3. Hukuk Dairesi 2014/12016 E. , 2014/11966 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : SÖKE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/10/2013
NUMARASI : 2013/328-2013/496
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin davalıya ait taşınmazı haricen satın aldığını, ancak taşınmaz kredi borcundan dolayı ipotekli olması nedeniyle tapu devrinin yapılamadığını, taraflar arasındaki sözlü anlaşmaya istinaden müvekkilinin 23 ay boyunca satış bedeline mahsuben taşınmazın konut kredisini ödediğini, buna rağmen davalının 27.04.2009 tarihinde taşınmazı dava dışı 3.bir kişiye devrettiğini iddia ederek satış bedeline mahsuben ödediği bedelin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile zamanaşımı def"ini ileri sürmüş, davacının yasal olmayan şekilde ev satın aldığı ve buna dayalı olarak bankaya kredi borcunu devralmadan para ödediği şeklindeki iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilinin taşınmazı bankadan kredi almak suretiyle satın aldığını, taraflar arkadaş oldukları için taksitlerin zaman zaman parayı davacıya vermek suretiyle ödenmesinin sağlandığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacının daha evvel davaya konu alacağın tahsili amacıyla başlattığı İcra dosyasının incelenmesinde takibin 29.11.2010 tarihinde başlatıldığı, kredi taksit ödemelerinin banka dekontlarının incelenmesinde 2008 yılında yapıldığı, böylece gerek kredi taksit ödeme tarihinden itibaren gerekse de taşınmazın dava dışı 3.kişiye satıldığını öğrenmesinden itibaren 6098 SY"nın 82.md uyarınca 2 yıllık süre içinde dava açılmamış olduğu gerekçesi ile zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, tapulu taşınmazın haricen satışından kaynaklanmaktadır.
Tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersizdir (TMK"nun md.706, BK.md.213, Tapu Kanunu md.26 ve Noterlik Kanunu md.60). O nedenle geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz. Bu durumda taraflar verdiklerini haksız iktisap kuralları gereğince geri isteyebilirler. Ancak, taraflar arasında harici de olsa bir sözleşme olduğundan dava BK.nun 125.maddesine (6098 sayılı BK."nun 146.maddesine) göre 10 yıllık zamanaşımına tabidir.
Mahkemece davanın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle reddedilmiş ise de, 07.06.1939 tarih, 1936/31 Esas ve 1939/47 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre tapulu taşınmazın harici satış sözleşmesine konu edilerek ödenen satış bedelinin, sözleşmenin geçersiz olması nedeniyle iadesine ilişkin BK"nun 125. maddesine (6098 sayılı BK.nun 146.maddesine) göre 10 yıllık zamanaşımı süresinin başlangıç tarihi, satış bedeline ilişkin paranın verildiği tarih değil, sözleşme geçersiz olsa da satıcının rıza ve ihtiyariyle taahhüdünü her zaman yerine getirebileceği gözönüne alınarak bunun ifasını beklemek durumunda bulunan alıcı için ancak davaya konu taşınmazın tapuda ferağ ümidinin ortadan kalktığı veya ifanın imkansız hale geldiği tarihtir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, dava konusu taşınmazın davalı adına kayıtlı iken dava dışı üçüncü kişiye 27.04.2009 tarihinde satıldığı anlaşılmaktadır.
Buna göre; taraflar arasındaki harici satım sözleşmesinin ifasının imkansız hale geldiği tarih dava konusu taşınmazın dava dışı üçüncü kişiye satış tarihi olan 27.04.2009 tarihidir. Somut olayda; takip 29.11.2010 tarihinde başlatılmıştır.
Mahkemece yapılacak iş öncelikle; davalının savunması dikkate alınarak taraflar arasında davacının iddia ettiği gibi bir harici satış sözleşmesi olup olmadığını tespit etmek, olması durumunda sözleşmesinin ifasının imkansız hale geldiği 27.04.2009 tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde davanın açıldığı gözetilerek, işin esasına girilip, toplanacak deliller doğrultusunda hasıl olacak sonucu göre karar verilmek olmalıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.