3. Hukuk Dairesi 2014/13210 E. , 2014/12054 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : SAMSUN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/05/2014
NUMARASI : 2013/237-2014/75
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili; davalının 4046 sayılı Yasanın 22.maddesi gereğince 399 sayılı KHK"ye ekli 1.sayılı cetvele tabi olarak Samsun İl Sanayi ve Ticaret Müdürlüğü"ne atandığını ve 12/04/2004 tarihinde görevine başladığını, davalıya üç yıl süreyle saklı tutularak ödenmesi gereken şahsa bağlı hakları, üç yılla bağlı kalınmayarak Nisan/2011 ayına kadar ödendiğini, daha sonra davalıya fazla ödendiği tespit edilen 22.424,16 TL bedelin iadesi için davalıya yazı gönderildiğini, davalının cevabi yazısı ile borç tahakkukunun iptalini talep ettiğini, davalıya fazla ve yersiz ödenen bedel ile davalının sebepsiz zenginleştiğini, açıklanan sebeplerle; fazlaya dair dava ve talep hakkı saklı kalmak kaydı ile şimdilik 22.424,16 TL"nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile müvekkili kuruma ödenmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu eylemin idari eylem, işlem ve sözleşmelerden doğan uyuşmazlık olduğunu beyanla görev yerinin idari yargı olduğunu, müvekkiline yapılan ödemelerde müvekkilinin idareyi yanıltıcı, hataya düşürecek bir fiili eylemi ya da işlemi bulunmadığını, yanlış yapılan ödemelerin ise yıllar sonra farkına varıldığını, müvekkilinin en son kendisine ödenen meblağın iki yıl önce verildiğini ve hatanın farkedildiği tarihte elinde para kalmasının mümkün olmadığını, alacak sebepsiz zenginleşme olarak nitelendirildiğinde, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davanın zamanaşımına uğradığını beyanla haksız ve hukuka aykırı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 01/11/2012 tarih ve 2012/17591 E, 2012/22477 K sayılı ilamı ile "Mahkemece; dava konusu yapılan ödemelerin, hatalı ve mevzuata aykırı olarak ödenip ödenmediği araştırılmadan ve bu konuda bilirkişi raporu alınmadan davanın kabulüne karar verilmiştir. O halde mahkemece yapılacak iş, konusunda uzman bilirkişiler vasıtasıyla davalının statüsü ve özelleştirme mevzuatı gereği 12.04.2004 ile Nisan 2011 tarihleri arasında davalıya davacı idare tarafından hatalı, yersiz ödeme yapılıp yapılmadığı tespit edilmeli, şayet davacı idare tarafından hatalı ve yersiz ödeme yapılmış ise davacı idarenin dava konusu parayı geri almakta haklı olduğundan davanın kabulüne, aksi takdirde reddine karar vermekten ibaret olup, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi kurulması bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle bozulmuş olup, mahkemece bozmaya uyularak, davacı idarenin de donanımlı bilgisayar ve aygıtlara sahip olmasına rağmen zamanında işlem yapmamasındaki ihmali ayrıca tarafların arasındaki sosyal ve ekonomik açıdan büyük bir fark olup, davalı memurun kötü niyetli olmayıp bu ödemeyi olduğu gibi geri vermesi halinde zor duruma düşeceği dikkate alınarak, davacı idarenin de %50 kusur oranıyla sorumlu olduğu belirtilerek, davanın kısmen kabulü ile 11.212,08.TL"nin davalının temerrüt tarihi olan 17/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
Kararı, taraflar temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delilerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Davacının diğer temyiz itirazına gelince;
Mahkemece bozma kararına uyulmuştur. Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar. Öte yandan bozma dışında kalan yönler ise kesinleşir. Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.
Bozma ilamında, davacı idare tarafından hatalı ve yersiz ödeme yapılmış ise davacı idarenin dava konusu parayı geri almakta haklı olduğundan davanın kabulüne, aksi takdirde reddine karar verilmesi gerektiği açıklanmıştır. Mahkemece bilgisine başvurulan bilirkişi raporunda, davacı idare tarafından hatalı ve yersiz ödeme yapıldığı açıklanmıştır.
O halde mahkemece, uyulan bozma kararında da belirtildiği üzere, davacı idare tarafından hatalı, yersiz ödeme yapıldığı tespit edildiğinden, davacı idarenin dava konusu parayı geri almakta haklı olduğu gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu, bozma kararına aykırı olarak kusur indirimi yapılarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.