8. Hukuk Dairesi 2018/16258 E. , 2019/1127 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, aktif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
Davacı vekili, müvekkilinin 4 Parsel sayılı taşınmazda bulunan 19 no"lu bağımsız bölümün maliki olduğunu, davalıların müvekkil davacının eşi ve çocukları olduğunu, dava konusu taşınmazda fuzuli şagil olduklarını, müvekkili ile davalılardan ..."un ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/557 Esas ve 2012/440 Karar sayılı dosyası ile boşandığını ve kararın kesinleştiğini, diğer davalıların reşit olduğunu ileri sürerek elatmanın önlenmesine ve davalıların tahliyesine karar verilmesini istemiştir .
Davalı vekili, davacının dava konusu taşınmazı vekil edenine karşı açtığı boşanma davasından önce üçüncü kişi Bayram İstemi"ye mal kaçırma amaçlı sattığını, açılan tapu iptali ve tescil davası neticesinde ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/679 Esas ve 2012/863 sayılı Kararı ile Bayram İstemi adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile ... adına tesciline karar verildiğini, dava dışı Bayram İstemi tarafından açılan elatmanın önlenmesi talepli davanın da yine ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/882 Esas ve 2012/809 sayılı Kararı ile reddedildiğini, davacı ..."un ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/824 Esas sayılı dosyası ile fuzuli işgal nedeniyle kiralananın tahliyesine ilişkin açkığı derdest bir davanın bulunduğunu, dava konusu taşınmazın tapuda Bayram İstemi adına kayıtlı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur .
Mahkemece, aktif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, tapu kayıtlarında dava konusu bağımsız bölüm malikinin dava dışı Bayram İstemi olduğu, TMK mad. 705/11 hükmünün ikinci cümlesi gereğince adına açıklayıcı tescilin yapılması ile dava açma hakkını kullanabilecek olan davacı ..."un bu davayı açmada taraf sıfatını henüz haiz olmadığı gerekçesiyle davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir .
Somut uyuşmazlığın çözümü bakımından taşınmaz mülkiyetinin kazanılmasına ilişkin hükümler üzerinde durulmasında yarar vardır.
Hemen belirtmek gerekir ki, Türk Hukukunda, taşınmaz mülkiyetinin kazanılması için prensip olarak tescil şart kılınmıştır. Nitekim 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 705.maddesine göre, taşınmaz mülkiyetinin kazanılması tescil ile olur.
Öte yandan, Türk Hukuku’nda tescil ilkesi mutlak değildir. Bazı hukuki sebeplerin varlığı halinde tescil yapılmadan önce de taşınmaz mülkiyeti devredilmiş ve kazanılmış olur. Ancak, tescil prensibinin istisnasından söz edebilmek için bu istisnanın mutlaka Kanun tarafından öngörülmüş olması gerekir.
Taşınmaz mülkiyetinin tescile dayanmayan kazanımı hallerinin neler olduğu, TMK’nin 705/II. maddesi ile aynı Kanunun 54, 105 ve 599. maddelerinde, kısmen de mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 151. maddesinde gösterilmiştir .
TMK’nin 705/II.maddesi:
“Miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hallerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” hükmünü içermektedir.
Anılan madde gereğince miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma hallerinde mülkiyet, tescilden önce kazanılır.
Somut olayda; davacı, mahkeme kararıyla dava konusu taşınmazın maliki olmuştur, bu bahisle Mahkemece davanın esası hakkında bir inceleme yapılmak suretiyle hüküm tesis edilmesi gerekmekte iken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde aktif husumet yokluğundan davanın reddi yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, usul ve yasaya aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 07 .02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.