2014/606
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hâkimi ........."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, imar parseline elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Davacılar, paydaşı oldukları 51040 ada 1 parsel sayılı taşınmazı davalıların yapılaşmak suretiyle işgal ettiklerini, ihtarname göndermelerine rağmen sonuç alamadıklarını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinde bulunmuşlardır.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, 3194 sayılı yasanın 18. maddesine göre davalıların taşınmazı kullanımının haksız sayılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dava konusu 51040 ada 1 parsel sayılı taşınmazın, 14.07.2009 tarihli imar uygulaması ile oluştuğu ve kayden davacılara ait olduğu; anılan taşınmazda davalıların kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir haklarının bulunmadığı sabittir.
Bilindiği üzere; yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz"ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Ne var ki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın l605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı imar yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır.
Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır.
298l sayılı Yasanın 3290 sayılı yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda
hüküm getirmiştir.
Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.
Somut olaya gelince, mahkemece yukarıdaki ilkeler çerçevesinde inceleme ve araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Davaya konu taşınmazın imar şuyulandırma evrakları ve imar öncesi kadastral parsellerin tedavüllü tapu kayıtları da dosyasına getirtilmemiştir.
Hâl böyle olunca, yukarıdaki ilkeler çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılarak, imar öncesi kayıtların getirtilmesi, imar öncesi davalıların mülkiyet haklarının ya da korunmaya değer kişisel haklarının bulunup bulunmadığının saptanması, yıkımı istenen binaları imar uygulaması öncesi, davalılar kendi mülkiyet alanlarına yaptılar ve imar uygulaması ile davacı adına tescil edilen imar parselinde kaldı ise 3194 sayılı yasanın 18. maddesi gereğince bedel depo ettirilerek yıkıma karar verilmesi, aksi halde bedelsiz olarak yıkıma karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nin 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.10.2015 tarihinde oybiryiğiyle karar verildi.