3. Hukuk Dairesi 2014/4610 E. , 2014/11970 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/03/2013
NUMARASI : 2011/502-2013/185
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının 684145 sayılı tesisatın yasal abonesi olduğunu, bu tesisatta 01/04/2004-14/03/2005 son ödeme tarihleri arasında kalan (13) dönem ve 29/11/2005 son ödeme tarihli bir dönem hâlinde sarf edilen elektrik tüketiminden doğan fatura borcunun süreleri içinde ödenmediğini, bundan dolayı davalı hakkında Şişli 7. İcra Müdürlüğü"nün 2010/41764 Esas sayılı dosyasıyla 1.871,08 TL asıl alacak ve takip tarihine kadar işlemiş 2.059,63 TL gecikme zammı ve 370,74 TL KDV ile birlikte 4.301,45 TL üzerinden takipte bulunduklarını, davalının takibe itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, davalının haksız itirazının iptaline, takibin devamına ve % 40"dan aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin böyle bir borcu bulunmadığını, takibe, borca, faize ve ferilerine itiraz ettiklerini, borcun müvekkilinin daha önce kiracısı olarak bulunduğu yerde kurulu tesisattan kullanılan elektrik tüketimine ait olduğunu, müvekkilinin bu yerden 210/07/2002 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinden görüleceği üzere Sarıyer"e taşındığını, aboneliğini iptal ettirdiğini, bu yerden taşınmasından sonra bu yerde Y. B. Hiz. İth. San. Tic. Ltd. Şti"nin kiracı olarak bulunduğunu, elektrik aboneliği üzerine aldığını, yersiz açılan davanın reddi ile % 40 kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahalli mahkemece; dava konusu tesisatın yasal abonesinin davalı şirketin olduğunu, davalının dava konusu faturalara süresi içinde kurum nezdinde yapılmış bir itirazının olmadığını, davalının yasal abonesi olduğu tesisata ait faturaları takip etmesi ve davacı kuruluş nezdinde araştırması gerektiğini, dosya kapsamından davalının Yönetmelik hükümlerine uygun hareket etmediğini, sözleşmeyle abonesi olduğu kullanıma açık olan elektriği borçlarını ödemeden kullanmaya devam ettiğini, davacının elektrik kesmesine olanak sağlamadığını, davalının zararına sebebiyet verdiğinin görüldüğünü, bu sebeple olayda davacının % 100 oranında kusurlu olduğunu, ancak EPMH Yönetmeliğinin 28, 29, 30 ve 31. maddelerine göre davacı kuruluş abonesini bilgilendirmediğini, ödenmeyen faturalar sebebiyle davalı abonesini uyarmadığını, abonenin eksik veya yarım bıraktığı ve yerine getirmesi gereken hususları davalıya bildirmediğini, davalının bilgilendirilme hakkını kısıtladığını, bilgilendirme görevini yerine getirmediğini bu nedenle olaydan davacının % 20 oranında müterafik, davalının ise % 80 oranında asli kurusu bulunduğunu, davalının yasal abonesi olduğu tesisatta sarf edildiği hâlde ödemediği dava konusu (13) dönem elektrik faturası için taksitlendirme sözleşmesiyle ödenmeyen üç taksit tutarının takip tarihine kadar toplam takip tutarının 2.288,01 TL olduğunu, tarafların kusur durumuna göre ise toplam takip tutarının ise 1.830,39 TL olduğunu, bu miktar için itirazın iptaline karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, aboneliği iptal ettirmedikçe abonenin kullandığı elektrik bedelinden sorumlu olup olmayacağı ve zamanında ödenmeyen elektrik faturalarından dolayı tarife ve yönetmelik hükümleri gereğince davacının elektriği kesmesi gerekirken kesmemesinin, dolayısıyla davacının müterafik kusuru nedeniyle ana tüketim bedelinden indirim yapılıp yapılmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu abonenin sorumluğunun hüküm altına alındığı 2013/13-492 Esas- 505 Karar; 2008/19-174 Esas- 199 Karar sayılı ilamları ile; “abonenin aboneliğini iptal ettirmediği sürece sorumluluğunun devam edeceği benimsenmiştir”.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığı giderecek meri mevzuat hükümlerinin incelenmesinde yarar vardır.
