11. Hukuk Dairesi 2015/8582 E. , 2016/4017 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ SIFATIYLA)
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17/02/2015 tarih ve 2013/478-2015/67 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 12/04/2016 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacılar vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkili şirket adına tescilli “...” ibareli markanın ve bu marka adı altında satılan tavuk ürününün know-how"ının kullanılması konusunda tarafların sözlü olarak anlaştıklarını, davalının, yazılı sözleşmenin düzenlenmesi ve kullanım bedelinin ödenmesi konusunda müvekkili tarafından uyarılmasına rağmen müvekkilinin oyalandığını ve kendisine herhangi bir kullanım bedeli ödenmediğini, bu şekilde müvekkili markasının izinsiz ve kullanım bedeli ödenmeksizin kullanılması nedeniyle müvekkilinin zarar gördüğünü ileri sürerek, marka hakkına tecavüzün önlenmesine, markanın izinsiz kullanımı nedeniyle 10.000 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin, davacı şirket ile yaptığı sözlü anlaşmaya dayalı olarak söz konusu markayı kullandığını, dolayısıyla herhangi bir tecavüzden söz edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu markayı devreden davacı şirket ile davalı arasında markanın devri öncesinde başlayan görüşmelerin bulunduğu, bu görüşmelerin yazılı bir sözleşmeye bağlanmadığı, anılan taraflar arasında bir mutabakat olmakla birlikte mutabakatın kapsamını tayin etmenin mümkün olmadığı, davacı şirketin dava tarihi itibariyle markayı devretmiş olması nedeniyle aktif husumetinin bulunmadığı, marka hakkını devralan diğer davacının ise markayı devraldığı ve bundan sonraki davalı kullanımlarının marka hakkına tecavüz teşkil edeceği konusunda davalıya ihtar göndermesinin gerektiği, böyle bir ihtarda bulunmayan davacı gerçek kişinin arasında organik bağ bulunan diğer davacı şirketin bilgisi dahilindeki marka kullanımından dolayı markaya tecavüz iddiasında bulunmasının dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı gerekçesiyle davacı şirket yönünden davanın aktif husumet yokluğundan, davacı gerçek kişi yönünden ise esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davaya konu markanın dava tarihinden önce davacı şirket tarafından diğer davacıya devredilmiş olmasına göre davacı şirket vekilinin tüm, davacı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, markaya tecavüzün önlenmesi ve tazminat istemlerine ilişkin olup yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere mahkemece, söz konusu markanın kullanılmasına ilişkin olarak davalı şirket ile davacı şirket arasında sözlü bir mutabakatın bulunduğu, işbu dava tarihinden önce markayı devralan davacı ... tarafından da markanın kullanılmaması konusunda davacıya gönderilmiş bir ihtarın bulunmadığı, ayrıca davacı ..."nun, arasında organik bağ bulunan diğer davacı şirketin bilgisi dahilindeki marka kullanımından dolayı markaya tecavüz iddiasında bulunmasının dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Gerçekten de dosya kapsamından, markanın önceki maliki olan davacı şirket ile davalı şirket arasında söz konusu markanın kullanılması konusunda bir takım görüşmeler yapıldığı, bu kapsamda davacı şirket tarafından davalıya bir kısım hizmetlerin verildiği, ancak bu hususta yazılı bir sözleşme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Markayı daha sonra devralan davacı gerçek kişinin de bu görüşmelerden haberdar olduğu konusunda bir tereddüt de bulunmadığından mahkemenin markanın kullanılmasına ilişkin bir mutabakat ve rızanın bulunduğu yönündeki değerlendirmesi yerinde ise de işbu davanın açılması ile daha önce markanın kullanılmasına ilişkin verilen rızanın ortadan kalktığının ve bu tarihten sonraki davalı kullanımının davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiğinin kabulü ile tecavüzün önlenmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın tümden reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı şirket vekilinin tüm, davacı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı ... yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı ..."na verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 01,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacı şirketten alınmasına, 12/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Davacı şirket
29,20 H
27,70 PH
01,50 BH
27/06/2016 F/D