10. Hukuk Dairesi 2017/4 E. , 2017/4772 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, maluliyet oranının tespiti ile 15.07.2009 tarihinden itibaren maluliyet aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyizi üzerine; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmış olup, Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor ve dosyadaki evraklar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
Mahkemece verilen ilk kararda, davacının maluliyetinin %71 (yüzde yetmişbir) olduğunun kabulüne karar verilmiştir.
Verilen karar davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiş,Dairemiz 19.12.2011 tarih 2011/17184 E - 2011/18881 K. sayılı kararıyla” 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1. maddesi hükmüne ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında davanın yasal dayanağının 506 sayılı Kanun, giderek 53 vd. maddeleri olduğu kabul edilmelidir.
Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 53. maddesinde; Kurum hastanelerince düzenlenecek usulüne uygun sağlık kurulu raporları ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu çalışma gücünün en az üçte ikisini yitirdiği belirlenen sigortalının malûl sayılacağı, sigortalıların hangi hallerde çalışma gücünün en az üçte ikisini kaybetmiş sayılacaklarının, sağlık işlemlerine ilişkin yönetmelikteki esaslara göre saptanacağı açıklandıktan sonra, 54. maddede, malûllük aylığından yararlanma koşulları sıralanmış olup, bunlardan biri, bu Kanunun 53. maddesine göre malûl sayılma olgusunun gerçekleşmiş olmasıdır.
Dava konusu somut olayda, davacının, malûllük sigortası hükümlerine göre davalı Kuruma 28.03.2008 tarihinde başvurarak aylık tahsis isteminde bulunduğu, başvurunun Kurumca, çalışma gücünün en az üçte ikisinin yitirilmediği gerekçesiyle reddedilmesinden sonra işbu davanın açıldığı, yargılama aşamasında alınan Adli Tıp Kurumu Başkanlığı"nın 24.06.2011 tarihli raporunda, davacının muayene tarihindeki raporuna göre davacının beden çalışma gücünü %71 oranında kaybetmiş olduğunun bildirilmesine göre, mahkemece Adli Tıp Kurumu raporu esas alınarak, maluliyetinin %71 olduğunun tespitine karar verilmiştir. Bu durumda Yüksek Sağlık Kurulu raporu ile Adli Tıp Kurumu raporu arasında çelişki oluştuğundan, mevcut çelişkinin giderilmesi için tüm tedavi evraklarıda irdelenerek Adli Tıp Genel Kurulundan çelişkiyi gideren rapor alınmalı, davacıdaki mevcut hastalık ve arazların, malûl sayılacak derecede olup olmadığı belirlenmelidir.
Ayrıca, 506 sayılı Kanun 56. maddesinde yer alan “Sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan sonra yazılı istekte bulunan ve malullük aylığına hak kazanan sigortalının aylığının ödenmesine, kendisinin yazılı isteğinden, malul sayılmasına esas tutulan raporun tarihi yazılı isteğini takip eden takvim ayından sonraki bir tarih ise bu raporun tarihinden sonraki ay başından başlanır.” hükmü gözetilerek, davacının raporlarındaki arazlara göre çalışma gücü kaybı oranının 2/3"ünü yitirip yitirmediği, hangi tarih itibariyle yitirdiği ve buna göre malullük aylığı başlangıç tarihi belirlenerek, maluliyet aylığının diğer şartları da irdelenerek hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
Mahkemece, bozma ilamı üzerine yapılacak yargılamada, 01.10.2008 öncesi hükümlere göre maluliyet aylığı koşullarının oluşmadığı anlaşılır ise, 5510 sayılı Yasanın 25. ve devamı maddesindeki, “Sigortalının veya işverenin talebi üzerine Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, 4. maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60"ını, c) bendi kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün en az % 60"ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybettiği Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilen sigortalı, malûl sayılır.” düzenlemesi de gözetilmelidir.” şeklinde gerekçe ile bozulmuştur.
Bozma sonrası yapılan yargılamada, bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Bozma sonrası Adli Tıp Genel Kurulu tarafından düzenlenen 26.12.2013 tarihli raporda, davacının beden çalışma gücünün 2/3 ünü kaybetmemiş olduğu belirtilmiştir. Genel Kurul raporunda, Dairemiz bozma ilamında gözetilmesi istenen “5510 sayılı Yasanın 25. ve devamı maddesindeki, “Sigortalının veya işverenin talebi üzerine Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, 4. maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60"ını, c) bendi kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün en az % 60"ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybettiği Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilen sigortalı, malûl sayılır.” düzenlemesi gözetilmemiştir. Bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır.
Mahkemece, bozma ilamı çerçevesinde davacının % 60 çalışma gücünü kaybedip kaybetmediği yönünden Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alınıp, başlangıcı belirlenerek, talep yine bozma ilamı kapsamında irdelenmeli, sonucuna göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 05.06.2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.