09/11/1995 tarih, 22458 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Elektrik Tarifeleri Yönetmeliğinin 26.maddesine göre; aboneliğinin başlangıç tarihinin sözleşmenin yürürlüğe girdiği tarih olduğu, başka bir yere taşınacak abonenin taşınma tarihinden en az bir hafta önce şirkete yazılı olarak başvurarak sayaç değerinin okunmasını istemek zorunda olduğu, bir hafta içinde sayaç değeri belirlenmediği takdirde abonenin bildiriminin esas kabul edileceği, 38. maddeye göre idarenin faturalama dönemlerinde abone sayacının kaydettiği değeri mahallinde ve zamanında okuyarak faturalamaya esas olacak şekilde kayda geçirilmesinin esas olduğu, 50.maddeye göre fatura bedeli son ödeme tarihine kadar ödenmediği takdirde 20 gün içerisinde Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebligat yapılacağı, “bu tebligattan sonra fatura bedeli 10 gün içinde ödenmediği takdirde abonenin elektriği kesilir” hükmü getirilmiştir.
25/09/2002 tarihli ve 24887 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 24.maddesine göre; zamanında ödenmeyen borçlar başlığı altında “müşterinin perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında öngörülen ödemeleri zamanında yapmaması hâlinde dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından elektriği kesilebilir” şeklindedir.
01/03/2003 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 24/2.maddesine göre, “müşterinin perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında öngörülen ödemeleri zamanında yapmaması hâlinde nihai tüketicilere enerji tedarik eden lisans sahibi şirketlerin bildirimi üzerine en az 5 iş günü içerisinde dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından elektriği kesilir” söz konusu durum 2 gün içerisinde dağıtım şirketi tarafından ilgili tedarikçiye bildirilir.
09/11/1995 tarihli Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği ve 01/03/2003 tarihli Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin ilgili hükümleri gereğince zamanında ödenmeyen faturalardan dolayı elektriğin kesilmesinin amir hüküm olduğu anlaşılmaktadır.
Kaldı ki; taraflar arasında imzalanan ve dosyaya mübrez 28/06/1996 tarihli abonelik sözleşmesinde de elektrik borcu ödenmediği takdirde nasıl hareket edileceğine dair hükümler bulunmaktadır.
HMK.nun 30. maddesine göre; yargılamaya hâkim olan ilkelerinden birisi de usul ekonomisi ilkesidir.
Somut olayda, taraflar arasında imzalanan 29/06/1996 tarihli ve 684145 nolu elektrik aboneliğine ilişkin sözleşme bulunduğu ve dava konusu dönemler içinde abonelik sözleşmesini iptal ettirmediği anlaşılmaktadır. Davalı davacının elektrik abonesidir. Davalı aboneliği iptal ettirmedikçe abonelik üzerinden tüketilen normal veya kaçak enerji bedelinden davacıya karşı sorumludur. Ancak, davacının uzun bir süre elektrik tüketim bedeline esas faturaların ödenmemesine rağmen (13 fatura dönemi) yönetmelik gereği elektriği kesmemesi davacı açısından müterafik kusur teşkil etse de bu kusur tüketilen enerji bedelinin aslından davacının beraatını gerektirmeyeceği gibi (tüketim bedeli olan ana borçtan) hukukî sorumluluğunu da ortadan kaldırmaz ve müterafik kusur nedeniyle ana tüketim bedeli üzerinden indirim yapılamaz. Olsa olsa davacının elektriği kesmemesi dolayısıyla davacının müterafik kusuru nedeniyle, davalı açısından normal tüketim bedeli dışında gecikme zammı veya işleyecek yasal faizden indirim sağlar. Davacının müterafik kusuru nedeniyle ana tüketim bedeli üzerinden indirim davalının sebepsiz zenginleşmesine yol açar ki, bu da yukarıda bahsedilen usul ekonomisi ilkesine aykırılık teşkil eder. Mahkemeler bir davadan başka bir dava üreten kurumlar olmadığı gibi hukukî uyuşmazlıkları nihaî olarak sona erdiren yargı mercileridir.
Hâl böyle olunca; mahkemece yapılacak iş, “temyiz edenin sıfatı da gözönünde bulundurulmak suretiyle, aleyhe bozma yasağıda dikkate alınarak”, dosyanın yeniden bilirkişiye tevdi ile davalının dava konusu ana borçtan (ana tüketim bedelinden) her halükârda sorumlu olduğu, (hiç bir şekilde davacının kusuru nedeniyle ana tüketim bedelinden indirim yapılamayacağı) davacının yönetmelik gereği elektriği uzun süre kesmemesinin (somut olayda 13 fatura dönemi) daire uygulamasına göre de davacı açısından müterafik kusur oluşturacağı ancak bu kusurun da gecikme zammı veya faizden indirim (%50) sağlayacağı da nazara alınarak, bilirkişiden rapor alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, davacının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.