8. Hukuk Dairesi 2018/16095 E. , 2019/1118 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mal Rejiminin Tasfiyesinden Kaynaklanan Alacak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K... A R A R
Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde edinilen 12 nolu bağımsız bölümü satın alması için davacının kazancını, bankada bulunan 25.700,00 Dolar ve 700,00 Euro"yu davalıya verdiğini, geri kalan bedel için davalının bankadan kredi çektiğini, kredi ödemelerinin de davacının katkısı ile yapıldığını, taraflar ayrıldığından beri taşınmazdan davalının yararlandığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere ecrimisil-kira bedeli olarak 3.000,00 TL"nin, taşınmazın değeri için 45.000,00 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile davaya konu 7591 ada 12 parselde kayıtlı 12 numaralı bağımsız bölüm üzerinde 33.700,44 TL artık değere katılma payı alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, kira alacağına ilişkin talebinin iş bu davadan tefrikine karar verilmesi üzerine; hüküm, her iki taraf vekilince temyiz edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Tasfiyeye konu taşınmazın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 Sayılı TMK"nin 202/1. maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir.
Yukarıda açıklandığı gibi iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur. Sonra bulunan bu kredi borç oranının, taşınmazın toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşümü gerçekleştirilir. Tespit edilen bu oranın, taşınmazın tasfiye tarihindeki (karara en yakın) sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenir. Bu ilke ve esaslara göre saptanan taşınmazın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur.
Buna göre; öncelikle, tasfiyeye konu taşınmazın satın alma bedeli, bunun krediyle ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye (karara en yakın) tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ayrı ayrı belirlenmelidir.
Açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, taşınmazın satın alınmasına ilişkin akit tablosuyla birlikte tapu kaydı, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu dahil finans kuruluşu kayıtları, ihtiyaç duyulması halinde eşlerin malın alınmasında katkı olarak kullandıklarını ileri sürdükleri mal varlıklarına ilişkin sair belgeler bulundukları yerlerden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır. Uyuşmazlığın çözümünde kullanılabilecek belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kurulundan da yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince; eşler, 10.09.1997 tarihinde evlenmiş, 07.06.2012 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 15.10.2014 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK"nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 Sayılı TKM mad.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad.202). Tasfiyeye konu 7591 ada 12 parselde bulunan 12 numaralı bağımsız bölüm, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 06.08.2009 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad.179).
Mahkemece, 06 KML 93 plaka sayılı aracın satımından gelen paranın davalının kişisel malı olduğundan hareketle denkleştirmede dikkate alınması doğru ise de, taşınmazın edinilmesinde kullanılan krediye ilişkin tüm kayıtlar ve ödeme belgeleri temin edilmeden hesaplama yapılması doğru olmamıştır. O halde, Mahkemece yapılacak iş, yukarıda açıklanan Dairemiz"in ilke ve uygulamalarına göre, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu bankadan getirtilerek, tasfiyeye konu taşınmazın satın alma bedeli, tasfiye (karara en yakın) tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ile 33 taksitin evlilik birliği içinde kalan taksitlerin boşanma dava tarihinden sonra ödendiği dikkate alınarak, evlilik birliği içinde ödenen kredi borcu ile boşanma dava tarihinden sonraya kalan kredi borcu oranları belirlenerek talep miktarı ve tarafların kazanılmış hakları da gözetilerek karar vermek olmalıdır. Açıklanan biçimde araştırma ve inceleme yapılmadan, hatalı hesaplama ile yazılı şekilde artık değere katılma alacağına karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428 maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle REDDİNE, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 576,00 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1.726,07 TL harcın davalıdan alınmasına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 07.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.