Davacı, davalı işveren nezdinde 1990-22.06.2001 tarihleri arası çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacının davalı müflis şirketin iflasına karar verilen 24.12.1999 tarihinden 22.06.2001 tarihine kadar fabrika işyerinde güvenlik görevlisi olarak çalıştığının tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının 23.11.1999-22.06.2001 tarihleri arasında davalı müflis şirkette çalıştığının tesbitine karar verilmiş ise de varılan sonuç usul ve yasaya aykırı olmuştur. Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının davalı şirket tarafından 20.09.1990 tarihli giriş bildirgesi ile D. Mahallesi, M. Mevkii D. K. adresinde bulunan fabrika işyerinden işe girişinin 25.01.1999 tarihinde çıkışının 26.01.1999 tarihinde tekrar girişi ile 23.12.1999 tarihinde çıkışının bildirildiği anlaşılmaktadır.
İİK.’nun 184. maddesi gereğince İflas açıldığı zaman müflisin haczi kabil bütün malları hangi yerde bulunursa bulunsun bir masa teşkil eder ve alacakların ödenmesine tahsis olunan, müflisten bağımsızlaşan ve özgün bir malvarlığı hüviyetine bürünen iflas masası masanın temsilcisi olan iflas idaresi aracılığıyla idare edilir. İİK.’ nun 191/1 maddesine göre iflasın açıldığı andan itibaren müflisin iflas masasına dahil olan mal ve haklar üzerindeki tasarruf yetkisi kalkar ve bu hak masanın temsilcisi olan iflas idaresine geçer. Müflis tarafından iflastan sonra yapılmış olan tasarrufi muameleler masaya karşı batıldır ve alacaklılar yönünden hükümsüzdür. İİK.’nun 210. maddesi gereğince iflasın açılması ile birlikte İflas Dairesinin müflisin mağazalarını, eşya depolarını, imalathanelerini, parekende satış dükkanlarını ve buna mümasil yerlerini kapatıp mühürleyeceği, müflisin mallarının defterini tutacağı ayrıca bu malların korunması ve güvence altına alınması için gerekli önlemleri alacağını, İİK.’nunun 206. maddesinde işçilerin iflastan geriye doğru bir yıllık ücret ve parayla ölçülebilen hak ve menfaatleri ile bir yıllık süreye bakılmaksızın kıdem ve ihbar tazminatlarının sıra cetvelinin birinci sırasına kaydedileceği bildirilmiştir. Bu hükümler bir arada değerlendirildiğinde iflasına karar verilen işverenle işçileri arasındaki iş sözleşmesinin iflas kararının kesinleşmesiyle birlikte kanun gereği kendiliğinden münfesih olacağı sonucu çıkmaktadır. Somut olayda tanık beyanlarından davacının dava konusu dönemde müflis şirkete ait iflas masasına kayıtlı fabrika binasında güvenlik görevlisi olarak çalıştığı, ücretlerinin ise banka aracılığıyla müflis şirketin ortağı ve Yönetim Kurulu Başkanı olan P. Ö. tarafından ödendiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık davacının fabrika işyerinde iflas idaresince çalıştırılıp çalıştırılmadığı, davacının çalışmasından iflas idaresinin bilgisi içinde olup olmadığı, iflas idaresince çalıştırılmayıp, çalışmadan iflas idaresinin haberdar olmaması halinde müflis şirketin yönetim kurulu başkanı olan P.Ö.’in iflas masasını borç altına sokan bu tasarrufi muamelesinin iflas masasını bağlayıp bağlamayacağı noktasındadır.
Yapılacak iş; şirketin iflasına ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarihi, davacının kıdem ve ihbar tazminatı ile işçilik alacaklarının masaya kayıt edilip edilmediğini, ilgili icra dairesinden iflas idaresince fabrika binasını muhafaza tedbiri yönünden davacının fabrikada çalıştırılmasına ilişkin bir karar alınıp alınmadığını, SSK.’dan işverene ait işyeri dosyası getirtilerek iflas kararının kesinleşmesinden sonra iflas idaresince davacının işten çıkışının bildirilip bildirilmediğini ve iflas kararının kesinleşmesinden sonra iflas idaresince SSK.’na işyerinde işçi çalıştırılmadığına ilişkin bildirimde bulunup bulunulmadığını, işyerinin SSK.’ca 506 sayılı Yasa kapsamından çıkarılıp çıkarılmadığını tesbit etmek, iflasın açılmasından sonra iflas idaresine davacının işten çıkışının bildirildiği, kıdem ve ihbar tazminatı alacağı ile varsa diğer işçilik alacaklarının iflas masasına kaydedildiği, iflas idaresince davacının fabrika binasında çalıştırılmasına ilişkin alınmış bir karar bulunmadığının anlaşılması halinde müflis şirketin yönetim kurulu başkanının davacının çalıştırılmasına ilişkin bu tasarrufu ile iflas masasını borç altına sokması mümkün olmadığından daha açık bir anlatımla iş akti P.Ö. Ile davacı arasında kurulduğundan davanın husumetten reddine karar vermektir.
Diğer yandan davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesinde, bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Mahkemenin bu tür davaların kişilerin sosyal güvenliğine ilişkin olması ve kamu düzenini ilgilendirdiği göz önünde tutularak sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğunu özel bir duyarlılıkla araştırması gerekir.
Somut olayda iflas kararının kesinleşmesinden sonra fabrika müdürü olan V. İ.’ın fabrikadaki görevi kendiliğinden sona erdiğinden bu müdür tarafından davacının dava konusu olan 1999 yılı Aralık, 2000 yılı Ocak ve Şubat ayında fabrikada çalıştığına dair tutulan devam cetvellerinin doğruluğunun tartışmalı olduğu tanık olarak dinlenen R. B. ile T.Ö.’in 1.1.2000 tarihinde işyerine bekçi olarak girdiklerinin iflas idaresinin de kabulünde olup SSK."ca tutulan 1.5.2003 ve 8.6.2004 tarihinde tutulan tutanaklardan işyerinde çalıştıklarının sabit olduğu anlaşılmakta ise de mahkemece yapılan araştırmanın yanında davacıya P.Ö. Tarafından banka aracılığıyla ücret ödemesi yapıldığı ileri sürüldüğüne göre mahkemece banka kayıtları üzerinde inceleme yapılarak davacıya P.Ö. arafından ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise tarih ve miktarı araştırılarak sonuca gidilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile sonuca gidilmesi ayrıca davacı dava dilekçesinde 24.12.1999-22.06.2001 tarihleri arasındaki çalışmasının tesbitini istediği halde HUMK.’nun 74. maddesine aykırı şekilde talep aşılmak suretiyle 23.11.1999-22.06.2001 tarihleri arasındaki dönem yönünden tesbit kararı verilmiş olması da mahkemenin kabulüne göre hatalı olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı Ç. San. A.Ş."ye iadesine, 16.04.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.