Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/14478
Karar No: 2015/12224
Karar Tarihi: 21.10.2015

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/14478 Esas 2015/12224 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/14478 E.  ,  2015/12224 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : KAYSERİ 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 11/02/2014
    NUMARASI : 2011/88-2014/34

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ile tescil olmazsa tazminat davası sonunda, yerel mahkemece iptal ve tescil isteğinin reddine, tazminat isteğinin ise kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili ve davalı Münip vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ....."ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ile tescil olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
    Davacı, babası olan mirasbırakan H. D. "nun paydaşı olduğu 853 ada 356 parsel sayılı taşınmazdaki intikal işlemlerin yapılması ve arsa üzerinde bulunan 3 katlı apartmanın yıkılarak yerine 6 katlı bir apartman yapılıyor olması nedeniyle resmi işlemlerin yapılması amacıyla amcası aynı zamanda taşınmazda paydaş olan davalı Münip"e vekâletname verdiğini, ifraz işlemi ile oluşan 4254 ada 4 parsel sayılı taşınmazda paydaş iken kat irtifakı ile mesken niteliğindeki 6 nolu bağımsız bölümün eşit hisselerle kendisi ve kardeşi davalı Fuat adına tescil edildiğini, ancak vekilin bu vekâletnameyi kullanarak 6 nolu bağımsız bölümdeki payını diğer davalı Fuat"a satış aktiyle temlik ettiğini, işlemin talimatı dışında gerçekleştiğini, davalıların ortak hareket ettiklerini, herhangibir bedelde ödenmediğini ileri sürerek tapu iptali ile adına tesciline olmazsa 30.000,00 TL (ıslah ile birlikte 45.000,00 TL) tazminata karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar, vekâletnamede satış yetkisinin bulunduğunu, satış bedelinin vekile ödendiği gibi davalı Fuat"ın da iyiniyetli olduğunu belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, vekâletnamede satış yetkisinin verildiği, satış bedelinin davalı vekil Münip tarafından davacıya ödendiğinin savunulmadığı gibi bu durumun ispat da edilmediği gerekçesi ile davalı Fuat aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının reddine, davalı Münip aleyhine açılan davanın ise kabulü ile taleple bağlı kalınmak suretiyle 45.000,00 TL"nin davalı Münip"den tahsiline karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı Emine ve davalı Fuat"ın babası olan mirasbırakan H. D. "nun 116/929 oranında paydaşı olduğu 853 ada 356 parsel sayılı taşınmazda anılan murisin tüm mirasçılarının bizzat katılması suretiyle 13.05.2005 tarihinde intikal işleminin gerçekleştiği ve her bir mirasçı adına 29/929 şar hisse kayıtlandığı,davacının diğer mirasçılar annesi Şerif ile kardeşleri Fuat ve Sibel ile birlikte kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan işlemlerin yanında, kendisine isabet edecek bağımsız bölümlerin satış yetkisini de içerir şekilde amcası aynı zamanda taşınmazda 116/929 oranında paydaş olan davalı Münip"i 09.06.2005 tarihli vekâletname ile vekil tayin ettikleri, 29.06.2005 tarihli ifraz işlemi ile 4254 ada 4 parselin oluştuğu ve davacı ile davalı Fuat ve dava dışı Şerif ile Sibel adına 116/2787 şer; davalı Münip adına 2323/2787 hissenin tescil edildiği, 21.04.2006 tarihli kat irtifakı ile mesken niteliğindeki 6 nolu bağımsız bölümün eşit hisselerle davacı ve davalı Fuat adına tescil edildiği, davacının taşınmazdaki payının davalı Münip"e verilen vekâletname kullanılmak suretiyle 12.05.2006 tarihli satış aktiyle kardeşi olan davalı Fuat"a 1.000,00 TL bedelle temlik edildiği, gerçek değerinin ise 45.000,00 TL olduğunun saptantığı anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, 6100 sayılı HMK. nun 33. maddesi hükmü uyarınca vakıaları bildirmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak Hakim"e aittir.
    Eldeki davada, dilekçe içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçimi dikkate alındığında vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanıldığı açıktır.
    Bilindiği üzere, Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekâlet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
    Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
    Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekâlet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekâlet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK. nun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olaya gelince, yukarıda açıklanan ilkeleri kapsar biçimde hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
    Hâl böyle olunca; yukarıda belirtilen ilke ve olgular doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, tarafların dayandıkları tüm delillerin eksiksiz toplanması, bu kapsamda davacı ile davalı tanıklarının yeniden dinlenmek suretiyle olaya ilişkin olarak ayrıntılı beyanlarının alınması, toplanacak delillerin toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek, varılacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
    Davacı vekili ile davalı Münip vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile yerel mahkeme kararının (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 21.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi